Logo

1. Ceza Dairesi2024/3554 E. 2025/463 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs mü yoksa gönüllü vazgeçme hükümleri uyarınca kasten yaralama mı olarak değerlendirilmesi gerektiği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu, meşru savunma ve gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2023/3648 E., 2023/3272 K.

SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs

HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun'un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun'un 299/1. maddesi uyarınca takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1.Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.10.2023 tarihli ve 2021/402 Esas, 2023/500 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81/1, 29/1, 35/2, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına;

2. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 20.12.2023 tarihli ve 2023/3648 Esas, 2023/3272 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280/1.a maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle; savunma hakkının ihlal edildiğine, eylemin kasten yaralama olduğundan bahisle suçun vasfına, meşru savunmaya, cezanın miktarına ve gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE

Yargılama sürecine ilişkin işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, savunma hakkının kısıtlanmadığı aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükmün denetime olanak verecek şekilde yeterli gerekçeyi içerdiği, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından kasten gerçekleştirildiğinin saptandığı, alınan raporların yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, suçta kullanılan aletin öldürmeye elverişli oluşu, kullanılış şekli, hedef alınan vücut bölgesi, yaralanmaların niteliği hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğuna dair takdir ve değerlendirmede isabetsizlik görülmediği, meşru savunma koşullarının oluşmadığı, sanığın mağduru şikayet etmek amacıyla kolluğu aradığını savunması, 112 kayıt tutanakları ve duruşmadaki tespitler, kolluğun 08.06.2018 tarihli tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, 5237 sayılı Kanun'un 36/1. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükümlerinin yasal olarak uygulanma şartlarının bulunmadığı, ceza yaptırımının yasal bağlamda ve gerekçesi gösterilerek belirlendiği anlaşılmakla sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

IV. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 20.12.2023 tarihli ve 2023/3648 Esas, 2023/3272 Karar sayılı kararında sanık müdafince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak sanığın eyleminin TCK'nin 36. maddesi delaletiyle yaralama suçunu oluşturduğu gerekçesiyle ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak sanık müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/1. maddesi uyarınca Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.01.2025 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Sanık ile katılanın akraba olup aralarında uzun süredir arazi ihtilafının bulunduğu, olay tarihinde arazide çalışırken karşılaştıkları, tartışma sonunda katılanın elindeki tahta saplı orağın tahta sap kısmıyla sanığa vurduğu, sanığın da elindeki demir çubukla katılana vurduğu ve katılanın kafa bölgesinde kırık oluşacak ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, sanığın eylemine son vererek evine gittiği, kavgayı muhtar olan tanık ...’e bildirdiği, ayrıca 112’yi arayarak tarlada ... isimli şahısla kavga ettiklerini, kendisinin traktörle evine döndüğünü mağdurun tarlasında kaldığını beyan ettiği jandarma ekiplerince olay yerine gidildiğinde katılan ...’in tarlada çalışmakta olduğu, başında ve kolunda yaralar ve kan olduğunun görülmesi üzerine ambulansa haber verildiği anlaşılmıştır.

Sayın çoğunlukla görüş ayrılığına düştüğümüz konu eylemin TCK 36. maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususuna dayanmaktadır.

Gönüllü vazgeçmeyi düzenleyen TCK 36. maddesinde, suçun icra hareketlerinden engel sebep olmaksızın kendiliğinden vazgeçen, kendi çabalarıyla icra hareketlerinin tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önleyen sanığın cezalandırılmayacağı ancak tamam olan kısmın suç teşkil etmesi durumunda yalnızca o suç için cezalandırılacağı belirtilmiştir.

Tanımdan anlaşılacağı üzere, 5237 sayılı TCK'de gönüllü vazgeçme kurumu mülga 765 sayılı TCK'den farklı olarak düzenlenmiştir. 765 sayılı TCK'de yalnızca icra hareketlerinin devamı sırasında ve tamamlanmadan gönüllü vazgeçme kabul edilmişken 5237 sayılı TCK'de icrasına başlanan suçun icra hareketleri aşamasında olabileceği gibi icra hareketlerinin tamamlanmasından sonra da mümkündür. Sanığın engel bir neden olmaksızın icra hareketlerine son vermesi veya icra hareketlerini tamamlamış olsa bile neticenin meydana gelmesini önlemek için çaba göstermesi yeterlidir.Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayı değerlendirdiğimizde;

Katılan ile kavga eden sanığın eylemine kendiliğinden son verdiği izahtan varestedir. Zira eylemine son verdiği sırada yerleşim yerinin dışındaki olay yerinde sanık ile katılan dışında hiç kimse bulunmamaktadır. Katılanın yaralanmasına rağmen tarlada çalışmaya devam ettiği hususu da sabittir. Sanık 112 aramasında bu hususu belirttiği gibi, jandarma ekiplerinin olay yerine gittiğinde katılanın tarlada çalışmaya devam ettiği, 08.06.2018 tarihli tutanak içeriğinden anlaşılmaktadır.

Bunun yanında sanığın olayı önce tanık muhtar Eyüp’e, daha sonra da 112’ye ihbar ettiği aşikardır. Sanık bu ihbarda kavgayı ve dayak yediğini söylemişse de olay mahallini ve kavga ettiği katılanın adını açıkça zikretmiştir. Yerleşim yeri dışındaki tarlaya jandarmanın gitmemesi durumunda, ıssız tarlada ölümün meydana gelme ihtimali yüksektir. Sanık katılanın ismini ve olay mahallini açıkça bildirerek sonucun meydana gelmesini de önlemiştir.

İzan edilen sebeplerle, sanığın TCK 36. maddesi kapsamında eyleminden gönüllü vazgeçtiğinin kabulü ile, o ana kadar tamamlanan silahla hayati tehlike geçirecek ve kemik kırığı oluşacak şekilde kasten yaralama suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına yönelik hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.