"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan annesi ...’in, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava konusu kök 522 parsel sayılı taşınmazdaki 9/19’ar payını 28.05.1971 tarihinde davalı oğlu Hasan ile bir kısım davalının mirasbırakanı olan oğlu...’e; 1/19 payını da 26.10.1971 tarihinde bir kısım davalının mirasbırakanı olan oğlu...’e satış yoluyla temlik ettiğini, kök parselin ifrazı ile 1851 ila 1872 arasında 22 adet parsel oluştuğunu ve davalıların aralarında rızai taksim yaptıklarını, bazı parsellerin 3. kişilere satıldığını ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal tescil ile tazminata karar verilmesini istemiş; bilahare... mirasçıları olan bir kısım davalı yönünden davadan feragat etmiştir.
Davalı ... ile... mirasçıları olan bir kısım davalı, satışların gerçek olduğunu, minnet duygusuyla bedelde indirim yapıldığını, alım güçleri bulunduğunu, aradan geçen süre nazara alındığında davanın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı ile bir kısım davalı tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle bir kısım davalının istinaf başvurusunun esastan reddine; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının miras payı gözetilmek suretiyle davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
Karar, davalılar ..., ..., ..., ..., ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.09.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davalılar ..., vd. vekili Avukat... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... Yeter ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerine ilişkin olup; ilk derece mahkemesince davanın kısman kabulüne dair verilen kararın davacı ile bir kısım davalı tarafından istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince bir kısım davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuş; karar davalılar ..., ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nin 362.maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırkbin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2019 yılı itibarıyla HMK’nin 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00-TL’lik kesinlik sınırı 58.800,00-TL olarak uygulanmaya başlamıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, muris muvazaasına dayalı eldeki davada, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, her bir davalı yönünden ayrı değerlendirme yapılması gerektiği de ortadadır.
Somut olayda; davalı ... yönünden kabul değeri 56.410,86 TL, davalı ... yönünden kabul değeri 53.115,89 TL, davalılardan ... yönünden kabul değeri 16.425,60 TL olup; anılan miktarların 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 58.800,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.
Yukarıda açıklanan nedenden ötürü bir kısım davalı yönünden temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki davada, davalılar ..., ..., ...’ın temyiz dilekçelerinin değerden REDDİNE.
Davalılar ... ile ...’in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı ... yönünden kabul değeri 222.126,56 TL, davalı ... yönünden kabul değeri 62.987,65 TL olup; anılan miktarların 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğu, adı geçen davalıların temyizi açısından işin esasının incelenebileceği açıktır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... ile davalı ...’in yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenlerden, aşağıda yazılı 21.015,55 -TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar... ve ...'den alınmasına, kesin olmak üzere, 14/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.