Logo

1. Hukuk Dairesi2020/1943 E. 2021/6328 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakan tarafından inançlı işlem nedeniyle devredilen taşınmazların bedelinin, alınan paraya karşılık yeterli olup olmadığı ve davacılar tarafından tapu iptali ve tescil ile alacak istemlerinin kabul edilip edilmeyeceği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, inançlı işlemde alınan para karşılığında devredilen tüm taşınmazların bedellerinin aynı tarih itibariyle tespit edilerek, mirasbırakanın devrettiği taşınmazların karşılığında eksik veya fazla ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerekirken, yalnızca dava konusu taşınmaz üzerinde keşif yapılması ve davalının çelişkili beyanlarının giderilmemesi doğru bulunmadığından hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil, tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davacıların tapu iptali ve tescil ile alacak davalarının reddine ilişkin olarak verilen karar, davalı-birleştirilen davanın davacıları tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 02/11/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan ... ve vekilleri Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... ... v.d. vekili Avukat gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleştirilerek görülen davalar ise inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.

Davacı, kayden paydaşı olduğu çekişme konusu 851 ada 117 parsel sayılı taşınmazı, satın aldığı tarihten bu yana davalının kullandığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.

Davalı-birleştirilen davanın davacıları, asıl davanın reddini savunmuşlar; birleştirilen davalarında çekişme konusu taşınmaz mirasbırakan ... ... adına kayıtlı iken teminat olarak birleştirilen dosya davalısı ...'e temlik edildiğini, sonrasında da asıl davanın davacısına devrinin sağlandığını ileri sürerek tapunun iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.

Asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece, “el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu, ancak oluşan imar parselleri üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği; ayrıca asıl davanın davalısı ... kötüniyetli sayılamayacağından ecrimisile hükmedilmesinin de isabetsiz olduğu” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine ve bozma sonrası açılarak eldeki dava ile birleştirilen 2015/424 Esas sayılı davanın da reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece bu kez “Gerçekten de, dosya içeriği ve toplanan deliller gözetilmek ve Daire bozma kararına uyulmak suretiyle asıl davada el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin reddine ve birleşen 2011/327 ve 2011/707 Esas sayılı davaların reddine karar verilmesinde; diğer taraftan, birleşen 2015/424 Esas sayılı dava bakımından tapu iptali-tescil isteğinin reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı-birleşen davanın davacılarının bu hususlara yönelik temyiz itirazları yerinde değildir; reddiyle, değinilen husular bakımından usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA. Ne var ki, birleşen 2015/424 Esas sayılı davada ileri sürülen inanç anlaşması uyarınca yapılmış kısmi ödemelerin iadesi isteği yönünden; daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen 2006/19-2007/304 sayılı dava dosyası içeriği ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden yeterli bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacıların tapu iptali ve tescil ile alacak davalarının reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 851 ada 117 parsel sayılı 3041.00 m2 yüzölçümlü, bağ vasıflı taşınmazın 26/96 payı birleşen davaların davacılarının mirasbırakanı olan ... ... adına kayıtlı iken, muris adına vekaleten asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... tarafından 06.09.1990 tarihli satış işlemi ile birleşen davalarda davalı olan ...’a, onun tarafından 11.08.1998 tarihinde satış yolu ile davalı ...’a, adı geçen davalı tarafından ise 30.12.2004 tarihinde asıl davada davacı-birleşen davalarda davalı ...’a temlik edildiği, dava konusu taşınmazın 03.03.2011 tarihli imar işlemi ile 31487 adada çeşitli parsellere gittiği, oluşan yeni parsellerden 9 nolu parselde davalı ...’nın 11/120, diğer 11 nolu parselde ise tam payının olduğu anlaşılmaktadır.

Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/19 E.-2007/304 K. sayılı dosyasında davacıların ... ... mirasçıları, davalının ... ve ... olduğu, çekişme konusu 117 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak tapu iptali ve tescil istemli- alacak istemli olarak açılan davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın derecattan geçerek 26.12.2008 tarihinde kesinleştiği, söz konusu davanın yargılaması sırasında 22.02.2007 tarihli duruşmada davalı ...’ın aynen; “ Bana okunan 1991/558 E. sayılı dosyasında 30.11.1992 tarihli celsede verdiğim ifadem doğrudur. Ancak orada belirttiğim alacak miktarı sonraki yapılan ödemelerden sonra en son 626.50 gr 24 ayar külçe altın alacağım kalmıştır, bu halen ödenmemiştir, eğer bunu ödemiş olsalardı teminat olarak aldığım evin tapusunu iade edecektim. Ödenmeyince evi sattım, alacağımdan mahsup ettim ve kalan da en son beyan ettiğim altın miktarıdır, benim davacıdan 1 kilograma yakın has altın yani 24 ayar külçe altın ile 40.000 mark alacağım vardı, satın aldığım tarlayı bu alacaklarımdan düştüm, çünkü bu tarlayı piyasaya satılığa çıkarmışlardı kimse almadı, en yüksek parayı ben verip aldım evi de aynı şekilde 3.şahıslara satlığa çıkardılar kimse almadı,en yüksek parayı ben verip aldım ve tüm alacaklarımı bundan düştüm.beyan ettiğim alacak kaldı.ben beyan ettiğim sattığımı söylediğim evin dava dışı üçüncü şahıs ...’ye sattım, diğer davalı ... oğlu ... benim yeğenimdir, davacılar da yeğenimdir, ben evi dava dışı ... adındaki kişiye sattım onu önceden tanımam o da beni tanımaz evi satlığa çıkarınca müşteri çıktı, pazarlıkla sattım, daha sonra ...’den diğer davalı ...’nın satın aldığını duydum ancak hangi şartlarda aldığını bilmiyorum, ben uzun zaman geçtiği için evi kaça sattım, sattığım tarihte alacağım ne kadardı bilmiyorum ancak evi satınca geriye kalan alacağım yukarıda belirttiğim altın miktarı kadardı.” şeklinde beyanda bulunduğu kayden sabittir.

Yine menfi tesbit ve alacak istemli olarak açılan ve SS.Orankent Yapı Kooperatifi Başkanlığı ile ... ve ... arasında görülen, Konya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/558 E.-1992/766 K. sayılı dosyasında 30.11.1992 tarihli celsede ise ...’ın aynen;

“ Benim ...'ndan alacağım vardı. ... babası ... ... ile beraber bana geldiler. ... ... benim dükkan komşumdur, ahbabımdır. Aynı zamanda uzaktan akrabalığımız da vardır. Ben ...'na bir kilonun altında has külçe altın verdim. 40 bin üzerinde de mark verdim. Kooperatifte zor durumlar var onları ödeyeceğiz diye benden istedi. Hiç ödeme yapamadı. ...'nun annesinin bir tarlası vardı, bunu teminat olarak tapusu bana verildi, ...'ndaki alacağıma karşılık ... kendi evinin tapusunu verdi, tarlayı alacağıma mahsuben aldım, ev teminat olarak alındı. ...'na kooperatif işini yürütürken ara ara benden para isterdi ben de verirdim, bu ödediğim meblağlara karşılık sadece tarla aldım, tarlayı 60 milyon lira olarak kabul ettik, bunu mahsup ettik, diğer evi de teminat olarak aldım, bu ev de benim alacağımı karşılayacak miktarda değildir. Benim halen ...'ndaki alacağım 40 bin mark, 890 gram 24 ayar has altın alacağım vardır. Tarla o tarihte 15 bin markı karşılar durumda oldu, bakiye 25 bin mark alacağım kaldı, senet bana ciro edildi, ben o zaman deftere kaydımı yaptım ancak ciro edildiğinde benim o tarih itibariyle ...'ndaki alacağımın miktarı defterimde yazılıdır. Şimdi hatırlayamıyorum, ben ödemeleri 989-990 yıllarında yaptım, senedi bilmiyorum 990 ve 991 yıllarında aldım, hatta geçende ...'nun babası hastalandı, kardeşi kalp kirizi geçirdi. Yine para ödemede bulundum, bende açık hesapları vardır, bu hesaba yazarım, bugüne kadar bana ne babası ne kardeşleri ne de ... bahsettiğim tarla dışında bir ödeme yapamadılar, ben toptan manifatura işi mağazam yoktur, üç tane perakende manifatura yapan işyerim vardır, üç tanede sarraf dükkanım vardır, vergi mükellefi benim, ... ...'na ben hiç manifatura eşyası vermedim, 15 sene önce irtibat kesildi, bu yaptığım yani ...'na verdiğim ödemeleri yasal defterlerime hiçbirini geçirmedim, bu defterle olmayan hususlardır, sırf Allah rızası için bu parayı ben ödedim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.

Dairenin önceki bozma ilamı ve yukarıda belirtilen hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mahkemece yapılması gereken iş; inançlı işlem gereği davacıların murisi ... ... tarafından alınan para miktarının belirlenerek, daha sonra bu para karşılığında davalı ...’a verilen taşınmazların aynı tarih itibariyle bedelinin bulunması suretiyle, davacıların murisinin vermiş olduğu taşınmazların karşılığında daha az veya daha fazla ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesidir.

Hal böyle olunca, davacıların murisi ... tarafından alınan para miktarına karşılık hem dava konusu yerin hem de dava dışı tarlanın davalı ...’e devredildiği gözetilmeden, yalnızca dava konusu taşınmaz üzerinde keşif yapılması ve diğer taşınmazın değerinin belirlenmemesi doğru olmadığı gibi, davalı ...’ın yukarıda bahsedildiği şekilde aşamalarda çelişkili ifadeler verdiği hususu üzerinde durulmadan ve bu çelişkiler giderilmeden sonuca gidilmesi doğru değildir.

Davalı-birleşen davada davacılar vekilinin değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı-birleşen davada davacılar vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi