Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3317 E. 2022/111 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz devirlerinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın taşınmazları devrederken gerçek iradesinin satış değil bağış olduğu, davalıya temlik edilen taşınmazların bedelinin ödendiğine dair bir kanıt bulunmadığı, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği ve davalının da bu durumu bildiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 11.01.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat gelmedi. Temyiz edilen davacı asil ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’ın 1343 ada 152 parseldeki 8 nolu bağımsız bölümün tamamını ve 526 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payını ikinci eşi olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücünün bulunmadığını, mirasbırakan babası ile annesinin boşanmasından sonra murisin kendisini dışladığını, işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı takdirde tenkisini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, 47 yıllık eşi olan mirasbırakana ölünceye kadar en iyi şekilde baktığını, son döneminde ise daha iyi bakılmasını istediği için mirasbırakanı huzurevine yerleştirdiğini, murisin mal kaçırmak amacıyla değil tüm mirasçıları arasında adil bir paylaştırma ve denkleştirme amacıyla hareket ettiğini, mirasbırakanın dava konusu 526 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 10/100 payını da davacı oğluna devrettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın yaptığı bir paylaştırma ya da denkleştirmenin bulunmadığı, davacının mirasbırakanın ilk evliliğinden olma çocuğu olduğu, mirasbırakanın davalıyla olan ikinci evliliğinden olma çocuklarının ölümü sonrasında dava konusu taşınmazları mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı vekili, mirasbırakanın gerçek amacının mirasçılardan mal kaçırmak değil, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde bir paylaştırma yapmak olduğunu, bu doğurultuda davacıya da bir kısım pay devri yapıldığını, uzun yıllar boyunca kendisine hizmet eden ve bakan davalı eşine duydugu minnet duygusu ile hareket ettiğini, temlikin muvazaalı olmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 15.09.2020 tarihli ve 2020/41 E., 2020/871 K. sayılı kararıyla; davalı temliklerin denkleştirme ve paylaştırma amacıyla yapıldığını savunmuş ise de, mirasbırakanın sağlığında adil ve dengeli bir paylaştırma ya da denkleştirme yaptığından söz edilemeyeceği, diğer yandan davalının eşi olan mirasbırakana karşı ahlaki yükümlülük dışında bir semen gerektirecek boyutta bakım ediminde bulunmadığı, dolayısıyla minnet duygusu ile hareket etmesini gerektirecek somut olguların da bulunmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, mirasbırakan mal kaçırma kastıyla değil, denkleştirme, paylaştırma amacıyla ve minnet duyguları ile hareket etttiğini, dava konusu 526 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 1/10 payın da muris tarafından davacı oğluna devredildiğini, 47 yıllık eşi olan mirasbırakana en iyi şekilde baktığını, davacının ise mirasbırakanı arayıp sormadığını, mirasbırakanın hastalıklarından dolayı özel bakıma ihtiyaç duyması sebebiyle son dönemlerinde huzurevine yatırıldığını ancak mirasbırakandan ilginin eksik edilmediğini, tanık anlatımlarının hatalı değerlendirildiğini, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

3.2.2. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.3. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3.3 Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (III.) no.lu bendinde yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine, kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı 184.437,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 11/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.