"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : BEDEL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis istemli dava sonunda Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2020 tarih 2018/782 Esas ve 2020/206 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde taraflarca duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat Ahmet ...... geldi, davetiye tebliğine rağmen davacı ve diğer davalılar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı, mirasbırakanı ... ...’ün maliki olduğu 7 parça taşınmazı davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis istemiş, aşamada dava konusu 141 ve 143 parsel sayılı taşınmazların devri nedeniyle anılan taşınmazlar yönünden davaya tazminat istemli olarak devam edeceğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalılar ..., paylaştırma savunmasında bulunmuşlar, birleştirilen davada davalı, bedelini ödeyerek taşınmazları satın aldığını, sadece bir taşınmazı mirasçılardan ...’in oğlunun kullandığını, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen ilk kararına karşı davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Birinci Bozma Kararı
Dairenin 10/03/2014 tarihli ve 2014/3407 Esas ve 2014/5155 Karar sayılı ilamı ile, "...her ne kadar davalılar 185 parsel sayılı taşınmazın mirasçı ...'e 138, 129 ve 210 parsel sayılı taşınmazların davacı ...'a verileceğini savunmuş iseler de, bunun doğru olmadığı zira taşınmazların üçüncü kişi konumundaki davalı ...'e satıldığı, ancak ...'in ödediğini bildirdiği bedellerin düşük olduğu, taşınmazları dava dışı mirasçı ...'in oğlunun kullandığı, mirasbırakan tarafından davacı ... ve ...'e herhangi bir hak verilmediği saptandığına göre, mirasbırakanın denkleştirme amacıyla değil mal kaçırma amacıyla hareket ettiği sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 19/06/2015 tarihli, 2014/668 Esas ve 2015/386 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamı dikkate alınarak asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Birinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen ikinci kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 26/09/2018 tarihli ve 2015/6047 Esas ve 2018/12785 Karar sayılı ilamı ile “... çekişme konusu 141 ve 143 parsel sayılı taşınmazlar yargılama sırasında 30.10.2013 tarihinde dava dışı Hasan Kaştan’a temlik edilmiş olup mahkemece bu taşınmazlar yönünden yukarıda değinilen usul kuralına göre bir değerlendirme yapılması zorunludur. Öte yandan, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, taşınmazların dava tarihindeki toplam değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olup, harç kamu düzenini ilgilendirdiğinden taşınmazların keşfen saptanan toplam değeri 513.986,90 TL olduğuna göre davacının miras payına karşılık gelen 128.496,72 TL üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden eksik harca hükmedilmesi de doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile dava konusu 141 ve 143 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tazminata, diğer taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı ... duruşma istemli olmak üzere davacı, davalı ... ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davacı temyiz dilekçesinde özetle; aşamada üçüncü şahıslara devredilen 141 ve 143 parsel için 2013 yılında alınan bilirkişi raporu ile bedele hükmedildiğini, taşınmazların güncel değerleri belirlenerek bedele hükmedilmesi gerektiğini, birleşen dava yönünden ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, tazminat için de ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
8.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; temlikin mal kaçırma amacıyla değil paylaştırma amacıyla yapıldığını, hatta taşınmazların başında kura çekildiğini, davacının ihmali nedeniyle kendisine düşen yerin adına tescil edilmediğini, ...’yı tanımadığını, ...’in hile ile davacıya düşen yerleri murisin ...’e devretmesini sağladığını, kendisinin bir alakası olmadığını, ...’e yapılan temlikin muvazaalı olmasının kendisine paylaştırma amaçlı yapılan temliki muvazaalı hale getirmeyeceğini, ...’in oğlunun tüm taşınmazları değil sadece babasına isabet eden 185 parseli kullandığını, dava açılana kadar davacının da diğer üç parça taşınmazı kullandığını, kendisine yapılan temlik ile ...’e yapılan temlik arasında 6 yıl olduğunu, dava dışı ...’e verilen vekaletname ile
... aleyhine mal satışı yapılmasının mümkün olmadığını, taşınmazları 2013 yılında başkasına temlik ettiğini, artık kendisine husumet yönetilemeyeceğini, tenkis hesaplaması yapılmadığını ileri sürmüştür.
8.3. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; murisin paylaştırma yaptığını, herkesin payını kullandığını, annesi ile ilgilendiğini, annesine hastanede bakarken davacının kendisini darp ettiğini, davacının murisle konuşmadığını ve bakım sorumluluğunu yerine getirmediğin, cenazesine dahi katılmadığını, davacının ihmali nedeniyle kendisine düşen yerlerin adına tescil edilmediğini ileri sürmüştür.
8.4. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; bedelini ödeyerek taşınmazları edindiğini, bedeli sattığı araç ile kendisinin ve oğlunun çektiği tüketici kredileri vasıtasıyla ödediğini, taşınmazların memleketinde olduğunu, kendisi İstanbul’da olduğu için yarıcı olarak ...ile anlaştığını ve taşınmazların bakımını onun yaptığını, emlak vergisini kendisinin ödediğini, bedelin düşük olmasının muvazaayı göstermeyeceğini, murisle çocukları arasındaki ilişkiyi bilecek durumda olmadığını, aksini gösterir tek bir somut delil olmadığını, mahkeme kararının gerekçeli olması gerektiğini bilirkişi raporu ve Yargıtay kararına atıf yapılmasının gerekçe olmadığını, taşınmazlardaki fındığı ...’in oğlunun toplamadığını, birden fazla taşınmaz olduğunu ve sadece birini onun topladığını, fazla harç ve vekalet ücretine hükmedildiği gibi müteselsilen sorumlu tutulmalarının da mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davada uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1.
Muris muvazaasında; 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
9.2.2 Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere özellikle (IV-5.) numaralı paragrafta yer verilen bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
9.3.2. Davanın kabulüne karar verilen 19/06/2015 tarihli hükümde de asıl ve birleştirilen dava için dava dilekçelerinde belirtilen ve harçlandırılan toplam 20.000,00 TL dikkate alınarak tek vekalet ücretine hükmedildiği, hükümle harcın tamamlanmadığı, davacının 19/06/2015 tarihli hükmü temyiz etmediği ve davalılar lehine vekalet ücreti yönünden kazanılmış hak oluştuğu, harcın ikinci bozma ilamından sonra tamamlandığı, mahkemece dava değeri olan 128.496,72 TL üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken harcın eksik hesaplandığı anlaşılmaktadır.
9.3.3. Buna göre, bozma ilamında harcın dava değeri olan 128.496,72 TL üzerinden hesaplanması gerektiğinin belirtilmesine rağmen eksik harca hükmedilmesi, usuli kazanılmış hak gözetilmek suretiyle asıl ve birleştirilen davaların bağımsızlıklarını koruduğu dikkate alınmaksızın tek vekalet ücretine hükmedilmesi, vekalet ücretine hükmedilirken tek bir davalı varmış gibi hüküm kurulması doğru değildir.
9.3.4. Ne var ki, anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı HMK’nin geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
V. SONUÇ
1. Açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Tarafların temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün üçüncü bendinin hükümden çıkarılarak yerine hükme üçüncü bent olarak “3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 8.777,61 TL karar ve ilam harcından asıl ve birleştirilen davada peşin alınan (148,50+148,50) ile tamamlama harcı olarak alınan 2.045,90TL'nin toplamı olan 2.342,90TL'nin mahsubu ile bakiye 6.434,71TL'nin davalılardan (davalı ...’in sorumluluğu 2.167,07 TL’yi, davalı ...’in sorumluluğu 1.536,68 TL’yi, davalı ...’in sorumluluğu 5.073,86 TL’yi geçmemek üzere) alınarak Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılmasına, hükmün beşinci bendinin hükümden çıkarılarak hükme beşinci bent olarak “5- Asıl davada davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden davalılar lehine oluşan kazanılmış hak gözetilerek karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre belirlenen 1.700,00TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Birleştirilen davada davacı davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden davalı lehine oluşan kazanılmış hak gözetilerek karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre belirlenen 1.700,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, istek halinde peşin alınan temyiz harçlarının yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.