"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
İNCELEME KONUSU
KARAR : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.02.2021 tarihli ve 2019/356 Esas, 2021/86 Karar sayılı kararı ile hükümlünün, tabi tutulduğu denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlediğinin ihbarı üzerine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 ... maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanması ile hükümlü hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 1.500,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin netice cezanın türü ve miktarı itibarıyla, 5271 sayılı Kanun'un 272 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle 16.02.2021 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 26.07.2023 tarihli ve 2023/7596 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19.09.2023 tarihli ve KYB-2023/90811 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19.09.2023 tarihli ve KYB-2023/90811 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
"Dosya kapsamına göre, suçtan zarar gören ve katılma talebi bulunan müşteki Cemile ...'ın yokluğunda yapılan yargılama sonunda sanık hakkında 24/05/2016 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, müştekiye çıkartılan tebligatın bila-tebliğ iade edilmesi üzerine usulüne uygun olarak yeniden tebligat yapılmaması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamadığı, dolayısıyla denetim süresinde işlenmiş bir suçtan da söz edilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanması ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un, “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231 ... maddesinin, inceleme konusu ile ilgili olan sekizinci fıkrasının birinci cümlesi ve onbirinci fıkrasının birinci cümlesi; “(8) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. ...
...
(11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. ...” şeklinde düzenlenmiştir.
Denetim süresi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usûlüne uygun olarak kesinleşmesi üzerine başlar. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık, bu karar usûlüne uygun bir şekilde kesinleştikten sonra, beş yıl süreyle denetime tabi tutulacak ve tabi tutulduğu denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirlerine riayet etmemesi hâlinde hüküm açıklanacaktır.
2. İnceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; hükmün açıklanmasına esas olan Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.05.2016 tarihli ve 2015/655 Esas, 2016/331 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, katılma isteminde bulunup yokluğunda karar verilen şikâyetçi adına tebliğe çıkarıldığı ancak tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine yeniden tebliğ işleminin yapılmadığı anlaşılmıştır.
Şöyle ki 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) "Bilinen adreste tebligat" başlıklı 10 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre;
"Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması Esas No : 2023/7898
veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; 7201 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği, muhatabın bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi hâlinde MERNİS adresine “MERNİS” şerhi düşülerek 7201 sayılı Kanun'un 21 ... maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması gerekmektedir.
Ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, katılma isteminde bulunan şikâyetçi adına 7201 sayılı Kanun hükümlerine uygun tebliğ edilmediği belirlenmiştir.
3. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usûlüne uygun olarak kesinleşmemesi ve denetim süresinin işlemeye başlamaması nedeniyle hükmün açıklanamayacağı dikkate alınmadan hükümlünün tabi tutulduğu denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlediğinin ihbarı üzerine dosyanın ele alınarak hükmün açıklanmasına karar verilmesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.02.2021 tarihli ve 2019/356 Esas, 2021/86 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.12.2023 tarihinde karar verildi.