"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI: 2018/1926 değişik iş
İNCELEME KONUSU KARAR: İtirazın kabulüne
Nitelikli tehdit suçundan İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli ve 2011/46 Esas, 2013/193 sayılı kararı ile 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükümlü ...'in, cezasının infazı sırasında, açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebinin reddine ilişkin Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 10.10.2018 tarihli ve 2018/4149 sayılı kararına karşı hükümlü tarafından yapılan şikayetin reddine dair Antalya İnfaz Hakimliğinin 01.11.2018 tarihli ve 2018/3831 Esas, 2018/4343 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan idare ve gözlem kurulu başkanlığı ve İnfaz Hakimliği kararlarının ayrı ayrı kaldırılmasına dair mercii Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2018 tarihli ve 2018/1926 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 26.11.2018 tarihli ve 2018/1926 değişik iş sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.05.2024 tarihli ve 2024/25100 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.05.2024 tarihli ve 2024/25100 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
"Dosya kapsamına göre, mercii Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2018 tarihli ve 2018/1926 değişik iş sayılı kararı ile "hükümlü ... hakkındaki Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 08.07.2015 tarih ve 2014/12898 Esas, 2015/42416 Karar sayılı kararına göre hükümlünün suç örgütüne yardım eden kişi konumunda bulunduğu belirtilerek suç örgütüne üye olmaktan verilen mahkumiyet hükmünün bozulduğu ve bu nedenle de hakkında TCK.nun 58/9. Maddesi uyarınca uygulama yapılmasının olanaklı bulunmadığı anlaşılmakla infaz yasasına göre cezasından yürürlükteki infaz rejimine göre yasal indirimlerin yapılarak müddetname düzenlenmesi ve buna göre de şartla tahliye süresinin hesaplanıp koşulları mevcutsa Açık Cezaevine ayrılma ve Denetimli Serbestlikten faydalanması gerekmekle usul ve yasaya aykırı idare ve gözlem kurulu kararı ile İnfaz Hakimliği kararının ortadan kaldırılmasına " şeklinde karar verilmiş ise de,
Somut olayda, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 08.07.2015 tarihli ve 2014/12898 Esas, 2015/42416 Karar sayılı ilamı ile anılan suç yönünden onanmasını müteakip, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca hükümlü hakkında verilen tehdit suçu yönünden infaz türü olarak 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 108. maddesi uyarınca 3/4 belirlenmek suretiyle 05.10.2018 tarihli ve 2018/1-196 sayılı müddetname düzenlenmesi üzerine, hükümlünün 08.10.2018 tarihli dilekçesi ile açığa ayrılma talebinde bulunduğu, talep hakkında bir değerlendirme yapılırken Antalya İnfaz Hakimliğinin 01.11.2018 tarihli kararı ile Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare Gözlem Kurulu Başkanlığının 10.10.2018 tarihli kararında yer alan hükümlünün örgüt mensubu olması nedeniyle 5237 saylı Türk Ceza Kanunu'nun 58/9. maddesi yollamasıyla 58/6. maddesinde belirtilen infaz rejiminin uygulanacağına ilişkin açıklama ile hükümlünün koşullu salıverilme tarihinin 13.08.2020 olduğu, talep tarihi itibariyle koşullu salıverilme tarihine 1 yıldan fazla süre kaldığı hususları gerekçe gösterilerek hükümlünün açığa ayrılma talebinin reddine karar verildiği, anılan İnfaz Hakimliğinin açığa ayrılma talebine yönelik olarak bir incelemede bulunma hususunda yetkisi oduğu, hükümlü hakkında uygulanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 58. maddesi ile ilgili olarak bir değerlendirme yapmasının mümkün olmadığının anlaşıldığı, ancak hükümlüye ait müddetname incelendiğinde İnfaz Hakimliğinin hükümlünün koşullu salıverilme tarihinin 13.08.2020 olduğu, talep tarihi itibariyle koşullu salıverilme tarihine 1 yıldan fazla süre kaldığı hususuna ilişkin verdiği kararın isabetli olduğu cihetle, mercii İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 58/9. maddesi uyarınca uygulama yapılmasının olanaklı bulunmadığı, cezasından yürürlükteki infaz rejimine göre yasal indirimlerin yapılarak yeniden bir müddetname düzenlenmesine ilişkin olarak bir inceleme yapma yetkisinin bulunmadığı, kaldı ki İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli ve 2011/46 Esas, 2013/193 Karar sayılı kararında da sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 58. maddesinin uygulanmasına karar verildiği, Yargıtay ilamında da anılan hususa ilişkin olarak bir değerlendirme yapılmadığı gözetilmeden, itirazın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir."Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;
(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.
Şeklinde düzenlenmiştir.
2. Hükümlü hakkında çıkar amaçlı silahlı suç örgütü üyesi olmak suçundan TCK’nın 220/2, 3, 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis, nitelikli tehdit suçundan TCK’nın 106/2-(c),(d), 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında TCK’nın 58/9. maddesi yollamasıyla 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına dair İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli ve 2011/46 Esas, 2013/193 Karar sayılı kararının temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 08.07.2015 tarihli ve 2014/12898 Esas, 2015/42416 Karar sayılı ilamı ile nitelikli tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının reddiyle bu hükmün onanmasına, çıkar amçlı suç örgütüne üye olmak suçundan kurulan hükmün ise suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım suçundan cezalandırılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
3. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma ilamı sonrasında hükümlü hakkında çıkar amaçlı silahlı suç örgütü üyesi olmak suçundan kurulan ve bozmaya konu yapılan suç nedeniyle mahkemesince uyma kararı verilerek bozma ilamı doğrultusunda çıkar amaçlı silahlı suç örgütüne yardım suçundan açılan kamu davasının, 5237 sayılı Kanun'un 220/7. maddesi delaletiyle 220/2, 66/1-(e) ve 67/4. maddeleri delaletiyle 5271 sayılı Kanun'un 223/8. maddesi gereğince düşmesine karar verildiği, verilen bu kararın temyiz edildiği ve henüz kesinleşmediği Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.12.2022 tarihli ve 2017/541 Esas sayılı yazısı ve Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 24.01.2023 tarihli ve 2018/1-196 ilamat sayılı yazısından anlaşılmaktadır.
4. 5237 sayılı TCK’nın 6-1-(j) maddesine göre örgüt mensubu suçlu olarak kabul edilmesi mümkün olmayan hükümlü hakkında örgüt mensubu suçlu kabul edilerek nitelikli tehdit suçundan TCK’nın 58/9. maddesi yollamasıyla 58/6. maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak verilen ve kesinleşen hüküm ile ilgili olarak, mahkemesince mağduruyite neden olmamak açısından infazın durdurulmasına karar verilmesinin mümkün olduğu, ancak temyiz aşamasından geçerek kesinleşen ve infazı gereken hükümde varsa bir hukuka aykırılık, bu hukuka aykırılığın giderilebilmesi için olağanüstü kanun yollarının işletilmesi gerekmekte olup, somut olayda ortaya çıkan uyuşmazlığın niteliğine göre itiraz yasa yolunun işletilmesinin gerekli ve yeterli olduğu anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca onama kararını veren Yargıtay 6. Ceza Dairesine itiraz yasa yoluna gidilmesi, bu konuda alınacak kararın ve itiraz yoluna gidilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına fezleke düzenlenmesi durumunda Dairesince itiraz sonucu verilecek kararın dosya içerisine alınmasından sonra kanun yararına bozma istemi konusunda karar verilmesi mümkün görüldüğünden, bu konuda yapılması gereken işlemler ve alınması gereken kararların ne olduğu 17.06.2021 tarihli ve 2019/3092 Esas, 2021/10831 Karar sayılı ilamda açıkça gösterildiğinden, bu aşamada esastan incelenme şartları oluşmadığından kanun yararına bozma talebinin usulü eksiklik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,10.01.2025 tarihinde karar verildi.