"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2024/137 Değişik İş
SUÇ : Kasten yaralama
KARAR : Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itirazın reddine dair
KANUN YARARINA BOZMA YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Basit yargılama usûlü uygulanması suretiyle verilen ilk karara sanık müdafii tarafından itiraz edilmesi üzerine verilen Beyşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.12.2023 tarihli ve 2023/568 Esas, 2023/927 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 86/2-2. cümle, 86/3-a, 62, 52/2. maddesi uyarınca 4.500,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 231/5. maddesi gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara yönelik suçtan zarar gören vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair merci Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.02.2024 tarihli ve 2024/137 Değişik İş sayılı kararının kesin olmakla 01.02.2024 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 01.11.2024 tarihli ve 2024/10638 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.12.2024 tarihli ve KYB-2024/114069 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.12.2024 tarihli ve KYB-2024/114069 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
"Mağdur vekilince 05.12.2023 tarihli duruşmada vekâletname sunularak duruşmaya katılma talebinde bulunulmasına rağmen aynı duruşmada Mahkemece mağdurun soruşturma aşamasında şikâyetçi olmadığını beyan ettiğinden şartlar oluşmadığı gerekçesiyle katılma talebinin reddine karar verildiği,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'Kanun yollarına başvurma hakkı' başlıklı 260/1. maddesinde yer alan, 'Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.' şeklindeki düzenleme karşısında, katılma talebi reddedilen mağdur vekilinin kanun yoluna başvurma hakkının bulunduğu nazara alındığında, mağdur vekilinin itirazı üzerine esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken itirazın katılan sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinde düzenlenen “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, aynı maddenin altıncı fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve yapılan yargılama sonucunda sanığın isnad edilen suçu işlediğinin belirlenmesi gerekmekle, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin onikinci fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı karar tarihi itibariyle itiraz yoluna başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır.
2. Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı Kanun'un 267 ilâ 271. maddeleri arasında düzenlenmiş olup aynı Kanun'un, "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde yer alan; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir." şeklindeki düzenleme gereği kural olarak sadece hâkim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
05.04.2023 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 7445 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin onikinci fıkrasında yer alan; “(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz mercii, karar ve hükmü inceler; usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılık tespit ettiği takdirde, gerekçesini göstererek karar ve hükmü kaldırır ve gereğinin yapılması için dosyayı mahkemesine gönderir.” şeklindeki hüküm gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına itiraz halinde itiraz merciince, usule ve esasa ilişkin inceleme yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
3. 5271 sayılı Kanun'un, İtiraz usulü ve inceleme mercilerini düzenleyen 268. maddesinin ilgili bölümleri uyarınca;
"(1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35. maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263. madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir."
5271 sayılı Kanun'un, Kanun yollarına başvurma hakkı başlıklı 260/1. maddesinde yer alan; “Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanun'a göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.” şeklindeki düzenleme uyarınca 5271 sayılı Kanun'a göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlara kanun yoluna başvurma hakkı tanınmıştır.
4. Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyasının değerlendirilmesinde; sanık hakkında açılan davanın basit yargılama usûlü uygulanması suretiyle yürütülüp verilen ilk karara sanık müdafii tarafından itiraz edilmesi üzerine genel hükümlere göre yargılamaya devam edildiği, soruşturma aşamasında şikâyetçi olmayan suçtan zarar görene duruşma gününün bildirilmesi üzerine vekili tarafından 05.12.2023 tarihli duruşmada şikâyetçi olduklarını, sanığın cezalandırılmasını istediklerini bildirdikleri, yargılama sonucunda sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, suçtan zarar gören vekilinin karara süresinde itirazı üzerine merci tarafından itiraza hakkı olmadığından reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
5. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 05.04.2011 tarihli ve 2010/7-228 Esas ve 2011/40 Karar sayılı kararında “1412 sayılı Kanun'un 372 inci maddesi ve buna paralel 5271 sayılı Kanun'un 243 üncü maddesindeki, 'Katılan, vazgeçerse…katılma hükümsüz kalır.' şeklindeki düzenleme ile Ceza Genel Kurulu ve Ceza Dairelerinin istikrarlı uygulamalarına göre; soruşturma aşamasındaki şikâyetten vazgeçme sonradan kovuşturma aşamasında kamu davasına katılmaya engel değildir. Ancak, kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçilmesi halinde davaya katılma olanağı kalmayacak, katılma kararı verilmiş ise hükümsüz kalacaktır.” şeklinde açıklandığı üzere; sanığa atılı suçun şikâyete tabi olmaması ve suçtan zarar görenin genel yargılama hükümlerine göre yürütülen yargılama sırasında davaya katılma talebinde bulunması nedeniyle katılma isteği reddedilmiş olan suçtan zarar gören vekilinin itiraz yoluna başvuru hakkı bulunduğu ve bu itibarla merci tarafından itiraz konusu hakkında hem usûl hem esas yönünden inceleme yapılması gerektiği dikkate alınmadan itirazın sıfat yönünden reddine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.02.2024 tarihli ve 2024/137 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.12.2024 tarihinde karar verildi.