"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
..........
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL - TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil/bedel/tenkis istekli dava sonunda, İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2016/313 Esas - 2018/533 Karar sayılı kararıyla davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06/03/2020 tarihli, 2019/390 Esas, 2020/344 Karar sayılı kararıyla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1. bendi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat .........., davalı ... vekili Avukat ... ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, Yokluğunda duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, ortak mirasbırakan anneleri ...’nun 859 ada 101 parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalılara satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa bedele, bu da mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ..., taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldıklarını, satın aldıktan sonra taşınmazın mevcut birinci katının üzerine oturulabilecek katlar yaptırdıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
2. Davalı ..., tapu maliki olmadığından hakkındaki davanın husumetten reddinin gerektiğini, mirasbırakanın taşınmazda yalnız şeklen malik olduğunu, hiç bir zaman taşınmazın gerçek sahibi olmadığını, yapılan devirlerle tapu kaydının gerçeğe uygun hale getirildiğini, davacının da taşınmaz 3. kişiden mirasbırakan adına satın alınırken satış bedelinin bir kısmını ödediğini, ödediği bedele karşılık davacının isteği üzerine taşınmazdaki 1/3 payın davalı ...'a devredildiğini, bunun karşılığında davacının davalı ...'a ait Serdarkent'te bulunan taşınmazı devraldığını, temliklerde muvazaanın bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2016/313 Esas - 2018/533 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın başta (1998 yılında) davalılar tarafından satın alındığı, zira mirasbırakanın alım gücünün olmadığı ancak davalı ...'in boşanma durumundan dolayı taşınmazın mirasbırakan adına tescil edildiği, mirasbırakanın 2000 yılında taşınmazı gerçek hak sahibi olan davalılara verdiği, davacıya da taşınmaz verildiği ancak davacının taşınmazını 3. kişilere sattığı, davacının isticvabının yerine getirilemediği, bunca yıl hiçbir itirazda bulunmayan davacının eldeki davayı açmasında korunmaya değer bir menfaatinin olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, mirasbırakanın tek taşınmazını diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalılara temlik edildiğini, muvazaa iddiasının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, mirasbırakanın davalı ...'e taşınmaz payını neden devrettiğinin davalılar tarafından açıklanamadığını, davalıların satış bedelini ödediklerini ispatlayamadıklarını, kaldı ki bu hususun belge ile ispatlanması gerektiğini, bedeller arasında fahiş fark olduğunu, banka kayıtlarının ve mali durumları gösterir kayıtların dosyaya getirtilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, muvazaa ispatlanamasa bile çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince tenkis isteğinin incelenmesi gerektiğini, davacının isticvabına ilişkin taleplerin de uluslararası istinabe usulleri tamamlanmadan sonuçsuz kaldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06/03/2020 tarihli ve 2019/390 Esas - 2020/344 Karar sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, salt bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olmayacağı, davanın reddine karar verilmesinin sonucu itibarıyla doğru olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel, bu da mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği belirtilmiştir.
3.2.2. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
3.2.3. 6100 sayılı HMK'nın 169/2. maddesinde, "İsticvap davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur" düzenlemesine yer verilmiştir.
3.2.4. 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de "miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2020 yılı itibarıyla HMK.'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 72.070,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
Temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.
3.3. Değerlendirme
Davalı ... yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde;
3.3.1. Somut olayda, mirasbırakan tarafından davalı ...'a devredilen taşınmaz payının dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri olan 332.125,00 TL üzerinden davacının payına (1/6) 55.325,00 TL isabet etmekte olup, anılan değerin 2020 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
3.3.2. Temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan davacının temyiz dilekçesinin (V/3.2.4). paragraftaki gerekçeyle davalı ... yönünden değerden reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalılar yönünden yapılan temyiz itirazlarına gelince;
3.3.3. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre ve özellikle, muris muvazaasına dayalı davada (V/3.2.3.) paragrafta belirtilen hüküm gereğince isticvabı gerektirecek bir husus bulunmadığı açık olmakla lüzumsuz olarak teklif edilen isticvabın yerine getirilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığından yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı ... yönünden değerden REDDİNE,
2-Diğer davalılar yönünden yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.