Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3431 E. 2022/112 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazların, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet verenin menfaatlerini gözetmeksizin vekaletnameyi kötüye kullanarak taşınmazları devrettiği, alıcının da bu durumu bildiği veya bilmesi gerektiği, yapılan devir karşılığında vekalet verene bir bedel ödenmediği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 11.01.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, hasta olduğu dönemde köyden tanıdığı olan davalı ...’ın “...oğlun senin mallarını satıp yiyecek, elinde ne tarla ne ev kalacak, böyle evlat mı olur, tarlalarını en iyisi benim üzerime yap ki elinden alamasın, sen ne zaman istersen geri veririm...” telkini ile kendisini Notere götürerek vekaletname aldığını, gerçekte ise taşınmazlarını dava dışı oğlunun satmasından korumak amacıyla geri almak şartıyla davalı ...’a sattığını zannettiğini, ancak davalı ...’ın hile ile aldığı vekaletnameyi kullanarak maliki olduğu dava konusu 109 ada 2 ve 760 parsel sayılı taşınmazlarını eşi olan diğer davalı ...’ya satış yoluyla devrettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini, kendisine herhangi bir satış bedeli de ödenmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde tespit edilecek bedelin davalı ...’dan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacının oğlu olan dava dışı ...’in davalı ...’a borçlu olduğunu, davacının oğlunun borçlarına karşılık olmak üzere dava konusu taşınmazların satışı için davalı ...’a vekaletname verdiğini, davacının bilgisi ve iradesi doğrultusunda taşınmazların diğer davalı ...’ya satıldığını, satış işleminin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra kötüniyetli olarak dava açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları, devir karşılığında davacıya bedel ödenmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının hasta olmadığını ve yaşı itibariyle yaptığı işlemleri anlayacak durumda olduğunu, davacının oğlunun davalı ...’a borçlu olması sebebiyle borca karşılık dava konusu taşınmazların satışı için isteği ve rızası ile davalı ...’a vekaletname verdiğini, davalı ...’ın da bu vekaletname ile davacının bilgisi dahilinde taşınmazları diğer davalıya sattığını, vekalet görevinin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, yargılama giderlerinin her iki davalıdan tahsiline karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 13.07.2020 tarihli ve 2020/248 E., 2020/789 K. sayılı kararıyla; dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı vekilin eşi olan kayıt maliki davalı ...’nın iyiniyetli olmadığı, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları, devir karşılığında satış bedelinin ödenmediği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili, devirden 5 yıl sonra kötüniyetli olarak dava açıldığını, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının oğlunun davalı ...’a borçlu olduğunu, oğlunun borçlarına karşılık davacının dava konusu taşınmazların satışı için davalı ...’a vekaletname verdiğini, tüm işlemlerin geçerli bir vekaletnameye dayalı olarak davacının bilgisi ve iradesi doğrultusunda yapıldığını, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, davacının iddiasını ispatlayamadığını, davanın niteliği gereği tanık dinlenilmemesi gerekirken davacı tanıklarının beyanları esas alınarak davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390. maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (III.) no.lu bendinde yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine, kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına, aşağıda yazılı 39.892,62 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 11/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.