Logo

1. Hukuk Dairesi2020/1081 E. 2021/7336 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında çocuklarına yaptığı taşınmaz devrinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptal ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın dava konusu taşınmazları davalılara devrederken, diğer mirasçıların kullanımına da taşınmaz bıraktığı ve davalılar adına kayıtlı bazı taşınmazlardaki payların da diğer mirasçılara devredileceğinin bildirildiği gözetilerek mirasbırakanın iradesinin mal kaçırmak olmadığı sonucuna varılarak, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 21/09/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili ... ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakanları ...'un 688 (yeni 758 ada 37 parsel) ve 689 (yeni 748 ada 33 parsel) parsel sayılı taşınmazlarını 27.09.2001 tarihinde oğlu olan davalı ...'a, 865 parsel (yeni 759 ada 11 parsel) sayılı taşınmazını da 30.10.2001 tarihinde oğlu olan diğer davalı ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın taşınmazlarını satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalıların da alım gücü bulunmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, davacılardan ......'in babası olan kardeşleri İsmail'in ölümünden sonra, ......'in borçlarını mirasbırakan babalarının tek başına ödeyemediğini, borçları mirasbırakan ile birlikte ödediklerini, bu ödemelerin karşılığı olarak taşınmazların kendilerine devredildiğini, ayrıca satış bedellerini de babalarına ödediklerini, mirasbırakanın taşınmazlarını tüm mirasçılarına paylaştırdığını, ancak davacıların kendilerine verilen taşınmazları adlarına tescil ettirmediklerini, mal kaçırma amacı bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın mal kaçırma kastı bulunmadığı, paylaştırma amaçlı taşınmazların temlik edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, mirasbırakanın hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmadığı, sadece davalılara taşınmazların tapuda devredildiği, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan ...'un 23.07.2017 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı oğlu Yahya, davacı torunları ......'in çekişme konusu 688 ve 689 parsel sayılı taşınmazlardaki 19/20 olan paylarının tamamını 27.09.2001 tarihinde davalı oğlu ...'e, 865 parsel sayılı taşınmazdaki 19/20 olan payının tamamını ise 30.10.2001 tarihinde davalı oğlu Erdal'a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince; mirasbırakanın dava konusu taşınmazları davalılara tapuda intikal ettirdiği, dava dışı 856 ve 857 parsel sayılı taşınmazları ise davacıların kullanımına verdiği, davacı ve dava dışı mirasçıların tasarrufunda bulunan taşınmazlar olduğu, dava dışı bu taşınmazlardaki iştirak halinde davalılar adına kayıtlı payların davacılara devredileceğinin İskenderun 2. Noterliği'nin 02/05/2019 tarih ve 6388 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiği hususları birlikte gözetildiğinde, mirasbırakanın iradesinin davacı mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve 21.09.2021 olan duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 29.11.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.