"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 359 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna temlik ettiğini, ancak temlikten sonra gün geçtikçe davalının ilgi ve alakası ile tutum ve davranışlarında değişiklikler meydana gelmeye başladığını, son zamanlarda bakıp besleme, görüp gözetme taahhüdüne uymadığı gibi kendisini itip kakmaya, her akşam alkol alıp ağza alınmayacak küfürler sarfetmeye, hatta müşterek oturdukları evden dahi uzaklaştırmaya uğraştığını, davalının bu eylemleri nedeniyle ... Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunduğunu, bakım yükümlülüğünün yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya karşı bakım yükümlülüğünü yerine getirdiğini belirterek,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “Somut olaya gelince; her ne kadar davacı taraf tanıklarının dinlenmediğini belirterek temyize gelmiş ise de, davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış, mahkemece tanık isimlerini bildirmek üzere davacıya 10.03.2015 tarihli celsede 2 haftalık kesin süre verilmiş ve bu süreye uyulmadığı takdirde o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ihtaratı yapılmış olmasına rağmen davacı taraf kesin süre geçtikten sonra, 16.10.2015 tarihinde, tanık isimlerini bildirmiştir. Davacı akde aykırılık iddiasını kanıtlamaya yeter başka bir delil de ortaya koyamamıştır. Dolayısıyla davacının bakılmadığı iddiası, davacı tarafından usulüne uygun şekilde kanıtlanmış değildir.Ne var ki, davacı-davalı arasındaki yukarıda anlatılan darp-hakaret olaylarına ilişkin ceza davaları (her ne kadar davalı beraaat etmiş olsa da) gözetildiğinde, tarafların bir araya gelip birlikte yaşama olanaklarının bulunmadığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, belirlenen olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirilerek davacı yararına sosyo-ekonomik durumuna uygun bir irad bağlanması yönünde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.”gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tapu iptal tescil davasının reddi ile davacı bakım alacaklısına ölünceye kadar gelir bağlanmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmak suretiyle tarafların sosyal-ekonomik durumları gözetilerek yazılı şekilde davacı lehine irat bağlamasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine.
Ancak, hüküm altına alınan irat bedelinin bir yıllık tutarı üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken HMK'nun 323. ve 326. maddesine aykırı olacak şekilde vekalet ücreti konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi hatalıdır.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, yerel mahkeme kararına 6 bent olarak “6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına AAÜT'nin 13/2. maddesine göre belirlenen 2400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,”cümlesinin yazılmasına, davacı vekilinin bu yöne ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.