"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, davacılar ..., ... ve ... ... vekilinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen karar, davacılar ..., ... ve ... ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 26/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden tüm davacılar ile vekilleri Avukat ... ve Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen diğer davalılar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacılar vekili, davacılardan ...'ın, eşi olan diğer davacı ... aleyhine boşanma davası açmadan önce 367 ada 13 parseldeki 1 ve 2 no.lu bağımsız bölümlerini eşinden mal kaçırmak kastıyla muvazaalı olarak oğlu, davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiğini, boşanma dava dosyasının tarafların davayı takip etmemesi nedeniyle işlemden kaldırıldığını, davalı ...'un, hastahanede yattığı dönemde davacı ...'a ait 10 kilo ata altını, 140.000,00 ... ve 240.000,00 ... davacıların bilgisi olmaksızın alarak kayıplara karıştığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kütüğündeki yanlışlığın düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında davacı ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.
2. Birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ... ...'nin 367 ada 13 parseldeki 1 ve 2 no.lu; 367 ada 22 parseldeki 1 no.lu bağımsız bölümlerini mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak ilk eşinden olma oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Asıl ve birleştirilen (2002/789 Esas) davada davalı ..., davacı ...'nin dava açma hakkının olmadığını, taraf muvazaası iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, temliklerde mal kaçırma amacının bulunmadığını, mirasbırakanın çeşitli borçları bulunduğundan mal satmaya ihtiyacının olduğunu, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla mirasbırakana işlem yaptıranların davacıların kendisi olduğunu, davacıların mirasbırakana ait olup Kıbrıs’ta yer alan arsa ve yazlığı kendi adlarına tescil ettirdiklerini, mirasbırakanın banka hesabındaki paraları aldıklarını, mirasbırakanın otomobilini sattırdıklarını, onun işletme, taşınır, taşınmaz mallarını lehlerine vasiyet ettirdiklerini belirtip asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuş; yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
2. Birleştirilen davada (2005/274 Esas) davalılar, muvazaanın bulunmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/07/2018 tarihli ve 2002/82 E.- 2018/334 K. sayılı kararıyla; asıl davada, davacı ... muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü işlemin tarafı olduğundan kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesiyle ... ve ...'ın ölümü üzerine davayı takip eden mirasçıları yönünden davanın reddine, davacı ...'nin kendi adına açtığı davada ise muvazaa olduğu iddia edilen işlemin tarafı olmadığından ... yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; birleştirilen davalarda ise, mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektirecek makul bir sebebin varlığının kanıtlanamadığı, oldukça varlıklı bir kişi olan mirasbırakanın davacılara çeşitli kazandırmalarda bulunduğu, mirasçılarından mal kaçırma amacıyla hareket etmediği gerekçesiyle, birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar ..., ... ve ... ... vekili, tanıkları ... ... dinlenmediğini, bilahare tanığın öldüğünü, at yarışından kazanılan ikramiyeyi mirasbırakanın kazandığının adı geçen tanık tarafından bilindiğini, davalı tarafın, davacı ... bankadan para çekmediği halde para çektiğini iddia ettiğini bu hususun bankadan sorulmadığını, çekildiği iddia edilen 285.167.343.633 TL'nin işletme yetkilileri tarafından günü birlik kısım kısım çekilerek işletme giderleri için kullanıldığını, mirasbırakanın her hastane dönüşünde gerekli denetlemeleri yapmaya çalıştığını ancak işletmenin bu dönemde tamamen çalışanları tarafından işletildiğini; Mahkemenin 2002/82 Esas no.lu davasının konusunun tapu kaydının düzeltilmesi, 2005/274 Esas no.lu davasının konusu ise tapu iptali ve mirasbırakan adına tescili isteğine ilişkin olup her iki davanın birleştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların denkleştirme ve paylaştırma talepleri olmamasına rağmen Mahkemece taleple bağlı kalmayarak karar verildiğini; mirasbırakanın muvazaalı ve mirastan mal kaçırma amacıyla ev ve restorantını davalı ...’e devrettiğini, birinci at yarışı ikramiyesine ilişkin çekin 15/12/1996, ikinci at yarışı ikramiyesine ilişkin çekin 05/10/1997 tarihli olduğunu, mirasbırakanın kanser hastalığına 2000 yılında yakalandığını, hastalığı nedeniyle işlerin yürütülmesi için kasa ve hesaplarda ortak kullanımın 2001 yılında tesis edildiğini, davacı ...’nin para çektiği iddia edildiği tarihin 03/01/2002-21/03/2002, mirasbırakanın kısıtlanma tarihinin 05/04/2002 olduğunu, kız çocuğunun doğumundan sonra mirasbırakanın, davalı oğlu ... ve çevresinin baskısı altında kaldığını, oğlu ... dışındaki diğer mirasçıları özellikle de kız çocuğunu mirastan yoksun bırakmak amacıyla adına tapuda kayıtlı konutu ve iş yerini bağışlama niyetini gizleyerek satış göstermek suretiyle davalı ...'a devrettiğini, nitekim ...’den olma oğlu ... ... doğduktan sonra oğlu ... aleyhine satışı yapılan taşınmazların tapularının iptali için dava açıldığını; eksik araştırmayla karar verildiğini, taşınmazın temliki sırasında gösterilen bedel ile gerçek değer arasında açık fark bulunduğunu, mirasbırakan ..., maddi olarak hiçbir ihtiyacı olmayan, varlıklı biri olup, bu hususun dava dosyasında mirasbırakana ait olan gazete haberleri, banka kayıtları ve dava dosyasında dinlenen tüm tanıkların ifadeleri ile de sabit olduğunu, davalı ...'un alım gücünün bulunmadığını, davacıların, mirasbırakana hastalığı boyunca büyük bir özen ve özveri ile baktıklarını, davalı ...’un ekonomik değeri hayli yüksek olan dava konusu taşınmazı satın alabilme ihtimali bulunmadığını, at yarışından kazanıldığı iddia olunan para ile mirasbırakan ...’a ödeme yapıldığı şeklindeki tespitin haksız ve usulsüz olduğunu; ibraz edilen çek davalı adına yazılmış ise de çekin mirasbırakana ait olduğunun davalılar tanığı ...’in beyanı ile kanıtlandığını, at yarışlarından kazanılan paranın esasen kim tarafından kazanıldığının ... Kulübünden sorulmadığını; mirasbırakanın yaşamı boyunca davacılar ile birlikte temlik konusu aile konutunda yaşadıklarını, restoranı bilfiil işlettiklerini; devri yapılan taşınmazlarda davalı ...’un hiçbir zaman tasarrufu olmadığını; dava konusu taşınmazın terekenin en önemli kısmını oluşturan; mirasbırakan ile davacıların birlikte yaşadığı aile konutu ve altında yer alan, ... (... ...) olarak işlettiği restorant olduğunu, davalı tarafın denkleştirme iddiasının karara gerekçe yapılmasının doğru olmadığını; mirasbırakanın mirasçısı olan ...’e mirasından hiçbir pay bırakmadığı, bu nedenle mirasbırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiğinin söylenemeyeceğini, davalıların mahkeme içi ikrarları, tanık beyanları dosyada mübrez diğer tüm yazılı nitelikteki delillerin tamamının işlemin muris muvazaası içerdiğini açık biçimde ortaya koymakta iken, hiçbir somut veri olmaksızın ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmek suretiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 31/12/2019 tarihli ve 2018/2086 E.- 2019/1964 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacılar ..., ... ve ... ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1).b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davalarda davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, dosyaya ibraz edilen, çekin tarihini, gazete küpürlerini, ... hesaplarını, banka yazışmalarını, Sosyal Sigortalar Kurumu sigorta prim bordosu ile Personel Ücret Bordrosunu, davalı ... ile davalılar tarafından bildirilen tanıkların beyanlarını ve en önemlisi ...’nin alım gücünün yokluğuna dair delilleri dikkate almayıp delillerin değerlendirilmesinde ciddi biçimde hataya düşüldüğünü, tanıkları ..., çeki tahsil eden kişi olup, tanıklığına başvurulması talep edilmişse de Mahkemece dinlenmediği gibi, 3 yıl sonra tanığın öldüğünü, gerekçe gösterilmeden duruşmaya tanıkların çağrılmadığını, iddia ve savunma haklarının ihlal edildiğini, dosyaya sunulan banka ekstresindeki paraların kimler tarafından çekildiği yönündeki taleplerimizin gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, çekilen paraların işletme faaliyetleri için çalışanlar tarafından harcandığını, hukuki sebepleri farklı olan davaların birleştirilerek görülmesinin doğru olmadığını, varlıklı olan mirasbırakanın taşınmazlarını satmasını gerektirir bir nedenin bulunmadığını, temlikin kız çocuğundan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, alım gücü bulunmayan davalının taşınmaz bedellerini ödediğini ispata yarar delil sunmadığını, bedeller arasında fahiş fark olduğunu, yargılama esnasında at yarışlarından kazanılan paranın esasen kim tarafından kazanıldığının Türkiye Jokerler Kulübünden sorulması ısrarla talep edilmişse de bu talebin yerel Mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davaların ret gerekçelerinin birbiri ile çelişkili olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, Bakırköy 5 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/674 Esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde de belirtildiği üzere mirasçı ...'in mirastan pay alamadığını bu nedenle mirasbırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiğinin söylenemeyeceğini, tüm dosya kapsamı ile muvazaanın ortada olduğunu, delillerin yanılgılı değerlendirildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Ne var ki, mirasbırakanın, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması durumunda, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan ... ...’nin 06/01/1995 tarihinde, 367 ada 13 parseldeki 1 no.lu dükkan ve 2 nolu meskenin kat irtifakına ayrılan paylarını 59 yevmiye no.lu işlemle, 367 ada 22 parseldeki 1 no.lu dükkanını ise 60 yevmiye no.lu işlemle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, 1932 doğumlu mirasbırakanın 03/07/2002 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak 05/08/1957 tarihinde evlenip 21/10/1981 tarihinde boşandığı eşi Matilde’den olma çocukları davalılar... ile 07/12/1992 tarihinde evlendiği eşi davacı ... ile ...’den olma çocukları diğer davacılar ... ...’ın kaldığı sabittir.
3.3.2. Somut olayda, davalı tarafça paylaştırma savunmasında bulunulmuş, ne var ki mahkemece mirasbırakanın davalı ...’e yaptığı temliklerde terekesini paylaştırma amacı ile hareket edip etmediği, iradesini bu yönde oluşturup oluşturmadığı yeterince aydınlatılmadan sonuca gidilmiştir.
3.3.3. Hal böyle olunca, mirasbırakanın, mirasçılarının tamamına taşınmaz verip vermediğinin araştırılması, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde bir paylaştırma yapıp yapmadığının saptanması, gerçek iradesi açıklığa kavuşturularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Davacıların değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 26/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.