Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3549 E. 2022/223 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın, taşınmazlarını satış vaadiyle devrettiği ancak bedelini almadığını iddia ederek, mirasçıları tarafından davalıdan bedel istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmaz devrinin sahtecilik iddiasıyla açılan davanın reddine ilişkin kesinleşmiş hükmü esas alarak davanın reddine karar vermesi doğru ise de, davacının aynı zamanda hileye dayalı talepte de bulunması ve hilenin her türlü delille ispatlanabilir olması gözetilerek, taraf tanıklarının dinlenmesi ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden, eksik incelemeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : BEDEL

Taraflar arasındaki bedel istemli dava sonunda İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30/06/2020 tarihli ve 2016/10 Esas, 2020/278 Karar sayılı ilam yasal süre içerisinde tereke temsilcisi vekili ve mirasçılar vekilleri tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen davalılar vekili Avukat ...... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davacılar, mirasçılar, tereke idare memuru ... vekili gelmediler. Davacılar vekilinin mazeret dilekçesi alındı, talebi yerinde görülmediğinden reddedildi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, 12268, 12270, 12271, 12272 ve 12274 parsel sayılı taşınmazlardaki 8/12’şer paylarını davalıya hibe etmek isterken hile ve sahtecilik suretiyle temlikin satış şeklinde yapıldığını, davalının bağıştan rücu imkanını ortadan kaldırmak ve ileride diğer mirasçıların iptal ve tescil davası açmasını engellemek için kötü niyetle hareket ettiğini, sahte kira akitleri ile kendisine ait taşınmazları davalının kiraya vermesi üzerine bağıştan rücu hakkını kullandığını ihtar ile davalıya bildirdiğini, davalının cevabi ihtarında davalının işlemin satış olduğunu açıklaması üzerine satış ile devrin yapıldığını öğrendiğini, tapu iptali ve tescil için açtığı davanın derdest olduğunu, kendisine satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek 100.000,00 TL bedelin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 04.09.2012 tarihinde 12270 ve 12272 parsel sayılı taşınmazlar bakımından talebini atiye bıraktığını bildirmiş, aşamada ölümü üzerine dava tereke temsilcisi tarafından takip edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazları resmi şekle uygun olarak yapılan satış suretiyle bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların doğru olmayıp yazılı belge ile ispatı gerektiğini, dava zaman aşımının dolduğunu, kötü niyetle açılan davanın reddi gerektiğini belirterek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 329. maddesi gereğince davacının vekillik ücreti olan 20.000,00 TL ile idari para cezasına mahkum edilmesini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların tapu iptali ve tescil isteğiyle davacının açtığı dava reddedilip, derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği, hata, hile, gabin ve sahtecilik olgularının kanıtlanamadığı o davanın, eldeki dava için de kesin kanıt niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 24/02/2015 tarihli ve 2013/16710 Esas ve 2015/2772 Karar sayılı ilamı ile “... davacının dava konusu taşınmazların aynına ilişkin tapu iptali ve tescil isteğiyle açtığı davanın reddedilmiş olduğu, her iki davada davalının satış bedelini ödediğini savunduğu, davacının ise, bu savunmaya karşı adına açılan banka hesabından haberi olmadığını, kendisine satış bedeli ödenmediğini iddia ettiği dosya kapsamı ile sabittir. Ne var ki, Mahkemece ödemeye dair banka kayıtları üzerinde gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Noksan soruşturma ile karar verilmesinin doğru olduğu söylenemez. Hâl böyle olunca; Mahkemece, işin esasına girilip tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durularak delillerin eksiksiz toplanması, dava konusu taşınmazların satış bedeli olarak Garanti Bankası Unkapanı şubesine davalının yatırdığını bildirdiği paralara ilişkin olarak hesabın açılması, para ödeme ve bankadan paranın çekilmesine dair belgelerin asıllarının temin edilerek imzaların sahteliği iddiası yönünden gerekli araştırmanın yapılması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 30/06/2020 tarihli ve 2016/10 Esas ve 2020/278 Karar sayılı kararıyla; müşterek hesabın davalı imzası ile açıldığı, banka dekontlarının fotokopileri üzerinden alınan ... raporunun hükme esas alınamayacağı, dosya içerisine alınan resmi satış senedinde satış bedelinin tamamının nakden ve peşin olarak davacı tarafından alındığının sabit olduğu, dava konusu taşınmaz paylarının çıplak mülkiyetlerinin satışlarına ilişkin resmi senetteki imzanın davacıya ait olduğunun Mahkeme kararları ile kesinleştiği, davalı tarafından bedelin banka aracılığı ile ödendiğine dair dosyada bir savunma yapılmadığı, satış bedelinin ödenmediğine dair iddianın davacı tarafça ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi vekili ve mirasçılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmanın gerekliliklerinin yerine getirilmediğini ve ilk kararda direnilmiş olduğunu, ... raporunda dekonttaki imzanın davacıya ait olmadığının bildirilmesine ve bedelin alınmadığının tespit edilmesine rağmen davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile ve sahtecilik hukuksal nedenlerine dayalı bedel isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

6.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden, davacının çekişme konusu 12268, 12270, 12271, 12272 ve 12274 parsel sayılı taşınmazlardaki 8/12’şer paylarının intifa hakkını üzerinde bırakıp çıplak mülkiyetini 02.08.2004 tarihli akitle satış suretiyle oğlu davalıya temlik ettiği, aynı tarihte ve devam eden 09.09.2004 ve 13.09.2004 tarihlerinde davalının davacının Garanti Bankası Unkapanı şubesine toplam 240.000,00 TL bedeli havale ettiği, davacı tarafından sahtecilik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/277 Esas sayılı davasında Adli Tıp Kurumu raporu ile çekişme konusu taşınmazların devrine konu akitteki imzanın davacının eli ürünü olduğunun belirlendiği, ceza soruşturmasının da kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlandığı, başka bir taşınmazla ilgili düzenlenen sahte kira sözleşmesi nedeniyle davalı hakkında açılan kamu davasının beklenmesine gerek olmadığı, davacı iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın derecattan geçmek suretiyle 19.11.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada davacı tarafın 12270 ve 12272 parsel sayılı taşınmazlar bakımından talebini atiye bıraktığını bildirdiği ancak davalı tarafça atiye bırakılan taşınmazlar yönünden de davanın takip edildiğinin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu Adli Belge İnceleme Şubesince düzenenlenen raporda belge aslından denetim yapılması gerektiği, fotokopide bazı unsurların kayba uğrayabileceği ancak bankanın evrakın imha edildiğini bildirdiği belirtilerek kuvvetle muhtemel 03.08.2004 tarihli dekonttaki imza ...’e ait değil diye görüş bildirildiği, davacı tarafın tanık deliline dayandığı ve tanık isimlerini bildirdiği, davalı tarafın ise tanık deliline dayandığı ancak tanık isimlerini bildirmediği, bildirmesi için de Mahkemece usulünce süre verildiği, davacının 24.01.2017 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak çocukları ...... ......’nün kaldığı, terekesine temsilci tayin edildiği ve davanın temsilci tarafından takip edildiği anlaşılmıştır.

6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Eldeki davada davacının ölümü ile terekesine temsilci tayin edilmesi ile mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmadığından kararı temyiz etme hakları bulunmayan mirasçıların temyiz dilekçelerinin REDDİNE,

6.3.3. Somut olayda, Mahkemece bozma ilamında belirtildiği şekilde inceleme yapılarak sahtecilik iddiası bakımından davanın reddine karar verilmiş olması doğru ise de, eldeki davada davacı tarafın aynı zamanda hile hukuksal nedenine de dayandığı, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/277 Esas sayılı davasında hile hukuksal nedenine dayalı bir iddia bulunmadığı dikkate alınarak davacının hile hukuksal nedenine ilişkin taleplerinin de değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

6.3.4. Hal böyle olunca, (6.2.2.) paragrafta da belirtildiği üzere hilenin her türlü delille ispatlanabileceği gözetilerek, Mahkemece davalı tarafın tanıklarını bildirmesi için usulünce süre verilmesi, sonrasında davacı ve davalı tanıklarının dinlenilmesi ve dosyanın tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Tereke temsilcisinin (6.3) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.