Logo

1. Ceza Dairesi2024/4391 E. 2024/8849 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanıkların maktulün ölümüne sebebiyet veren eylemlerinin iştirak halinde kasten öldürme suçu mu yoksa kasten öldürmeye yardım suçu mu olarak nitelendirileceği ve sanıkların ceza sorumluluğunun ne olacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık ...’ın ölümünden dolayı hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine, diğer sanıklar ... ve ...’ın ise maktulün ölümüne sebebiyet veren babalarının eylemine doğrudan katılmayıp yalnızca yardım ettikleri gözetilerek, haklarında kasten öldürmeye yardım suçundan hüküm kurulması için yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2024/63 E., 2024/238 K.

SUÇ : Kasten öldürme

HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi kararı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1.maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299/1. maddesi gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1.Şanlıurfa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.11.2023 tarihli ve 2021/18 Esas, 2023/508 Karar sayılı kararı ile; sanıklar ..., ... ve ... hakkında maktul ...'a karşı kasten öldürme suçundan, ayrı ayrı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81/1, 29/1,62, 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına,

2.Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 19.01.2024 tarihli ve 2024/63 Esas, 2024/238 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan ... vekili ve sanıklar müdafilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280/1-a uyarınca "Gerekçeli kararda sanıkların iştirak halinde eylemelerini gerçekleştirdikleri kabul edildiği halde, hüküm kısmında 5237 sayılı Kanun'un 37. maddesinin uygulama maddesi olarak gösterilmemesi sonuca etkili olmadığından eleştirilmiş, katılan ...(maktulün babası)'ın katılma kararının kaldırılması kararının yok hükmünde kabul edilerek katılan lehine vekalete hükmedilerek düzeltilerek esastan reddine, karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

A.Katılan ... vekilinin temyiz sebepleri özetle; eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye, sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine, ilişkindir

B.Sanıklar ..., ..., ... müdafinin temyiz sebepleri özetle; sanıklar ... ve ...’ın babaları olan ...’in eylemine katıldıklarına ilişkin somut delil bulunmadığına, beraatlerine karar verilmesi gerektiğine, sanık ...'in eylemini kendisine yapılan saldırıyı engellemek amacı ile işlediğinden hakkında 5237 sayılı Kanun’un 25 ve 27. maddelerinin uygulanması gerektiğine, haksız tahrik indiriminin en üst hadden uygulanması gerektiğine ilişkindir.

C.Sanık ... müdafiinin temyiz sebepleri özetle; müvekkilinin babası olan sanık ...'in eylemine iştirak etmediğine, olay yerine daha sonra geldiğine, bu durumun tanık beyanları ve kamera kayıtları ile sabit olduğuna, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.

D.... müdafiinin temyiz sebepleri özetle; sanığın babası olan sanık ...’in eylemine 5237 sayılı Kanun’un 37. maddesi kapsamında iştirak ettiğine dair kesin ve somut bir delil dosya kapsamında bulunmadığına ilişkindir.

III. GEREKÇE

1.Sanık ...'in kızı olan ...'in maktul ... ile evli olduğu, karı ve koca arasında uzun süredir geçimsizlik bulunduğu, ...'in eşi ile birlikte ikamet etmiş olduğu müşterek konutlarından ayrılarak geçimsizlik nedeni ile babası olan sanık ...'in evine gittiği ve burada yaşamaya başladığı, diğer sanıklar ... ve ...'ın ise ...'in erkek kardeşleri oldukları, maktul ... ile eşi olan ... arasında yaşanan geçimsizlik ve ...'in müşterek konutlarından ayrılarak babasının evinde yaşamaya başlaması nedeni ile ...'in ailesi ile maktul ...'ın ailesi arasında husumet oluştuğu, suç tarihi olan 13.06.2020 tarihinde taraflar arasında İmam ile ... arasındaki sorunun konuşulması amacıyla telefon görüşmesi yapıldığı, yapılan telefon görüşmesi neticesinde sanıkların maktul ...'ın ikametinin önüne geldikleri, burada taraflar arasında tartışma yaşandığı, sonrasında taraflar arasındaki tartışmanın kavgaya dönüştüğü, bu kavga esnasına maktul ...'ın kesici alet ile yaralandığı, maktul ile ilgili olarak düzenlenen ölü muayene raporuna göre maktulde 7 adet kesici ve delici alet yarasının bulunduğunun tespit edildiği, olayda;

2. Dosya kapsamına göre; sanıklar hakkında maktul ...'a karşı kasten öldürme suçundan kurulan hükümde, Mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden, sanıklar hakkında asgari oranda haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğine yönelen tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

3. Sanık ...'in Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunan güncel nüfus kayıt örneğine göre hükümden sonra 01.05.2024 tarihinde vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.10.2024 tarihli ve 2021/228 Esas, 2024/281 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere açılan kamu davasının 5237 sayılı Kanun'un 64/1. maddesi uyarınca düşürülmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle oluşan hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.

4.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, dosyada mevcut delillerin isabetli şekilde değerlendirildiği, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, dosya kapsamında eksik incelemenin söz konusu olmadığı, dosya içeriğinden varlığı anlaşılan, maktulden sanıklara yönelen ve haksız tahrik oluşturan eylemlerin niteliği ve ulaştığı boyut dikkate alındığında belirlenen indirim oranının isabetli olduğu anlaşıldığından, ileri sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesinde bozma nedeni dışında hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

5. Sanıklar ... ve ...'ın babaları olan ... ile olay yerine gelmeleri ve olay yerinden birlikte kaçmaları suretiyle sanık ...'in suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırdıkları, sanık ...'in bıçaklama eylemine doğrudan katkılarının olmadığı, böylece kasten öldürme suçuna yardım eden sıfatıyla katıldıkları anlaşıldığından, sanıklar ... ve ...'ın 5237 sayılı Kanun'un 81/1, 39/1. maddeleri uyarınca ceza tayini yerine yazılı şekilde kararlar verilmesi suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.

IV. KARAR

1. Sanık ... Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden;

Gerekçe bölümünde (2) numaralı paragrafta açıklanan nedenle, sanık müdafiinin ve katılan ... vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 19.01.2024 tarihli ve 2024/63 Esas, 2024/238 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303/1. maddesi gereği sanık ... hakkında açılan kamu davasının, sanığın 01.05.2024 tarihinde vefat etmesi nedeniyle, 5237 sayılı Kanunun 64/1 ve 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi uyarınca Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

2.Sanıklar ... ve ... Hakkında Kurulan Kurulan Hükümler Yönünden;

Gerekçe bölümünde yer alan (5) numaralı paragrafta açıklanan nedenle katılan ... vekili, sanıklar müdafilerinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 19.01.2024 tarihli ve 2024/63 Esas, 2024/238 Karar sayılı kararının sanıklar hakkında kasten öldürmeye yardım suçundan hüküm kurulması gerektiği yönünden 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/2-a maddesi uyarınca Şanlıurfa 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.12.2024 tarihinde karar verildi.

K A R Ş I O Y

Suça iştirak için öncelikle faillerin bir suçu işlemek konusunda iştirak iradelerini ortaya koymaları ve anlaşmaları gerekir. İştirak iradesi suç işlenmeden önce veya en geç suçun işlenmesi sırasında ortaya çıkmış olmalıdır. İştirak iradesinin mevcudiyeti için, her şerikin diğer faillerle birlikte belirli bir suçun işlenmesine katıldığını bilmesi gerekir. İştirakin kabulü için failde, suça iştirak iradesi olmalıdır.

Yani suça katılanlar önceden, belli bir suçu işleme konusunda aralarında anlaşmalı, irade birliğine varmalıdırlar. Kararlaştırılan bir suç işlenirken, faillerden birisinin diğerlerinden habersiz bir başka suçu daha işlemesi halinde ise önceden anlaşma olmadığı için, ikinci failin icrasına yardım etmeyen diğer failler, bu suçtan sorumlu tutulmazlar.Herhalde failin başkasının fiiline katıldığını bilmesi ve bunu istemiş olması lazımdır. İstenmemiş olan neticenin husulünde her failin sadece tesadüfî olarak fiillerinin birleşmiş olması iştirake yeterli değildir. Bir suça iştirak ettiğini bilmeyen kimsenin bu cehaleti kastı ortadan kaldırır. İştirak halinde suç işlenmesi halinde, iştirakin nevini saptamak için faillerin karar verme ve icra safhalarındaki tüm hareketlerinin nazara alınması ve topluca değerlendirme yapılması gerekmektedir. Kast insanın iç dünyası ile ilgili bir kavram olup, kastın açıkça ifade edilmediği durumlarda, iç dünyaya ait bu olgunun dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak belirlenmesi yoluna gidilmektedir.

Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin saptanması için, eylemin bir evresindeki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi gerekir. Suç işleme kararının aynı suç konusunda alınması gerekir.Yeni ceza yasası kusur teorisini benimsediğini ileri sürmesine rağmen, iştirak konusunda irade teorisini esas almış gözükmektedir. Zira kusur teorisi nedensellik bağından sarfı nazar edemez. İştirak anlaşmasına konu hareket işlenirken kastı aşan bir netice meydana gelmişse, bundan tüm ortaklar kusurları derecesinde sorumlu olurlar.

Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için müşterek faillik için gereken şartlardan birisi olan "suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurma" unsurunun ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesinde Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.

İştirak anlaşmasına konu suç dışında bir suç işlenmişse, ortakların sorumluluğu bu suça iştirak etmiş sayılıp sayılmayacakları hususunun tespitinden sonra tayin edilmelidir.

Sanıklardan birisinin kendince başka bir amaçla mağdura yönelik yaptığı eylemden sonra diğer sanık veya sanıkların ani bir kasıtla beklenmeyen ağır veya başka nitelikteki suçlardan iştirakten sorumlu tutulmaları TCK'nın 20. maddesindeki ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırılık teşkil edecektir.

Sanıkların olay yerine geliş veya bulunma amaçları, hangi suç veya suçlar için harekete geçildiği, silahlı veya silahsız olaya katılmaları, suç veya suçlara hangi hareket veya hareketlerle katıldıkları, hangi aşamada olaya katıldıkları, olayların seyir aşamaları, basit düzeyde katılınan suçun şeriklerden birinin ani bir kastı ile ağırlaşıp yani amaç suç dışı bir sonuca ulaşıp ulaşmadığı, basit bir düzeyde bir suç amaçlanmış iken çok ağır bir neticeyle karşılaşılacağını tahmin etme durumunda ağır eylemi yapmayan şeriklerin bu olaya başlangıç aşamasında dahi katılıp katılmayabilecekleri adil bir sonuca ulaşmak için doğru bir şekilde değerlendirilmelidir.

Amacı her somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit bulunan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan ve Latince; "in dubio pro reo" olarak da ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü bir ceza davasında sanığın cezalandırılmasına karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık lehine değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ve gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi durumunda da geçerlidir. Sanığın üzerine atılı bulunan suçlardan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye yer vermeyecek kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaatlere değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa ihtimale dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında;

İlk derece mahkemesince "tüm sanıkların ellerinde bulunan bıçak ve sopa ile olay yerine gittiğinde ve maktule saldırdıklarına dair beyanlar ile, maktulde meydana gelen yaralanmaların niteliğinin örtüştüğü, bu nedenle yukarıda belirtilen ve olay yerinde her üç sanığın bulunduğuna ve ellerinde bulunan sopa ve bıçaklar ile olay yerine gittiklerine dair anlatımlara mahkememizce itibar edildiği, sanık ...'in oğulları olan diğer sanıkların sanık ... ile birlikte maktulün evinin önüne gitmeleri, yaşanan tartışma ve tartışma sonrası çıkan arbede de tanık anlatımları ile de sabit olduğu üzere, sanıklar ... ve ...'ın bizzat yer alması nedeni ile tüm sanıkların fikir, irade ve iş birliği içerisinde fiil üzerinde ortak hakimiyet sağladığı anlaşıldığından haksız tahrik altında maktul ...'a yönelik olarak üzerlerine atılı kasten öldürme suçundan sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmesi üzerine,

Dairemizce sanık ...'in kızı olan ...'in maktul ... ile evli olduğu, karı ve koca arasında uzun süredir geçimsizlik bulunduğu, ...'in eşi ile birlikte ikamet etmiş olduğu müşterek konutlarından ayrılarak geçimsizlik nedeni ile babası olan sanık ...'in evine gittiği ve burada yaşamaya başladığı, diğer sanıklar ... ve ...'ın ise ...'in erkek kardeşleri olduğu, maktul ... ile eşi olan ... arasında yaşanan geçimsizlik ve ...'in müşterek konutlarından ayrılarak babasının evinde yaşamaya başlaması nedeni ile ...'in ailesi ile maktul ...'ın ailesi arasında husumet oluştuğu, suç tarihi olan 13.06.2020 tarihinde taraflar arasında İmam ile ... arasındaki sorunun konuşulması amacıyla telefon görüşmesi yapıldığı, yapılan telefon görüşmesi neticesinde sanıkların maktul ...'ın ikametinin önüne geldikleri, burada taraflar arasında tartışma yaşandığı, sonrasında taraflar arasında ki tartışmanın kavgaya dönüştüğü, bu kavga esnasına maktul ... 'ın kesici alet ile yaralandığı, maktul ile ilgili olarak düzenlenen ölü muayene raporuna göre maktulde 7 adet kesici ve delici alet yarasının bulunduğunun tespit edildiği, olayda;

Sanıklar ... ve ...'ın babaları olan ... ile olay yerine gelmeleri ve olay yerinden birlikte kaçmaları suretiyle sanık ...'in suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırdıkları, sanık ...'in bıçaklama eylemine doğrudan katkılarının olmadığı, böylece kasten öldürme suçuna yardım eden sıfatıyla katıldıkları anlaşıldığından, sanıklar ... ve ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 81/1, 39/1. maddeleri uyarınca ceza tayini açısından bozma kararı verilmiş ise de;

Maktul de tespit edilen kesilerin olayda kullanılan aynı aletin keskin kenarı ile oluşmasının mümkün olduğunun ve maktulün ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kosta kesileri ile birlikte iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirilmesi,

Taraflar arasında ki arbede esnasında sanık ... ile ilgili olarak Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim edilen 13.06.2020 tarihli kati hekim raporuna göre sanığın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığının tespit edilmesi,

Yine sanık ... ile ilgili olarak Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim edilen 13.06.2020 tarihli kati hekim raporuna göre sanığın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığının tespit edilmesi,

Dosyadaki 14.06.2020 tarihli görüntü izleme tutanağına göre taraflar arasında ki arbede de kimin kime vurduğunun tam olarak tespit edilemediğinin belirtilmesi,,

22.06.2020 tarihli görüntü izleme tutanağına göre sanık ...'ın yanında bulunan üç şahıs ile birlikte olay yerine giderken yanında bulunan şahıslardan bir tanesinin sol elinde poşet bulunduğunun tespit edilmesi,

Tanık ...'ın 14.06.2020 tarihli kolluk ifadesinde sanık ...'in elinde ki ekmek bıçağı ile maktul ...'a iki üç defa vurduğunu, maktul yere düştükten sonra sanık ...'in maktulü iki kez daha bıçakladığını beyan etmesi,

Tanık ...'ın kolluk ifadesinde iş yerinde bulunduğu esnada maktul ... ile İmam'ın abisi olan ... arasında telefon ile mesaj atma konusunda tartışma çıktığını, maktul ...'ın abisi olan ...'nin elinden telefonu alarak telefonda ki şahsa küfür ederek telefonu kapattığını, bu esnada ikamet içerisinden 10-12 kişilik bir grubun elinde sopa ve satır ile çıkarak sokak üzerinde beklemeye başladığını, yaklaşık 15 dk sonra sanık ...'in yanında oğlu ve başka bir şahıs ile birlikte geldiğini, sopalar ile bekleyen grubun sanık ...'e vurmaya başladığını, sanığın yere düştüğünü, arbede esnasında sanık ...'in elinde bulunan bıçağı sağa sola doğru salladığını, maktul yere düştükten sonra sanık ...'in oğlu ile olay yerinden hızlıca ayrıldığını biz buraya kavgaya gelmedik diyen şahsın sanık ... değil yanında bulunan tanımadığı şişman olan şahıs olduğunu,

Tanık ...'in 04.06.2021 tarihinde sanık ...'in maktulü bıçakladığını gördüğünü, sanık ... dışında başkaca kişiyi maktule saldırırken görmediğini beyan etmesi,

Maktul'ün eşi olan ...'ın 14.06.2020 tarihli kolluk ifadesinde eşi olan maktul'ün babası olan sanık ...'i arayarak sürekli hakaret ettiğini, olay günü de telefon ile arayarak hakaretlerde bulunduğunu, sanığı arayarak yanına çağırdığını, bunun üzerine babası olan sanık ... ve arkasından kardeşleri olan diğer sanıklar ... ve ...'ın evden çıktıklarını beyan etmesi,

Sanık ...'in eşi olan ...'ın 14.06.2020 tarihli kolluk ifadesinde olay günü maktul ...'ın sanık ...'i aradığını aralarında sözlü tartışmanın yaşandığını, sonrasında maktul ...'ın sanığa "erkekseniz gelin" demesi üzerine sanık ...'in ve oğulları olan diğer sanıklar ... ve ...'ın evden çıktıklarını beyan etmesi,

Sanık ...'in babası ile ...' ın ellerini havaya kaldırıp "buraya kavga etmeye gelmedik " dediklerini savunması göz önüne alındığında bu delillerin sanıkların savunmalarını doğrulamış olması,

Tanık ...'ın 14.06.2020 tarihli kolluk ifadesinde sanık ...'in dayısı maktulü aradığını, telefonda maktule hakaret ettiğini, 15 dk geçtikten sonra dışarıdan sesler duyduğunu, sanıkların ellerinde bulunan sallama ve bıçaklar ile maktulu darp ettiklerini,

23.09.2020 tarihinde savcılıkça ifadesi alınan gizli tanık ...'ın sanık ...'in yanında bulunan şahısların kavga amacıyla hazırlandığını gördüğünü, bu esnada sanık ...'in elinde pompalı tüfek olduğunu, diğer sanıklar ..., ... ve kardeşleri olan ...'nin de burada bulunduğunu, sanıklar ... ve ...'in elinde sopa olduğunu, olay yerinde bulunan komşuların ...'yi tuttuklarını, sonrasında sanıkların ... ile kavga etmeye gittiklerini,

Gizli tanık ...'ın mahkemece alınan 31.03.2022 tarihli beyanında olay günü sanıklar ... ve ...'in elinde bıçak, sanık ...'in ise elinde sopa ile maktulün evine giderlerken gördüğünü,

Tanık ...'ın sanıkların elinde büyük bıçaklar bulunduğunu, toplam 10 kişi olduklarını,

Tanık ...'in mahkemede alınan beyanında olay günü İmam'ı toplam üç kişinin yaraladığını, kapının önünde ikisi genç olmak üzere bir de babaları olan şahıs ile birlikte toplam üç kişinin bulunduğunu, üçününde elinde bıçak bulunduğunu ifade etmişlerse de bu beyanlarının dosyadaki 22.06.2020 tarihli görüntü izleme tutanağına göre sanık ...'ın yanında bulunan üç şahıs ile birlikte olay yerine giderken yanında bulunan şahıslardan bir tanesinin sol elinde poşet bulunduğunun tespit edilmesi, keza poşet içerisinde bıçak veya sopa bulunamayacağına , sanıkların 10 kişi değil sadece 3 kişi olduklarına ve olayda ateşli silah kullanılmadığına göre tüm bu beyanların maddi delillerle uyuşmaması nedeniyle gerçek dışı olduğunun kabulü gerektiğinden itibar edilemeyeceği ,

Sanıkların olay yerine birlikte geldikleri sırada görüntü kayıtlarından anlaşılacağı üzerine üzerlerinde görünür bir şekilde herhangi bir silah olmaksızın maktulle birlikte beklemekte olan sayısı tam olarak tespit edilememekle birlikte yaklaşık on kişi civarında bazılarının ellerinde sopa ve vb. silah niteliğinde aletler bulunduğu halde bu şahıslara doğru yaklaştıkları sırada sanık ...'in " biz buraya kavga etmeye gelmedik" demesine rağmen, oradaki şahısların maktulle birlikte kendilerine saldırmaları dolayısıyla her bir sanığın ayrı ayrı kendilerine saldıran şahıslara yönelik kendilerini savunma sadedinde müdahalelerde bulundukları, sanık ...'in bu sırada damadı olan maktul ... ile karşılıklı birbirlerine saldırıda bulundukları sırada üzerinde bulunan bıçağı çıkarıp bu bıçakla maktule müdahalede bulunarak onun ölümüne neden olduğu, bu sırada sanık ...'in oğulları olan sanıklar ... ve ... 'ın ise maktule müdahale de bulunmadıkları gibi, bu sanıkların kendilerine saldıran başka şahıslarla mücadele ettikleri ve karşılıklı yaralamalarının meydana geldiği, kendilerininde yaralandıkları, sanıkların olay yerine gelirken maktul ...'ı öldürmeye karar vermeleri durumunda sanıklar ... ve ...'in yanlarında savunma ve saldırıya elverişli ateşli veya delici, kesici veya sopa gibi silahlar alarak gelmeleri gerektiği halde silahsız bir şekilde olay yerine gelmiş olmaları, keza maktulün yanında silahlı on kişi civarında şahıs olduğu halde öldürmek amaçlı silahsız bir şekilde onlara yönelmelerinin mantıklı olmadığı gibi hayatın olağan akışına da uygun bulunmadığı, ayrıca bu sanıkların babaları olan sanık ...'in olay yerine gelirken üzerine bıçak almış olmasının yaşadıkları bölge itibarıyla daha önceki yaşanan olaylar sebebiyle tartışma sırasında kendilerine karşı muhtemel bir saldırı karşısında üzerine bir bıçak almış olmasının öldürmeye yönelik bir amaçla bu bıçağı taşıdığı anlamına gelmeyeceği,

Sonuç olarak sanıklar ... ve ...'in kalabalık bir grup ile mücadele etmeleri ve kendilerini kurtarmaya çalışmalarının bu sırada babalarının kime karşı hangi eylemlerde bulunduğunu da tam olarak tespit edemeyecekleri için sanık ...'in kendi iradesiyle damadını bıçakla saldırıp onu öldürmüş olmasının ani bir kasıtla yapıldığından sanıklar ... ve ...'in bu eylemden sorumlu tutulamayacakları, bu sanıkların maktulü öldürme amacıyla olay yerine gelmeleri durumunda öncelikle babaları ile beraber silahlı bir şekilde doğrudan maktule saldırmaları gerektiği de nazara alındığında engellemeleri mümkün olmayan bu eyleminden dolayı sorumlu tutulmalarının adalet, hakkaniyet, önceden belirlilik ilkeleriyle bağdaşmayacağı, başka bir anlatımla böyle bir kararın adil olmayıp, haksızlığa neden olacağı, dolayısıyla sanıklar ... ve ...'in kasten öldürme suçundan TCK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine karar verilmesi gerektiği görüşündeyim.