"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2023/1696 E., 2023/1580 K.
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ :Temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükümlerin onanması
İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299/1. maddesi gereği takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.05.2023 tarihli ve 2022/519 Esas, 2023/275 Karar sayılı kararı ile; sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında maktul ...'ya karşı nitelikli kasten öldürme suçundan ayrı ayrı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 82/1-a-j, 62, 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
2.Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 26.09.2023 tarihli ve 2023/1696 Esas, 2023/1580 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılanlar vekili ve sanıklar müdafilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280/1-a uyarınca esastan reddine, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Katılanlar ... ve ... vekilinin temyiz sebepleri özetle; sanıklar hakkında takdiri indirim hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine, ilişkindir.
B.Sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz sebepleri özetle; eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye, sanıkların eylem ve fikir birliği içinde hareket etmediklerine, tasarlamanın ve kan gütme saiki ile öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığına, haksız tahrikin varlığına, sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiğine, ilişkindir.
III. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, dosyada mevcut delillerin isabetli şekilde değerlendirildiği, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, dosya kapsamında eksik incelemenin söz konusu olmadığı, haksız tahrik hükümlerinin uygulama koşullarının bulunmadığı, takdiri indirimin Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında, yasal, yerinde ve yeterli gerekçelerle uygulanmasına karar verildiği anlaşıldığından, ileri sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 26.09.2023 tarihli ve 2023/1696 Esas, 2023/1580 Karar sayılı kararında katılanlar ..., ... vekili, sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
Hükmolunan ceza miktarları ve tutuklulukta geçirilen süreler dikkate alınarak sanıklar ... ve ... müdafilerinin tahliye taleplerinin REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/1.maddesi uyarınca Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
12.12.2024 tarihinde karar verildi.
K A R Ş I O Y
1.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası,üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
"Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK'nın 39. maddesinde;
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
"Bağlılık kuralı" da aynı Kanun'un 40. maddesinde;
"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmıştır.
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için müşterek faillik için gereken şartlardan birisi olan "suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurma" unsurunun ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
Müşterek failliğin sübjektif ve objektif iki unsuru bulunmaktadır. Buna göre müşterek faillerde, fiilin gerçekleştirilmesinde müşterek hakimiyet (objektif unsur) ve birlikte suç işleme iradesi (sübjektif unsur) bulunmalıdır. Bu nedenle suça katılan her bir kişi faildir. Başka bir deyişle, tipik fiil üzerinde müşterek hakimiyete sahip olanlar, fail olarak sorumludur. Dolayısıyla, müşterek faillerin sorumluluğu bağlılık kuralıyla açıklanamamaktadır.
Fiilsiz suç olmaz. Müşterek failliğin oluşabilmesi için dış dünyada bir karşılığı bulunan fiil üzerinde müşterek hakimiyet (objektif unsur) bulunmalıdır. Müşterek faillikte, suça katılan her bir müşterek failin tipe uygun fiili tam olarak gerçekleştirmesi gerekmemektedir. Suça iştirak edenler, aralarında kararlaştırılan iş birliğine uygun olarak, tipik fiili kısmen de gerçekleştirse, ortaya çıkan neticeden müşterek fail olarak sorumludur. Bir banka soygununda, faillerden biri bankadakileri etkisiz hale getirirken diğeri kasadaki paraları alabilir. Bu durumda, haksızlığı oluşturan tipe uygun fiil üzerinde her bir failin ortak hakimiyeti vardır. Bu nedenle, müşterek fail statüsündedirler.
Buna karşılık, müşterek faillerin her biri, tipe uygun fiilin tamamını da gerçekleştirebilir. Örneğin, kasten öldürme (TCK m. 81) suçu bakımından bütün müşterek failler suçun başarılı bir şekilde tamamlanması ihtimalini artırmak için mağdura ateş edebilirler. Burada önemli olan, suçun başarılı bir şekilde tamamlanması ihtimalinin artmasıdır. Bu nedenle, müşterek faillerden birinin silahından çıkan kurşunun mağdura isabet etme ihtimali düşük olsa bile, ortaya çıkan haksızlıktan sorumlu tutulmalıdır. Fiil üzerinde fonksiyonel egemenliklerinden ötürü, müşterek failler, ortaya çıkan netice bakımından ilgili suç için öngörülen cezanın tamamından sorumludur.
Müşterek failliğin söz konusu olabilmesi için, müşterek faillerin suçun işlenmesine katkısının belli bir ağırlıkta olması gerekir. Bu katkı sonucu, ya tek başına işlenmesi mümkün olmayan bir suçun işlenmesi sağlanır ya suçun işlenmesi kolaylaşır ya da başarısızlık ihtimali önemli ölçüde azalır. Bu ağırlığın ölçütü, suça iştirak eden her bir kişinin suçun işlenmesindeki katkısının, suçun başarılı bir şekilde işlenmesi için zorunlu olmasıdır (Fonksiyonel fiil hakimiyeti). Fakat bu ölçüt kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Çünkü esasında bütün iştirak türlerinde, suç ortaklarının katkısıyla ortaya çıkan nedensel netice bakımından bir zorunluluk bulunmaktadır. Ancak, müşterek failler tipik fiilin gerçekleştirilmesinde fiili hakimiyete sahiptir. Müşterek faillik değerlendirilirken, somut olay, bütün koşullarıyla incelenmeli, müşterek faillerin tipe uygun fiilin gerçekleştirilmesindeki rolleri irdelenmelidir.
Sanıklar ..., ..., ... ve ...'ın fikir ve eylem birliği içerisinde sanık ...'ın oğlu, sanık ...'un kardeşi, diğer sanıklar ... ve ...'in yeğeni olan ...'in maktul ...'nın kardeşi olan Harun tarafından öldürülmesi sonrası kan gütme saikiyle maktulü araştırdıkları ve olay günü saat 17:50-18:00 arasında maktulün evinin karşısına gelerek bir müddet bekledikleri, maktulün aracıyla tanık ...'ın ikametinin oraya gittiği, bu sırada sanıklarında araçla maktulü takip ettikleri, maktulün aracıyla tanık ...'ın ikametinin orada beklediği sırada sanıklar ... ve ...'in takip etmiş oldukları araçtan inerek maktulün aracına yaklaştıkları, daha sonra maktulün aracıyla tanık ...'ı aldıktan sonra seyir haline geçmesi üzerine sanıklar ... ve ...'in de araca binerek maktulün aracını olay yerine kadar yani saat 18:40'a kadar (yaklaşık 40-50 dakika kadar) takip ederek, olay yerine geldiklerinde aracı maktulün aracının önüne kırarak durdukları ve tüfekle maktulün öldürücü bölgelerine 3-4 el ateş ederek öldürmek suretiyle üzerilerine atılı tasarlayarak ve kan gütme saikiyle kasten öldürme suçunu işlediklerinden bahisle TCK'nın 37/1. maddesi delaletiyle 82/1-a-j maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmiş ise de;
Dosyada mevcut kamera kayıtları ve görüntü çözüm tutanaklarının tetkikinde; 20.09.2022 tarihli görüntü çözüm tutağından anlaşıldığı üzere, olay günü saat 17:49'da sanıkların ford focus marka araca binerek evden çıktığı, 17:58'de maktule ait aracının evinin önünde olduğu ve birkaç kişinin aracın başında uğraştığı, bu esnada sanıkların bulunduğu aracın karşı tarafındaki boş araziye gelerek park ettiği, yaklaşık 7 dakika durduktan sonra hareket ettiği, 18:05'de maktule ait aracın yanından geçtikleri, 18:06'da ters istikametten gelerek yine maktule ait aracın yanından geçtikleri, 18:14'de yine maktulün aracının yanından geçerek kontrol ettikleri, 18:28'de ise daha önce bekledikleri boş arazinin yanına aracı park ederek beklemeye başladıkları, bu esnada maktulün aracıyla bir süre uğraştığı, sanıkların ise maktulü uzaktan gözlemledikleri, bir süre araçları ile tur atıp daha sonra araçlarını, maktulün aracını görecek şekilde park edip beklemeye başladıkları, saat 18:34' de maktulün aracı ile hareket etmesinin ardından sanıkların da araçla hareket ettiği, sanıkların bulunduğu aracı beyaz renk tişört giyen sanık ...'nin kullandığı, 18:37'de maktulün, tanık ...'ın evine gelerek beklemeye başladığı, sanıkların kullandığı aracın da 18:38'de maktulün aracının bulunduğu ... Caddesi yönüne doğru gittiği, sanıklar ... ve ...'ın araçtan inip beklemekte olan maktul ...'nın aracına doğru yaya olarak ilerledikleri, tanık ...'ın maktulün aracına binip maktulün aracıyla hareket etmesi üzerine sanıkların da araca binerek maktulün aracını takip etmeye devam ettikleri,
18:43'de sanıkların maktule ait aracı takip etmeye devam ettikleri ve maktul ile sanığın aracının aralarında 9 saniye fark olacak şekilde arka arkaya gittiğinin tespit edildiği, bir sonraki kamera açısına göre araçların aralarında 4 saniye fark olacak şekilde arka arkaya gittikleri, yine bir sonraki kamera açısına göre bu sürenin 3 saniyeye düştüğü, olay yeri olan ... Caddesi'ni kısmen gösteren kamera görüntülerine göre ise sanıkların bulunduğu aracın maktulün aracının önüne kırarak maktulün aracını durdurduğu, 18:44 sıralarında tanık ...'ın olay yerinden kaçtığı, sanık ...'in ise maktulü tüfek ile ateş etmek suretiyle öldürdüğü ve ...'in aracına binerek, sanıklar ..., ... ve ...'in ise yaya olarak olay yerinden kaçtığının kamera kayıtlarından anlaşılması karşısında olay sırasında maktulün ölümüne sadece sanık ...'in tüfekle ateş ederek neden olması, sanıklar ... ve ...'da bu sırada üzerlerinde herhangi bir silah bulunmaması, üzerlerinde silah taşıdıkları sanık ...'in ateş etmemesi durumunda kendilerinin maktule ateş ederek onu öldürecekleri hususunda aleyhlerine herhangi bir delilin de bulunmaması, bu sanıkların sanık ...'un kullandığı araç ile maktulü takip etmeleri ve sanık ...'in ateş etmesi sırasında yanında bulunmalarının maktulün savunmasını veya kaçmasını engelleyici nitelikte olmaması (sanık ... araç ile takip edip maktulun aracının önüne kırıp onun aracını durdurması fonksiyonel fiili hakimiyet niteliğinde olduğundan eyleme TCK' nın 37. maddesi kapsamında iştirak etmiştir.), bu sanıkların maktulü takip etmeleri veya olay sırasında ateş eden yanında bulunmaları fiili hakimiyet niteliğinde bulunmadığından sanıklar ... ve ...'ın eylemlerinin TCK'nın 39/2-b maddesindeki suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak ve Manevi yardım olarak suç işleme kararını kuvvetlendirmek, niteliğinde değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği görüşündeyim.