"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...in paydaşı olduğu 202 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlarını davalıya bağışladığını, saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek saklı paylarının bedeli olan 64.485 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın bakım karşılığı olarak minnet duygusu ile devredildiğini, mirasbırakanın evinin de bulunduğunu, saklı payı zedeleme kastının ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hak düşürücü süre geçmiş olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 18.08.2012 tarihinde ölümü ile geriye davalı oğlu ..., dava dışı çocukları ...,...,...ve kendisinden önce ölen kızı ...’nin çocukları davacılar ... ve ’in mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 202 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 435/2400 payı ve 202 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 20/80 payı mirasbırakan adına kayıtlı iken 27.07.2000 tarihli akitle intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya bağışladığı, onun da söz konusu payları 08.04.2014 tarihinde satış suretiyle dava dışı ...’a devrettiği, taşınmazların 24.04.2014 tarihli satış akdi ile tekrar davalıya temlik edildiği, dava konusu taşınmazda davacıların da paydaş olduğu, ayrıca davacıların babası ...’a ait payların da davacılar tarafından 16.08.2012 tarihinde satın alındığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu'nun 571/1. maddesinin '' Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer '' şeklinde olduğu, öğrenme tarihinin murisin ölüm tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre murisin ölüm tarihinden sonraki bir tarihin de olabileceği, bir başka ifadeyle murisin ölüm tarihinden sonra da davacıların saklı paylarının zedelendiğini öğrenmelerinin mümkün olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınması gerekir. Davalı tarafın bu tarihten daha önceki bir tarihte davacının saklı payının zedelendiğini öğrendiğini iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğu da kuşkusuzdur.
Somut olayda; mirasbırakanın 18.08.2012 tarihinde öldüğü, davanın 14.04.2015 tarihinde açıldığı, tarafların yargılama sırasında tenkise konu işlemin öğrenme tarihine ilişkin beyanda bulunmadıkları, mahkemece dava konusu taşınmazlarda davacılar tarafından 16.08.2012 tarihinde işlem yapılmak suretiyle temliğin öğrenilmiş olduğu kabul edilerek davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş ise de; davacıların temyiz dilekçelerinde bağış işlemini dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak yapılan 09.06.2014 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile öğrendiklerini beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; TMK 571. maddesi gereğince davanın süresinde açılıp açılmadığının araştırılması, bu hususta taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.