Logo

1. Ceza Dairesi2024/1567 E. 2024/7659 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kasten öldürme ve kasten öldürmeye yardım suçlarından verilen mahkûmiyet kararlarına karşı yapılan temyiz başvurularının değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Sanıkların eylemlerinin asli fail olarak gerçekleştirildiği, haksız tahrik hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, takdiri indirimin uygulanmamasının yerinde olduğu ve sanık ...'ün eyleminin suça yardım olarak nitelendirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2023/2593 E., 2023/3251 K.

SUÇLAR : Kasten öldürme, kasten öldürmeye yardım etme

HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi kararı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükümlerin onanması

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1. ve 286/2-(a) maddeleri gereği temyiz edilebilir oldukları, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereğince temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299/1. maddesi gereği takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Gaziantep 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.05.2023 Tarihli ve 2022/458 Esas, 2023/164 Karar Sayılı Kararı İle

1. Sanıklar ..., ... ve ... hakkında maktule karşı kasten öldürme suçundan, 5237

sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca ayrı ayrı müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına,

2. Sanık ... hakkında maktule karşı kasten öldürmeye yardım etme suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 81/1, 39/2-(c) ve 53/1. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

B. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 15.12.2023 Tarihli ve 2023/2593 Esas, 2023/3251 Karar Sayılı Kararı İle

Sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik Cumhuriyet savcısı(aleyhe), katılanlar vekili ve sanıklar müdafilerinin istinaf başvurularının, 5271 sayılı Kanun’un 280/1-(a) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

1. Katılanlar vekilinin temyiz istemi özetle; sanık ...’ün asli fail olarak sorumlu tutulması, sanıkların 5237 sayılı Kanun’un 82/1-(a) maddesi gereğince cezalandırılmaları gerektiğine ilişkindir.

2. Sanık ... müdafilerinin temyiz istemi özetle; sanığın cezasında haksız tahrik ve takdiri indirim hükümleri uyarınca indirim yapılması gerektiğine ilişkindir.

3. Sanık ... müdafilerinin temyiz istemi özetle; mahkeme heyetinin tarafsızlığını kaybettiğine, sanığın suça iştirak ettiğine dair tanık beyanı dışında delil bulunmadığına, aracın sanık tarafından kullanılmadığının parmak izi raporundan anlaşıldığına, sanık hakkında takdiri indirim hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.

4. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi özetle; sanığın beraatine karar verilmesi, takdiri indirim hükümlerinin ve tüm lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkindir.

5. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi özetle; sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine, sanığın cezasında haksız tahrik ve takdiri indirim hükümleri uyarınca indirim yapılması gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE

Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararında suç tarihinin "20.09.2019" yerine hatalı şekilde "21.09.2019" olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar ..., ... ve ... tarafından asli fail olarak gerçekleştirildiğinin saptandığı, hükme esas alınan adli raporların yeterli olduğu, sanıkların öldürme kararını ne zaman aldığının ve belli bir hazırlıkla eylemlerini gerçekleştirdiğinin kesin olarak saptanamadığı, oluşan şüpheli durumun sanıklar aleyhine yorumlanamayacağı, bu itibarla tasarlamanın koşullarının bulunmadığı ve eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, sanık ...'ün maktul ve ...'un geldikleri yönü söylemesi şeklinde gerçekleşen eyleminin suçun işlenmesine yardım etme olarak nitelendirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde ve ruhsal durumunda zayıflama meydana gelmekte, böylece sağlıklı düşünemeyen failin haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneğinin önemli ölçüde azaldığı gözetildiğinde, sanık ... ile maktul arasında husumete konu olan olayın beş yıl önce gerçekleştiği, maktulün yapılan yargılama neticesinde cezalandırıldığı ve cezasını infaz ettiği, sanık ... ve diğer sanıkların intikam duygusu ile hareket ederek maktule karşı eylemlerini gerçekleştirdikleri, olay anında ilk haksız hareketin sanıklardan kaynaklandığı gözetildiğinde haksız tahrik hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, sanıklar hakkında takdiri indirimin Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında yerinde, yeterli ve kanuni gerekçelerle uygulanmadığı, uygulanması mümkün lehe hükmün bulunmadığı anlaşıldığından, ileri sürülen temyiz nedenlerinin incelenmesinde hükümlerde hukuka aykırılık bulunamamıştır.

IV. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 15.12.2023 tarihli ve 2023/2593 Esas, 2023/3251 Karar sayılı kararında katılanlar vekili ve sanıklar müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, sanık ... hakkında kurulan hüküm yönünden oy birliğiyle; sanıklar ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler yönünden oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alınarak sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin tahliye taleplerinin REDDİNE,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/1. maddesi uyarınca Gaziantep 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

21.11.2024 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

1. Mağdurun haksız bir fiili sonucunda hiddet veya şiddetli elem etkisinde kalan failin, tahrik edene karşı bir suç işlediğinde kusurunun azaldığı, iradesinde bir zayıflama meydana geldiği, suç işlemekten kendini alıkoyma yeteneğinin ve ceza sorumluluğunun azaldığı kabul edilmiştir.

Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmelidir.

Yargıtay haksız tahrik indirimine ilişkin oran belirlenirken olaya ve taraflara ilişkin tüm koşulların gözetilmesi gerektiğini belirtmekle birlikte, Yargıtay Mahkemenin tahrik nedeniyle uyguladığı indirim oranının somut olaya uygun olup olmadığını denetlemektedir.

Failin haksız fiilin yol açtığı bu hiddet veya elemin etkisi altında suçlu işlenmesi koşuluyla aradan uzunca bir süre geçse dahi haksız tahrikin varlığı kabul edilebilir. Nitekim Yargıtay çeşitli kararlarında aradan yıllar geçmesine karşın haksız fiilinin fail üzerinde sürekli etkisini dikkat çekerek haksız tahrikin uygulanması gerektiğini kabul etmiştir.

Haksız tahrikin neden olduğu öfke veya şiddetli elemin ne kadar süre devam edeceği konusunda belirli bir zaman dilimi gösterilemez. Hiddet veya şiddetli elemin etkisi devam ettiği sürece, işlenen suç bakımından haksız tahrik indiriminin uygulanabileceğini kabul etmek gerekir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.05.2004 gün, 2004/174 E. ve 2004/118 K. sayılı kararında, “Tepki suçunda tahrik hükmünün uygulanabilmesi bakımından önem taşıyan husus, failin suçu önceki haksız davranışın doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisi altında işleyip işlemediğidir. Mağdurdan gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hallerde, haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gereklidir.” ibaresine yer verilmiştir.

Maktul ile sanıklar arasındaki husumetin nedeninin maktulün daha önce sanık ...'ı şişle ağır şekilde yaralaması nedeniyle oluştuğu, bu olay nedeniyle maktulün sanık olduğu Gaziantep 1.ACM'nin 2015/506-2016/207 E. K sayılı dosyasında eylemin sanık ...'dan kaynaklanan haksız tahrik nedeniyle meydana geldiği kabul edilerek maktul hakkında bu dosyada cezasından haksız tahrik nedeniyle indirim yapıldığı, dolayısıyla bu ilk olay nedeniyle maktul tarafından meydana gelen herhangi bir haksız tahrikin bulunmadığı, iş bu dosyaya konu olayda ise maktulün cezaevinden çıkalı iki gün olduğu, sanıklar ile maktul arasında herhangi bir görüşmenin, diyalog'un geçmediği, olay anında da sanıkların sanık ...'in kullandığı 07 FM 106 plaka sayılı otomobil ile maktulün bulunduğu motosiklete arkadan aralarında hiçbir diyalog geçmeksizin doğrudan çarptıkları bunun dışında maktulden sanıklara karşı tahrik oluşturacak herhangi bir fiilin de bulunmadığı dosya kapsamından anlaşıldığından sanıklar lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmiş ise de

Gaziantep 1.ACM'nin 2015/506-2016/207 E.K sayılı dosyasında maktul ...'nın sanık ...'ı 2015 yılında tornavida ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaralama sebebiyle öldürmeye teşebbüs suçundan TCK'nın 81 ve 35. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezası takdir edilmesi sonrasında ilk haksız hareketin kimin tarafından başlatıldığı belli olmadığı gerekçesiyle TCK'nin 29. maddesi uyarınca 1/4 oranında haksız tahrik indirimi ile 9 yıl hapis ve TCK'nin 62. maddesinin tatbiki ile sonuç olarak 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi ve maktulün şartla tahliyesinden 2 gün sonra sanık ...'ın azmettirmesi neticesinde öldürüldüğü anlaşılan olayda sanık ... için maktul tarafından 2015 yılında öldürülmeye teşebbüs edilmesinin etkisinin halen devam ettiği, aradan geçen zamanın uzun olması veya maktulün şartla tahliyeye kadar cezaevinde kalmış olmasının sanık ... açısından ve onun kardeşi olan sanık ... için TCK'nin 29. maddesindeki haksız tahrik indiriminden yararlanmamasını gerektirmediği, dava konusu olayın maktulün daha önceki haksız tahrik oluşturan öldürmeye teşebbüs eyleminden kaynaklandığı ve suçun da bu haksız tahrik etkisi altında yapıldığının kabulü gerektiği, maktulün haksız tahrik oluşturan ölüme teşebbüs eylemi sebebiyle şartla tahliye kadar ceza evinde kalmış olmasının TCK'nın 29. maddesinde belirtilen 12 yıl ile 18 yıl arasındaki indirim seçeneklerinden sanıklar ... ve ... açısından makul ile makule yakın bir ceza indirimi yapılarak adaletin sağlanması gerektiği düşüncesindeyim.

2. 5237 sayılı TCK’nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasındaki; “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” biçimindeki hüküm ile de, işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması gerektiği vurgulanmıştır. Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Buna göre; 01.06.2005 tarihinden sonra işlenmiş olan herhangi bir suç nedeniyle alt ve üst sınırlar arasında bir ceza belirlenmesi gerektiğinde, kural olarak göz önünde bulundurulması gereken ölçüt, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddenin 1. fıkrasındaki düzenlemedir.

Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçenin, TCK’nın 61. maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, basamaklı ceza öngören suçlarda, iki sınır arasında cezayı belirleme konusundaki takdir yetkisi her somut olayın özelliğine göre kanunun genel amacı ve felsefesi gözetilerek TCK’nın 61. maddesinde sıralanan ölçütlere göre kullanılmalıdır.

sanık ...'ün sadece sanık ...'yı telefon ile arayarak maktul ve mağdur ... ile görüşüp onlardan olayın meydana geldiği olay yerine yani köye doğru geleceklerini söylemesi sebebiyle sanık ...'ın karşı kasten öldürme suçundan, suçun işleniş şekli, suçun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlike sanığın şahsi, sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak eylemine uyan TCK 81/1 maddesi uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına,

Sanık suçun işlenmesinde yardımda bulunarak suçun icrasını kolaylaştırmış olduğundan TCK'nın 39/2-c maddesi uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de;

sanık ...'ün dava konusu olaya TCK'nin 39. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek mahiyetinde suça yardım eden sıfatıyla katıldığı, ancak yukarıda belirtildiği üzere sanık ...'ün bu olaya sadece sanık ...'ya telefonla ve maktul ve mağdur ...'un araçlarının gittiği yönü bildirmesi dışında bir katkısı olmadığından,

5237 sayılı TCK'nın 39. maddesinde;

"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:

a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,

Düzenlemeden hareketle suça yardım mahiyetinde iştirak halinde TCK'nin 39/2. maddesindeki a, b ve c bentlerinde belirtilen yardım fiillerinin tamamına yakın veya tamamının birlikte yapılması halinde üst sınırdan yani 15 yıl hapis cezası verilmesinin mümkün olabileceği, dolayısıyla sanık ...'ün TCK'nın 39. maddesindeki suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek mahiyetindeki bu eylemi dolayısıyla TCK'nın 3 ve 61. maddelerinin kapsamı göz önüne alındığında adalet ve hakkaniyet gereği cezanın alt sınırı olan 10 yıl veya 10 yıla yakın bir ceza tayini gerektiği halde en üst had olan 15 yıl hapis cezası verilmesinin bozmayı gerektiği görüşündeyim.