Logo

1. Ceza Dairesi2024/6418 E. 2025/1571 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık lehine istinaf üzerine verilen hükümde, yerel mahkemece ertelenen hapis cezasının istinaf mahkemesince ertelenmeyerek kazanılmış hak ihlali edilip edilmediği hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık lehine olan istinaf başvurusu üzerine, ilk derece mahkemesince verilen ve ertelenen hapis cezasının, istinaf mahkemesi tarafından kaldırılan ilk hüküm nedeniyle kaldırılarak sanık aleyhine kazanılmış hak ihlali oluşturduğu gözetilerek, bozma üzerine hapis cezasının infazının belirlenen süre üzerinden yapılması gerektiği hususunda hüküm düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2020/223 E., 2021/3285 K.

SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs

HÜKÜM : Mahkumiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1 ve 286/2-a maddeleri uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. İstinaf bozması üzerine verilen Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.07.2019 tarihli ve 2019/171 Esas, 2019/308 Karar sayılı ilamı ile; suça sürüklenen çocuk hakkında mağdura karşı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 86/1, 3-e,

87/1-d-son, 31/3, 62/1, 51. maddeleri uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 51. maddesi gereğince hapis cezasının ertelenmesine ve ceza süresi kadar denetim süresi belirlenmesine karar verilmiştir.

2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 17.12.2021 tarihli ve 2020/223 Esas, 2021/3285 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik suça sürüklenen çocuk müdafinin istinaf başvurusunun kabulü ile 5271 sayılı Kanun’un 280/2. maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280/2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile suça sürüklenen çocuk hakkında katılana karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Kanunun 81/1, 35/2, 29, 31/3, 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Kanun'un 283. maddesi uyarınca kazanılmış hakkı gözetilerek suça sürüklenen çocuğun 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz sebepleri özetle; suça sürüklenen çocuğun eyleminin kasten yaralama olduğundan bahisle suç vasfına, meşru savunmaya ilişkindir.

III. GEREKÇE

1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin suça sürüklenen çocuk tarafından öldürme kastıyla gerçekleştirildiğinin saptandığı, hükme esas alınan adli raporların yeterli olduğu, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, yargılama sonucunda oluşan kanaat ve takdire göre ceza yaptırımının yasal bağlamda ve gerekçesi gösterilerek belirlendiği, olayda meşru savunma hükümlerinin uygulama koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümde düzeltme nedeni dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Mahkemece 5271 sayılı Kanun'un 283. maddesi uyarınca infazın belirlenen süre üzerinden yapılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, kazanılmış hak oluşturduğundan bahisle suça sürüklenen çocuğun 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş ise de söz konusu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından düzeltilmiştir.

IV. KARAR

Gerekçe bölümünün (2.) paragrafında açıklanan nedenle suça sürüklenen coçuk müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 17.12.2021 tarihli ve 2020/223 Esas, 2021/3285 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 303. maddesi gereği hüküm fıkrasının; "Aleyhe istinaf bulunmadığından suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkı gözetilerek CMK'nın 283. maddesi gereğince 2 YIL 9 AY 10 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA," ibarelerinin çıkarılması ve yerine "Aleyhe istinaf bulunmadığından suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkı gözetilerek CMK'nın 283. maddesi gereğince hapis cezasının 2 yıl

9 ay 10 gün hapis cezası üzerinden infaz edilmesine" ibaresinin eklenmesi suretiyle, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/1. maddesi uyarınca Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.03.2025 tarihinde karar verildi.

K A R Ş I O Y

Dava dosyamızda; Suça Sürüklenen Çocuk hakkında yerel mahkeme olan Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.07.2019 tarih, 2019/171 Esas, 2019/308 sayılı kararı ile TCK 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son, 31/3, 62/1, 51/1. maddeleri uygulanarak kasten yaralama suçundan, sonuç olarak 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına karar verilmiş ve bu ceza çocuk hakkında erteleme sınırında bulunduğundan ertelemiştir.

Suça sürüklenen çocuk müdafinin lehe istinafı üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 17/12/2021 tarih, 2020/223 Esas, 2021/3285 sayılı kararı ile yerel mahkemenin kararı kaldırılarak, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, TCK 81/1, 35/2, 29/1, 31/3, 62/1. maddeleri gereğince 5 yıl hapis cezasına karar vermiş, suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkı gözetilerek CMK 283. maddesi gereğince, 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Ancak ceza yerel mahkemenin kararında “ertelenmesine” rağmen İstinaf Mahkemesinin son kararda kazanılmış hak olmasına rağmen “ertelenmemiştir”.

Suça sürüklenen çocuk müdafiince temyizi üzerine, karar dairemizce bir başka husustan düzeltilerek onanmıştır. Suça sürüklenen çocuk hakkında kazanılmış hak nedeniyle kararın ertelenmesi gerektiği için “kararın bozulması gerekirken veya erteleme hususu eklenerek düzeltilerek onanması” gerekirken, suça sürüklenen çocuğun aleyhine olarak kararın bir başka husustan düzeltilerek onanmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne muhalifiz.

Şöyleki;

Kazanılmış hak veya cezayı aleyhe değiştirememe kuralı, hükmün temyiz incelemesine başlarken, bakış açısını belirleyen bir usul kuralı olduğu gibi, bozmadan sonraki aşamada da ceza miktarının sınırını belirleyen bir yargılama ilkesidir. Bu sebeple temyiz incelemesinde öncelikle temyizin lehe veya aleyhe

mi olduğu tespit edilip inceleme buna göre yapılmalı ve sanık lehine tecelli eden bir hatanın doğuracağı hukuki neticeler aleyhte başvuru bulunmadıkça değiştirilmemelidir.

Latince "Reformatio in pejus judici appellato non licet" olarak adlandırılan, "Bir hükmün aleyhe değiştirilmesi caiz değildir" şeklinde tercüme edilen, öğreti ve uygulamada ise, "Lehe kanun yolu davası üzerine hükmü aleyhe değiştirmeme, aleyhe bozmama zorunluluğu, aleyhe düzeltme yasağı, aleyhe bozma yasağı, yaptırım ve sonuçlarını aleyhe kötüleştirememe ya da ağırlaştıramama kuralı" olarak ifade edilir.

Bu ilkenin amacı; hükmün aleyhine bozulabileceğini düşünen sanığın bazı davalarda istinaf ya da temyiz kanun yoluna başvurmaktan çekinmesinin önüne geçmek ve kanun yoluna başvurma hakkını daha özgürce kullanabilmesini sağlamaktır.

Kazanılmış hak veya cezayı aleyhe değiştirmeme kuralı, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’un 326/4. maddesinde; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz" şeklinde belirtilmiştir.

Bu kuralla ilgili olarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni 5271 sayılı CMK’nun 307/5. maddesinde ise; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262. maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz" şeklinde düzenlenmiştir.

Kanundaki açık düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, lehe bozma üzerine yeniden kurulan hükümle belirlenen ceza ve sonuç, önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacaktır.

Gerek bozma ilamında, gerekse yerel mahkemece bozmadan sonra kurulan hükümde yaptırım ve sonuçları aleyhe değiştirme yasağına aykırılığın söz konusu olup olmadığı önceki ve sonraki hükümlerde yer alan ceza ve yaptırımların tüm yönleri ile karşılaştırılması suretiyle belirlenecektir.

Ceza Genel Kurulunun 20.06.2006 gün ve 124-165 sayılı kararında; istinaf ve temyiz kanun yolları bakımından pozitif hukukumuzda yer alan “cezanın aleyhe değiştirilmemesi” ilkesinin, kanunun düzenleniş biçimi ve amacı itibarıyla, asıl ceza yargılamasında verilen kararlara karşı kesin hükme kadar masumiyet karinesinden yararlanma hakkı bulunan sanığın temyiz kanun yoluna başvurudan çekinmemesini temine yönelik bir prensip olduğu açıklanmıştır.

Sanık hakkında verilen sonuç ceza çok önemlidir. Bu ceza hapis olabilir veya seçenek yaptırımlardan adli para cezası olabilir ya da seçenek yaptırımlardan bir tedbir de olabilir. 5237 sayılı TCK’nin 50/5. maddesine göre; “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.” Şeklinde belirtilmiştir.

Buna göre;

1- Sanık hakkında ilk kararda sonuç ceza 10 ay hapis ise, sanığın temyizinden başka aleyhe temyiz yoksa, bozma sonrası 2 yıl 6 ay hapis cezası bulunmuş olsa bile, kazanılmış hak gereği önceki verilen 10 ay hapis cezasının infazına karar verilmelidir.

2- Sanık hakkında ilk kararda sonuç ceza, 10 ay hapis cezasından TCK 50/1-a maddesi gereği çevrili 6.000 TL Adli Para Cezası ise, sanığın temyizinden başka aleyhe temyiz yoksa, bozma sonrası 2 yıl 6 ay hapis bulunmuş olsa bile, kazanılmış hak gereği önceki verilen 6.000 TL Adli Para Cezasının infazına karar verilmelidir.

3- Sanık hakkında ilk kararda sonuç ceza, 10 ay hapis cezasından TCK 50/1-d maddesi gereği çevrili 7 ay süre ile internet kafeye gitmekten men tedbiri ise, sanığın temyizinden başka aleyhe temyiz yoksa, bozma sonrası 2 yıl 6 ay hapis bulunmuş olsa bile, kazanılmış hak gereği önceki verilen 7 ay süre ile internet kafeye men tedbirinin infazına karar verilmelidir.

4- Sanık hakkında ilk kararda sonuç ceza 10 ay hapis cezası TCK 51. maddesi gereğince ertelenmiş ise, sanığın temyizinden başka aleyhe temyiz yoksa, bozma sonrası 2 yıl 6 ay hapis cezası bulunmuş olsa bile, kazanılmış hak gereği önceki verilen 10 ay hapis cezasının ertelenmesine veya 10 ay hapis cezasının ertelenmiş olarak infazına karar verilmelidir.

Kazanılmış hak açısından, TCK 51. maddesinde düzenlenen Cezanın Ertelemesinin durumu nedir?

Yargıtay CGK’nun, 03.04.2018 Tarih, 2017/8-853 Esas, 2018/135 Kararında, cezanın ertelenmesinin de kazanılmış hakka konu teşkil ettiğini belirtmiştir. Bu kararında;

“765 sayılı TCK’nda “bir koşullu af” olarak düzenlenmiş bulunan, “hapis cezasının ertelenmesi” müessesesi, 5237 sayılı TCK’nin 51. maddesinde, “hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik kurumlar arasında” ve “bir ceza infaz kurumu” olarak öngörülmüştür. Buna göre, cezası ertelenen kişi, belirlenen denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirdiği takdirde cezasını infaz etmiş sayılacak, ancak denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hâkim uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.

Dolayısıyla 5237 sayılı TCK’ndaki düzenlemeye göre, erteleme bir güvenlik tedbiri olmadığı gibi ceza da değildir. Bununla birlikte, infaz hukukundan daha çok “maddi ceza hukukuna ait bir müessese” olduğu görülmektedir. Nitekim, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve devamı maddeleri uyarınca erteleme ile ilgili olarak infaz aşamasında karar alınması mümkün değildir. Bu nedenlerle aynen tekerrürde olduğu gibi, hükümde yer alan ve “hapis cezasının ertelenmesine” ilişkin olan kısmın da aleyhe değiştirme yasağına konu teşkil edeceğinin kabul edilmesi gerekir.

O hâlde “cezayı aleyhe bozma, düzeltme ve değiştirme yasağı” göz önüne alınarak, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâllerinde açıklanması geri bırakılan hüküm aynen açıklanmalı, ancak hükmün son kısmına "cezayı aleyhe değiştirememe" kuralı gereğince hapis cezasının ertelenmesine şerhi düşülmelidir.

Böylece hükmün aynen kurulması nedeniyle CMK'nun 231. maddesinin 11. fıkrasına ve "ilk hükmün yalnızca sanık müdafii tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle hapis cezasının ertelenmesine" ilişkin hükmün sonuna eklenecek şerh ile de 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326. maddesinin 4. fıkrasına (5271 sayılı CMK'nun 307/5.) maddelerine aykırı hareket edilmemiş olacaktır.” Şeklinde belirtilmiştir.

Yargıtay CGK’nun, 11.05.2010 Tarih, 2010/4-87 Esas, 2010/112 Kararında, cezanın ertelenmesinin de kazanılmış hakka konu teşkil edeceği belirtmiştir. Bu kararında;

“765 sayılı TCY’nda “bir koşullu af” olarak düzenlenmiş bulunan, “hapis cezasının ertelenmesi” müessesesi 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesinde, “bir ceza infaz kurumu” olarak öngörülmüştür. Buna göre, cezası ertelenen kişi, belirlenen denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi halli olarak geçirdiği takdirde cezası infaz edilmiş sayılacaktır.

Dolayısıyla 5237 sayılı TCY’nda ki düzenlemeye göre, erteleme bir güvenlik tedbiri olmadığı gibi ceza da değildir. Bununla birlikte, infaz hukukundan ziyade maddi hukuka ait bir müessese olduğu görülmektedir. Nitekim 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve devamı maddeleri uyarınca erteleme ile ilgili olarak infaz aşamasında karar alınması mümkün değildir. Bu nedenlerle aynen tekerrürde olduğu gibi, hükümde yer alan ve “hapis cezasının ertelenmesine” ilişkin olan kısmın da aleyhe değiştirmeme yasağına konu teşkil edeceğinin kabul edilmesi gerekir.” Şeklinde belirtilmiştir.

Yargıtay CGK kararlarından da anlaşılacağı üzere, ceza en başta ertelenmiş ise bu durum kazanılmış hakka konu teşkil edecektir.

Kazanılmış hakkı, Ceza Genel Kurulun kararlarında belirttiği üzere “Atıfet kuralıyla” karıştırmamak gerekir. Bizim yukarıda bahsedilen dava dosyamızda; Suça Sürüklenen Çocuk hakkında yerel mahkeme sonuç olarak 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına karar vermiş ve bu cezayı “ertelenmemiş” olsa idi. SSÇ müdafiinin İstinafı üzerine, yerel mahkemenin kararını kaldırarak 5 yıl hapis cezasına karar verip, suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkı gözetilerek 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ceza erteleme sınırında olduğu için ayrıca ertelenmesine karar vermiş olsa idi, ilk kararda ertelenme olmadığından son kararda ceza ertelenemez, eğer ceza ayrıca ertelenirse, bu durumda atıfet olurdu.

Yargıtay CGK’nun, 23.03.2004 Tarih, 2004/6-41 Esas, 2004/70 Kararında, Sanık hakkında hırsızlık suçundan 765 Sayılı TCK 491/3, 522, 523, 59/2. maddeleri uygulanarak 11 ay 20 gün hapis cezası verilmiş ve bu ceza ertelenmemiştir. Kararın sanık tarafından temyizi üzerine, karar bozulmuş ve kazanılmış hak hatırlatılmıştır. Bozma üzerine yerel mahkeme sonuç olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası vermiş, kazanılmış hak nedeniyle bu cezayı 11 ay 20 gün hapse indirmiş, ayrıca cezayı ertelemiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında, en başta erteleme olmadığından, sonuç olarak bulunan 2 yıl 6 ay hapis cezasının kazanılmış hak nedeniyle 11 ay 20 gün hapis cezası üzerinden infazına karar verilmesi gerektiğini, bu cezanın ayrıca ertelenmesine karar verilmesinin atıfet kuralına aykırılık teşkil edeceğini belirtmiştir.

Yargıtay CGK’nun, 20.05.2014 Tarih, 2013/14-774 Esas, 2014/266 Kararında, Suç tarihinde 65 yaşından büyük olan sanık hakkında, TCK’nin 109/1, 109/3-f ve 62. maddeleri uyarınca sonuç olarak 1 yıl 18 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın ertelenmediği, kararın sanık müdafi tarafından temyiz edildiği aleyhe temyiz bulunmadığı, Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından olayda 109/5. maddesinin uygulanmadığının eleştirildiği bir başka suçtan dolayı kararın bozulduğu, kararın bozulması üzerine Yargıtay Başsavcılığının sanığın yaşı dikkate alınarak cezanın ertelenmesi hususunun tartışılması gerektiğinden itiraz etmiştir. Yargıtay CGK kararında, sanık hakkında doğru uygulama ile TCK 109/5. maddesi uygulanarak ceza belirlenmiş olsa idi sonuç cezanın 3 yıl 9 ay hapis olarak bulunması gerekecek idi. Bu durumda yanlış olarak belirlenen 1 yıl 18 ay hapis cezası önceden ertelenmediği de dikkate alınarak ayrıca ertelemeden yararlandırılması, Atıfet kurumuna aykırılık teşkil edeceğini belirtmiştir.

Buna göre, Atıfet kurumu dikkate alınarak;

1- Sanık hakkında ilk kararda sonuç ceza 10 ay hapis ise, sanığın temyizinden başka aleyhe temyiz yoksa, bozma sonrası 2 yıl 6 ay hapis cezası bulunmuş olsa bile, kazanılmış hak gereği önceki verilen 10 ay hapis cezasının infazına karar verilmelidir. Kazanılmış hak ile 10 ay hapis cezasına indirilen bu ceza, ayrıca TCK 50/1-a maddesi uygulanarak 10 ay hapis cezasının 6.000 TL Adli Para Cezasına çevrilmesi, Atıfet kuralına aykırılık teşkil edecektir.

2- Sanık hakkında ilk kararda sonuç ceza 10 ay hapis ise, sanığın temyizinden başka aleyhe temyiz yoksa, bozma sonrası 2 yıl 6 ay hapis cezası bulunmuş olsa bile, kazanılmış hak gereği önceki verilen 10 ay hapis cezasının infazına karar verilmelidir. Kazanılmış hak ile 10 ay hapis cezasına indirilen bu ceza, ayrıca TCK 50/1-d maddesi uygulanarak 7 ay süre ile internet kafeye gitmekten men tedbirine çevrilmesi, Atıfet kuralına aykırılık teşkil edecektir.

3- Sanık hakkında ilk kararda sonuç ceza 10 ay hapis cezası olup, bu ceza ertelenmemiş ise, sanığın temyizinden başka aleyhe temyiz yoksa, bozma sonrası 2 yıl 6 ay hapis cezası bulunmuş olsa bile, kazanılmış hak gereği önceki verilen 10 ay hapis cezasının infazına karar verilmelidir. Kazanılmış hak ile 10 ay hapis cezasına indirilen bu ceza, ayrıca TCK 51. maddesi uygulanarak cezanın ertelenmesine karar verilmesi, Atıfet kuralına aykırılık teşkil edecektir.

Sonuç olarak; Yukarıda Yargıtay CGK kararlarıyla açıklandığı üzere, cezanın ilk kararda ertelenmesi durumunda, aleyhe istinaf yoksa bu durum suça sürüklenen çocuk için bir kazanılmış hak oluşturacaktır. Cezanın ertelenmesi, kazanılmış hakka konu teşkil edecektir.

Davaya konu olayımızda; Suça sürüklenen çocuk hakkında yerel mahkeme kasten yaralama suçundan sonuç olarak 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına karar vermiş ve bu ceza çocuklar hakkında erteleme sınırında bulunduğundan cezayı ertelemiştir. Suça sürüklenen çocuk müdafinin lehe istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi yerel mahkemenin kararını kaldırarak, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5 yıl hapis cezasına karar vermiş, suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkı gözetilerek CMK 283. maddesi gereğince, 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Ancak ceza yerel mahkemenin kararında ertelenmesine rağmen İstinaf Mahkemesinin son kararda kazanılmış hak olmasına rağmen “ceza ertelenmemiştir”. Bu durumda ilk kararda cezası ertelen suça sürüklenen çocuk, aleyhe İstinaf olmamasına rağmen, kararını istinaf etti diye 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına mahkum olmak durumunda kalmıştır.

Bu son kararın suça sürüklenen çocuk müdafiince temyizi üzerine, karar dairemizce bir başka husustan düzeltilerek onanmıştır. Suça sürüklenen çocuk hakkında kazanılmış hak nedeniyle kararın ertelenmesi gerektiği için “kararın bozulması gerekirken veya erteleme hususu eklenerek düzeltilerek onanması” gerekirken, suça sürüklenen çocuğun aleyhine olarak kararın bir başka husustan düzeltilerek onanmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne muhalifiz.