Logo

1. Ceza Dairesi2025/1192 E. 2025/2814 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hükmün açıklanması kararının gerekçesiz olması ve sanığın savunma hakkının ihlal edilip edilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Hükümlünün müdafiine duruşma günü usulüne uygun tebligat yapılmadan yargılamaya devam edilerek savunma hakkının kısıtlanması ve hükmün açıklanması kararının gerekçesiz verilmesi nedeniyle, yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SAYISI : 2015/461 E., 2015/581 K.

SUÇ : Kasten yaralama

İNCELEME KONUSU

KARAR : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet

KANUN YARARINA BOZMA

YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Bergama 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.10.2015 tarihli ve 2015/461 Esas, 2015/581 Karar sayılı kararı ile hükümlünün, tabi tutulduğu denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlediğinin ihbarı üzerine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması ile hükümlü hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 86/2, 86/3-e, 62, 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin netice cezanın türü ve miktarı itibarıyla, 5271 sayılı Kanun’un 272/3-a maddesi uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle 15.10.2015 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 27.01.2025 tarihli ve 2024/31971 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.02.2025 tarihli ve KYB-2025/16991 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.02.2025 tarihli ve KYB-2025/16991 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

"1) Sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde duruşma açılmasını müteakip, sanığın duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda duruşmaya devam edilerek hükmün açıklanacağına ilişkin ihtarı içeren meşruhatlı davetiyenin sanık müdafiine tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, hükmün açıklanmasına karar verilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanmasında,

2) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 34/1 ve 230. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının denetime olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, denetim mekanizmalarının işlevini yerine getirmesi için gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden Anayasa ve 5271 sayılı Kanun'un amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz olarak hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir."

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE

1. Hükümlünün, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi üzerine, hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin dosya yeniden ele alınıp hüküm kurulurken, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. ve Tebligat Tüzüğünün 15. maddeleri uyarınca “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı,” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, azledildiğine ilişkin bilgi ve belge de bulunmayan hükümlü müdafine usulüne uygun olarak duruşma günü bildirilmeden, hükümlüye yapılan tebligat ile yetinilerek yargılamaya devam edilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Kanun’a aykırı olup (1) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

2. Bununla birlikte 5271 sayılı Kanun’un, "Kararların gerekçeli olması" başlıklı 34/1. maddesinin ilgili bölümünde yer verilen; "(1) Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230 uncu madde göz önünde bulundurulur." hükmü uyarınca, kararın gerekçeyi ihtiva etmesi gerekir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 11.07.1976 tarihli ve 15643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklinde karar verilmiş ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından da gerekçe hususunda aynı ilkeler benimsenmiştir.

Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 11.04.2019 tarihli, 2018/9-593 Esas ve 2019/314 Karar sayılı kararında; “Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da, geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir.

Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkân sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.” şeklindeki açıklamalar ile hükmün, dayanağını, denetlenebilirliğini, ikna ediciliğini gerekçe bölümünden alacağı vurgulanmıştır.

5271 sayılı Kanun’un, “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231. maddesinin, inceleme konusu ile ilgili olan onbirinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan;“(11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. ...” şeklindeki düzenleme gereği ihbar üzerine hükmün açıklanmasına karar verilen hâllerde önceki karara atıfta bulunulmakla yetinilmesinin yeterli olmadığı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 05.05.2015 tarihli ve 2014/145 Esas, 2015/145 Karar sayılı kararında açıkça kabul edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında, incelenen hükmün gerekçesiz olduğu belirlenmekle, (2) numaralı kanun yararına bozma talebi de yerinde görülmüştür.

III. KARAR

1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. Bergama 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.10.2015 tarihli ve 2015/461 Esas, 2015/581 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

14.04.2025 tarihinde karar verildi.