"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 1998/1066 (E), 2000/239 (K) sayılı ek kararı
İNCELEME KONUSU KARAR : Ceza zamanaşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına
KANUN YARARINA BOZMA YOLUNA BAŞVURAN: Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Silahla yaralama suçundan sanık ...'nun, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’un 456/2, 457/1 ve 59/2. maddeleri gereğince 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2000 tarihli ve 1998/1066 Esas, 2000/239 Karar sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 22.12.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4616 sayılı 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertenmesine dair Kanun’un 1/4. maddesi gereğince hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine dair Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2001 tarihli ve 2001/99 müteferrik sayılı kararını takiben, hükümlünün 4616 sayılı Kanun’da öngörülen dava ve ceza zamanaşamı sürelerinin dolmuş olması nedeniyle düşme kararı verilmesi yönünde talepte bulunulması üzerine, 4616 sayılı Kanun’un 4/2. maddesi uyarınca 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 104. maddelerinde öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle sanık hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılmasına ilişkin Bakırköy 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2023 tarihli ve 1998/1066 Esas, 2000/239 Karar sayılı ek kararı ile ilgili olarak;
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 15.01.2024 tarihli ve 94660652-105-34-20469-2023-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.02.2024 tarihli ve 2024/9062 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.02.2024 tarihli ve 2024/9062 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
"1) 4616 sayılı Kanun'un 1/4. maddesindeki, "23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı on yılı geçmeyen suçlardan dolayı haklarında henüz takibata geçilmemiş veya hazırlık soruşturmasına girişilmiş olmakla beraber dava açılmamış veya son soruşturma aşamasına geçilmiş olmakla beraber henüz hüküm verilmemiş veya verilen hüküm kesinleşmemiş ise, davanın açılması veya kesin hükme bağlanması ertelenir; varsa tutukluluk hâlinin kaldırılmasına karar verilir. Bu suçlarla ilgili dosya ve deliller, her bir suçun dava zamanaşımı süresinin sonuna kadar muhafaza edilir." şeklindeki düzenleme uyarıca hükümlü hakkında yapılan yargılama sonunda verilen hapis cezasının ertelenmesine dair Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2001 tarihli ve 2001/99 müteferrik sayılı kararının verildiği ancak, anılan hüküm gereği verilen erteleme kararının, aynı Kanun'un 1/2. maddesindeki "Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların veya şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilenlerin ya da aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tâbi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıl indirilir. İndirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, toplam ceza üzerinden bir defaya mahsus yapılır. Ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezaların toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez. Birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi dolmuş olanlar, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar kalan cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler." şeklindeki düzenleme karşısında, hükümlü hakkında uygulanması gereken hükümlerin anılan maddede yer aldığı, hükümlünün 27.08.1998 tarihinde işlediği silahla yaralama suçu ile ilgili yapılan yargılama sonunda sanığın mahkûmiyetine dair Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2000 tarihli ve 1998/1066 Esas, 2000/239 Karar sayılı kararının 02.05.2000 tarihinde 4616 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 22.12.2000 tarihinden önce kesinleştiği, dolayısıyla hükümlünün anılan suçtan mahkûmiyetine ilişkin 02.05.2000 tarihinde kesinleşerek infaza verilen Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2000 tarihli kararına konu hapis cezası hakkında, 4616 sayılı Kanun'un 1/2. maddesi uyarınca istifade etmesi gereken süre gözetilerek müddetname düzenlenmesi gerektiği gözetilmeden, anılan Kanun'un 1/4. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesinde,
Kabule göre de;
2) 4616 sayılı Kanun'un 1/4. maddesi uyarıca hükümlü hakkında yapılan yargılama sonunda hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine dair Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2001 tarihli ve 2001/99 müteferrik sayılı kararı verilmiş ise de, anılan Kanun uyarınca Mahkemesince davanın açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesinde,
3) 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Lehe hükümlerin uygulanmasında usul” kenar başlıklı 9. maddesinin 4. fıkrasında yer alan; “Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında; sanık hakkındaki kesinleşmiş hükümle sonuçlanmış olan davanın zamanaşımı sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı biçimde karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;
(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.
Şeklinde düzenlenmiştir.
2. Hükümlünün 27.08.1998 tarihinde işlediği silahla kasten yaralama suçu ile ilgili yapılan yargılama sonunda 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasana dair Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2000 tarihli ve 1998/1066 Esas, 2000/239 Karar sayılı kararının 02.05.2000 tarihinde 4616 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 22.12.2000 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmaktadır.
3. Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki 5252 sayılı Kanun'un “lehe hükümlerin uygulanmasında usul” kenar başlıklı 9. maddesinin 4. fıkrasında yer alan, “kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz” şeklindeki düzenleme karşısında, kesinleşmiş hükümle sonuçlanmış olan davanın dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği gerekçesiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi mümkün değildir.
4. 4616 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 4. fıkrasında yer alan, "23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı on yılı geçmeyen suçlardan dolayı haklarında henüz takibata geçilmemiş veya hazırlık soruşturmasına girişilmiş olmakla beraber dava açılmamış veya son soruşturma aşamasına geçilmiş olmakla beraber henüz hüküm verilmemiş veya verilen hüküm kesinleşmemiş ise, davanın açılması veya kesin hükme bağlanması ertelenir; varsa tutukluluk hâlinin kaldırılmasına karar verilir. Bu suçlarla ilgili dosya ve deliller, her bir suçun dava zamanaşımı süresinin sonuna kadar muhafaza edilir." şeklindeki düzenlemeden açıkça anlaşılacağı üzere, 23.04.1999 tarihine kadar işlenen ve ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsi hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı 10 yılı geçmeyen suçlardan dolayı haklarında henüz takibata geçilmemiş veya soruşturma başlatılmış olmakla birlikte dava açılmamış olan şüpheliler hakkında davanın açılmasının ertelenmesine, dava açılmasına rağmen hüküm verilmemiş veya verilen hüküm kesinleşmemiş olanlar sanıklar hakkında ise davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verilmesinin mümkün olduğu gözetilmelidir.
5. 4616 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih olan 22.12.2000 tarihinden önce açılan davalarda ancak kesinleşmeyen mahkûmiyet hükümleri için erteleme kararı verilebileceği, kesinleşen mahkûmiyet hükümleri için davanın ve infazın ertelenmesi gibi bir karar verilmesinin ve dava zamanaşımı süresi gerçekleştiği gerekçesiyle açılan kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığı, kesin hükümle sonuçlanmış bu mahkumiyet hükümleri ile ilgili olarak 647 sayılı İnfaz Kanunu ile 4616 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 2. fıkrası hükmü nazara alınmak suretiyle infaz işlemlerinin yapılması gerekmektedir.
6. Somut olayda, hükümlü hakkında kasten silahla yaralama suçundan 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve verilen kararın 02.05.2000 tarihinde 4616 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 22.12.2000 tarihinden önce kesinleştiği, 05.05.2000 tarihinde infaza verildiği anlaşılmakla, kesinleşen mahkumiyet hükmünün infazının 647 sayılı İnfaz Kanunu ve 4616 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 2. fıkrası hükmü gözetilerek yapılması gerekirken, uygulanma olanağı olmadığı halde hükümlü hakkında verilen hapis cezasının 4616 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ertelenmesine karar verilmesi ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin verilen bu karar davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin bir karar olarak kabul edilip, dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına dair verilen karar Kanun'a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi açıklanan bu sebeple yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2.Bakırköy 23. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.03.2023 tarihli ve 1998/1066 Esas, 2000/239 Karar sayılı ek kararın 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
25.12.2024 tarihinde karar verildi.