"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2023/230 E., 2023/190 K.
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükümlerin onanması
Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık ... müdafiilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299/1. maddesi gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 18.10.2021 tarihli 2021/2922 Esas, 2021/3175 Karar sayılı kararının katılan ... vekili ve sanıklar müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 05.04.2023 tarihli ve 2022/6979 Esas, 2023/1645 Karar sayılı ilâmı ile sanık ... yönünden haksız tahrikin derecesinde hataya düşülmesi, sanık ... yönünden ise mahkûmiyete yeter delil bulunmaması nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bozma ilamı üzerine Doğubayazıt Ağır Ceza Mahkemesinin 22.09.2023 tarihli ve 2023/230 Esas, 2023/190 Karar sayılı kararı ile;
1. Sanık ... hakkında maktule karşı nitelikli kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 37/1, 82/1-a, 29, 62, 53. maddelerine göre 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına,
2. Sanık ... hakkında 5271 sayılı Kanun'un 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilerek dava dosyası, 5271 sayılı Kanun'un 307/3. maddesi uyarınca doğrudan temyiz merciine gönderilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan ... vekilinin temyiz sebepleri özetle; sanık ... hakkında beraat kararına, sanık ... hakkında uygulanan haksız tahrik indirimi ve takdiri indirime,
B. Sanık ... müdafilerinin temyiz sebepleri özetle; tasarlamaya, mahkûmiyete yeter delil bulunmadığına ve haksız tahrikin derecesine ilişkindir.
III. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, dava dosyası tekemmül ettirilerek karar verildiği, eksik incelemenin bulunmadığı, ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, sanığın savunma hakkına riayet edilerek adil bir biçimde yargılandığının anlaşıldığı, eylemin sanık ... tarafından kasten gerçekleştirildiğinin saptandığı, tasarlamanın yasal koşullarının oluştuğu, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, alınan raporların yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, dosya içeriğinden varlığı anlaşılan, maktulden sanığa yönelen ve haksız tahrik oluşturan eylemlerin niteliği ve ulaştığı boyut dikkate alındığında belirlenen indirim oranının isabetli olduğu, takdiri indirimin Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında, yasal, yerinde ve yeterli gerekçelerle uygulanmasına karar verildiği, sanık ...'in üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından şüphe sanık lehine değerlendirilerek atılı suçtan beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği anlaşıldığından temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Doğubayazıt Ağır Ceza Mahkemesinin 22.09.2023 tarihli ve 2023/230 Esas, 2023/190 Karar sayılı kararında katılan vekili ve sanık ... müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz
incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, sanık ... hakkında kurulan hüküm yönünden oy birliğiyle, sanık ... hakkında kurulan hüküm yönünden oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alınarak sanık ... müdafiinin tahliye taleplerinin REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/4. maddesi uyarınca Doğubayazıt Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.10.2024 tarihinde karar verildi.
K A R Ş I O Y
Maktul ...'ın 13 Ocak 2019 tarihinde kaybolduğu, 1 Şubat 2019 tarihinde öldürülmüş vaziyette bulunduğu yapılan araştırma sonucu boyuna baskı yapılmak suretiyle öldürmüş olduğu alınan otopsi raporuyla anlaşılmıştır.
Maktule ait cep telefonu görüşme kayıtları incelendiğinde maktulün en son 13 Ocak 2019 Pazar günü gece saat 01.00'dan sabah 08.20'ye kadar aralıklı olarak uzun süreli internete bağlandığı bu saatten sonra herhangi bir görüşmesinin olmadığı ve yine maktul ...'in kayınbiraderi olan ...'ın eşi ... ile arasında rutin'in dışında yoğun arama, aranma ve mesaj kayıtlarının olduğu belirlenerek sanık ...'ın eşi ... ile maktul ... arasında gönül ilişkisi olduğu anlaşılmıştır.
22 Mart 2019 tarihli İlçe Jandarma da görevli iki kişinin imzaladığı anlaşılan tutanaktır başlıklı belge incelendiğinde maktul ...'in ölümü ile ilgili olarak ...'in eşi ... ile İlçe Jandarma Komutanlığında kendi rızası ile yapılan mülakatta; Bu olayı kendi eşi ... ile erkek kardeşi ...'ın eşi ... arasında gönül ilişkisi yaşandığının öğrenilmesi üzerine kardeşi ...'ın İstanbul'da çalışırken köye geri döndüğü ve aile meclisinde bu konu konuşularak eşi ...'in öldürülmesine karar verildiği akabinde kardeşleri ... ve ...'ın evlerinin ahırında ...'in etkisiz hale getirdikten sonra her ikisinin eşi ...'i darp ederek öldürdüğü ancak kendisinin buna şahit olmadığını eşini öldürüldüğünü kardeşi ...'ın kendisine söylediğini ve kendisinin herhangi bir şeyi ağzından kaçırmaması için kız kardeşi ...'nin de kendisinin yanına gönderildiğini bu olaydan dolayı kendi ailesinin hiçbir şey anlatmaması hususunda eşinin ailesinin ise bildiklerini anlatması hususunda kendisine baskı yaptığını eşinin ailesinin çocuklarını sana göstermeyiz diye tehdit ettiklerini bu nedenle sahipsiz kaldığını belirterek ifade verdiğinin tutanağa bağlandığı, bu tutanağın dosya kapsamına göre okuma yazma bilmediği anlaşılan ...'a okunmadığı, ...'ın tutanak altında imza veya parmak izinin bulunmadığı imzadan imtina ettiğinin yazılmadığı ve o sırada ...'ın yanında herhangi bir tanık veya müdafiinin de olmadığı anlaşılmıştır. Bu tutanağı imzalayan kolluk görevlileri hiçbir aşamada tanık sıfatı ile dinlenmemiştir.
Dosyada bulunan tutanaktır başlıklı üç Jandarma görevlisi tarafından düzenlenen 14 Nisan 2019 tarihli tutanakta; Maktul ...'ın öldürülmesi olayı ile ilgili olayın genel muhteviyatı değerlendirildiğinde ölü muayenesinde maktul ...'in alt dudağının kesik olması ve ölü olarak bulunduğu yerde para bulunmasının bölgede namus cinayetlerinde halkın örf adet, gelenek ve göreneklerinden olduğuna dair kolluk görevlilerince ne şekilde yapıldığı anlaşılamayan tesbitin tutanağa bağlandığı ve tutanağın müşterek imza altına alındığı görülmüştür.
Maktul ...'in eşi ... tarafından 12 Nisan 2019 tarihinde Doğubeyazıt Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçede eşi olan maktulün kaybolması üzerine savcılıkta ve hakimlikte ifade verdiğini ancak sonradan hatırladığı bazı hususları bildirmek için bu dilekçeyi vermek zorunda kaldığını belirterek, eşinin köy muhtarı olan ... 'ın kaçak define aramasını kolluğa ihbar etmesi üzerine kolluk kuvvetlerinin bu olaya müdahale ettiğini köy muhtarının bu nedenle kendi eşini ölümle tehdit ettiğini bu hususun öldürülen eşi ... tarafından kendisine de söylendiğini, eşinin ailesi tarafından tehdit edildiğini ve bu işi sürekli senin kardeşlerin yaptı şeklinde baskı yapıldığını eşinin ailesinin erkekleri tarafından tehdit edildiğinden can güvenliği olmadığını daha önce jandarmada sözlü olarak kardeşlerini suçlamış olabileceğini ancak bu suçlamanın tamamen tehdit altında yapıldığını beyan ettiği görülmüştür.
Dosyada bulunan kepçe operatörü tanık ...'ın kollukta verdiği ifadesinde; 13 Ocak Pazar gecesi saat 23.50 sularında kapalı olan köy yollarını açmak için çalıştığı sırada maktule ait aracın karşıdan geldiğini görerek el kaldırıp maktule benzettiği şoföre selam verdiğini, o sırada aracın içerisinde 3 kişi olduğunu hatırladığını ancak içindeki kişileri tanıyamadığını gördüğü aracın maktule ait olduğuna emin olduğunu söylemiştir.
Sanık ... tarafından olaydan sonra yapılan cep telefonu görüşme tutanaklarına ait tape dökümleri dosyaya getirtilmiştir.
Yerel mahkemece bozma ilamından önce verilen ilk kararda maktulün eşi ... ile kollukta yapılan mülakat üzerine tutulan 22 Mart 2019 tarihli sadece kolluk görevlilerinin imzasını içerir tutanağa itibar edilerek sanıklar ... ve ...'ın maktulü birlikte tasarlayarak öldürdükleri gerekçesiyle bu iki sanığın cezalandırılması yoluna girilmiştir.
Yerel mahkemece verilen karar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanmış, Yargıtay Dairemizce sanık ...'in müsnet suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığından beraatine sanık ...'ın sübuta eren eylemi haksız tahrik altında işlediği kabul edilerek cezasından haksız tarih indirimi yapılması gerekirken yapılmadığından bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozma ilamından sonra ...'ın 22 Mart 2019 tarihli kendi imzasını içermeyen şifahi görüşme tutanağı, 12 Nisan 2019 tarihli ...'ın eşinin Ailesi tarafından tehdit edildiğini ve bu baskı altında jandarmada daha önce verdiği ifadeyi kabul etmediğini eşinin ölümünden köy muhtarı ...'in sorumlu olabileceğini bildirir ifadesi ve yine Jandarma görevlilerince 14 Nisan 2019 tarihinde dosya savcılığa intikal etmeden önce olayın namus cinayetinden kaynaklandığına dair tutanak ile dosyada bulunan sanık ...'ın kendi öz kardeşleri ile olaydan sonra yaptığı telefon görüşme içerikleri hükme esas alınarak sanık ...'ın mahkumiyetine, sanık ...'in ise beraatine karar verilmiştir.
Mahkemeler kararlarını hukuka uygun delillere dayandırarak vermek zorundadırlar, dosya kapsamına bakıldığında müsnet suçu sanıkların işlediğine dair şüphe olsa da her bir sanık yönünden mahkumiyeti gerektirir hiçbir somut delil yoktur, olayın oluş şekli ve dosya kapsamı dikkate alındığında sanık ...'ın eşi ... ile maktul arasında duygusal bir yakınlık olduğu sabit olup dosya kapsamı ve delil durumuna göre bu husus maktulün kaybolma tarihi olan 13 Ocak 2019'dan yaklaşık 40 gün sonra HTS kayıtları Jandarma tarafından incelendiğinde ortaya çıkmıştır. Bu kayıtlar öncesinde maktul ... ile ... arasında yakınlık olduğunun bilindiğine dair dosyada hiçbir bilgi veya delil yoktur, tanık aksine sanık ...'ın kayın biraderi maktul ...'in aracında bulunan ve kendi DNA'sının bulunduğu prezervatif jelatini bu maktulün aracında sanık ...'ın bir kişi ile cinsel ilişkiye girdiğini yani tarafların olayın öncesinde çok yakın görüştüklerine dair tanık beyanlarının gerçek olduğunu göstermektedir. (Sanık ...'ın kendi eşiyle ilişkisi olduğunu bili bile kaynı maktul ...'in aracını alıp içinde bir kişi ile cinsel ilişki yaşaması düşünülemez, maktul ve sanık ...'ın eşi ...'ın yakınlıkları olay öncesinde sanıklarca bilinmemektedir.)
Dosya kapsamındaki tanık beyanlarına göre maktul ... kayınbiraderi olan sanık ... ile çok yakın olup sıklıkla Metinle görüşmektedir, maktul ...'in aracında bulunan prezervatifin jelatininde sanık ...'a ait DNA'nın bulunması da yine maktul ...'in aracını kayınbiraderi olan sanık ...'ın kullandığı hatta araç içinde cinsel ilişkiye bile girdiği yönünde tarafların olay öncesi yakın görüştüklerine dair kanaatimizi destekleyen bir delildir.
Maktul ...'in eşi ... ile evlenmeden önce yine akrabaları olan evlendikten sonra da kayınbiraderleri olan ... ve ... ile yakın görüştüğü anlaşılmış olup ...'ın eşi ... ile ... arasında duygusal bir yakınlığın kolluk incelemesi öncesinde aile tarafından bilindiğine dair hiçbir delil bulunmamaktadır.
Cesedi köye yaklaşık 1 kilometre mesafede bir su kanalının içinde bulunan maktul ...'in kardeşleri ... ve ... tarafından aile meclisi kararı alındıktan sonra öldürüldüğünü söyleyen ...'ın kendi imzasını içermeyen iki Jandarma görevlisince tutanak şeklinde düzenlenen ve tanığın da içeriğini kabul etmediği bu beyanı yasal olarak alınmış bir ifade olmayıp iki Jandarma görevlisinin tuttuğu bir tutanaktan ibaret olup bu tutanak da ...'ın imzası bulunmamakta ve ... da bu tutanak içeriğini kabul etmediğini eşinin ailesinin erkelerinin kendisini çocukları ile tehdit ederek zorla ifade verdirdiklerini tehdit ve baskı altında ifadesinin Jandarma da alındığını açıkça söylemektedir. Bu beyan hükme esas alınamaz.
Tanık ...'ın köy muhtarı ...'i suçladığı 12 Nisan 2019 tarihli tutanakta belirtilmesine rağmen yerel mahkemece yasal hiçbir değeri olmayan 22 Mart 2019 tarihli tutanağa itibar edilerek sanıklar ... ve ...'in mahkumiyetine karar verilmiş Yargıtay bozmasından sonra bu kez maktul ...'in eşi ...'ın bu tutanaktaki beyanları da ikiye bölünerek ... hakkındaki beyanına itibar edilip ... hakkındaki beyanına itibar edilmeyerek kardeşi ...'in beraatine diğer kardeşi ...'ın ise cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece dosyada bulunan 14 Nisan 2019 tarihli kolluk tutanağı da sanık ...'ın mahkumiyeti için delil olarak sayılmış olup bu tutanağın hiçbir araştırmaya dayanmaksızın 3 Jandarma görevlisinin olayın genel muhteviyatını değerlendirerek maktul ...'in cesedinin yanında para bulunması, alt dudağının kesik olması gerekçeleri ile bu olayı namus cinayeti olarak değerlendirmişlerdir.
Yerel mahkemece kollukça tutulan ve aleyhe olan bu tutanak hiçbir şekilde araştırılmak ve denetlenmeksizin mahkumiyet hükmüne esas alınamaz.
Olayın dosya kapsamına göre 13 Ocak 2019 günü sabah 08.20'den sonra gerçekleştiği bu saatten sonra maktulün telefonunun sinyal vermediği kabul edilerek maktulün bu saatten sonra sanık ... tarafından ahıra götürülerek etkisiz hale getirildiği ve orada sanık ... tarafından öldürüldüğü kabulüyle sanık ...'ın mahkumiyetine karar verilmiştir.
Dosya da ifadesine başvurulan tanık ... ise olay 13 Ocak Pazar günü saat 23.50 sularında maktulün aracıyla karşılaştığını köy yolunu açarken karşılaşması üzerine maktule benzeyen şoförle selamlaştığını araçta 3 kişi olduğunu ancak kişileri tanımadığını söylemiştir, bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde maktulün 13 Ocak 2019 günü sabah saatlerinde sanık ... tarafından ahıra götürülüp orada öldürüldüğüne dair ...'ın beyanının dosyada hukuki herhangi bir delil niteliği bulunmayan imzasız kolluk tutanaklarına bina edildiği dosyada bulunan HTS kayıtlarının sanıkları mahkumiyetini gerektirir herhangi bir delil içermediği kaldı ki bu HTS kayıtlarının sanıkla tanıklıktan çekilme hakkı olan kardeşleri arasındaki dinlemeleri içerdiği bu nedenle CMK gereği delil olarak dahi kabul edilemeyeceği kanaatine varıldığından müsnet suçtan her iki sanığa da ayrı ayrı delil yetersizliğinden beraatlerine karar verilmesi gerekirken sanık ...'ın 16 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair verilen kararı onaylayan dairemizin çoğunluk görüşüne muhalifiz.