Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3577 E. 2022/205 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazlarını davalılara temlik etmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, verilen kararın davacı mirasçılardan birinin adına tescil hükmü içermemesi sebebiyle yapılan tavzih talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hükümde davacı mirasçıların miras payları oranında iptal edilecek pay oranı belirtilmesine rağmen, davacılardan birinin payının hüküm fıkrasında yer almamasının hükmün infazını engellediği ve bu eksikliğin tavzih yoluyla giderilebileceği gözetilerek, yerel mahkemenin tavzih talebini reddeden ek kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 19/10/2020 tarihli ve 2017/386 Esas 2017/421 Karar sayılı ek karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13.01.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ... ve ...'ın toplam 28 parça taşınmazlarını kısmen satış kısmen de ölünceye kadar bakma aktiyle davalılara temlik ettiklerini, işlemlerin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde yapıldığını ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali-tescile, aksi takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalılar, tamliklerde muvazaa bulunmadığını, bakım görevinin de yerine getirildiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, satış suretiyle yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaaalı olduğu, ölünceye kadar bakma aktiyle devredilen taşınmazlar bakımından ise muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, bir kısım taşınmazların ise mirasbırakanlarla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesinin 19/04/2017 tarihli ve 2017/386 Esas 2017/421 Karar sayılı kararıyla; davalıların istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davacıların istinaf talebinin ise kabulü ile hükmün HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, 2508 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, 2012, 1570 ve 1228 parsel sayılı taşınmazlar yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine, ölünceye kadar bakma akdi ile devredilen 440, 446, 1781, 1809, 1814, 2019 ve 2348 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, satış suretiyle temlik edilen taşınmazlar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Onama Kararı

Dairenin 19/11/2019 tarihli ve 2017/3516 E., 2019/5908 K. sayılı kararıyla davalıların temyiz itirazları reddedilerek karar onanmıştır.

3. Bölge Adliye Mahkemesi Kararına karşı tavzih talebinde bulunanlar

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacılar vekili tarafından kararda davacı ... ... ... adına tescil hükmü kurulmadığı, bu nedenle hükmün infaz edilemediği ileri sürülerek hüküm kesinleştikten sonra 17.09.2020 havale tarihli dilekçe ile tavzih talebinde bulunulmuştur.

4.Bölge Adliye Mahkemesi Ek Kararı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesinin 19/10/2020 tarihli ve 2017/386 Esas 2017/421 Karar sayılı ek kararıyla; Dairenin 19/04/2017 tarihli 2017/386 Esas, 2017/421 Karar sayılı kararının Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 19/11/2019 tarihli 2017/3516 Esas, 2019/5908 Karar sayılı ilâmı ile onandığı, hükümde tavzih yolu ile giderilebilecek bir husus olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin 17.09.2020 tarihli talebinin reddine karar verilmiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesi Ek kararına karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

6. Temyiz Nedenleri

Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün 19.11.2019 tarihinde kesinleştiğini, ilamın infazı için Tapu Müdürlüğüne başvurulduğunda hükmün 4. maddesi, a bendinde kök muris ...’un veraset ilamına göre 364/576 payın iptali ile davacılar adına tesciline ilişkin hüküm kurulurken davacılardan ... ... ...’ın 8/576 payı için tescil hükmü kurulmasının unutulduğunu, bu durumun sehven atlandığını, hükümde iptal edilecek paylar toplamı 364/576 pay olarak belirtilmesine rağmen, 8/576 pay sahibi davacı ... ... ...’ın hükümde sehven yazılmaması nedeni ile ilamda iptal edilecek ve tescil edilecek payların toplamının 364 payı tutmadığı için Tapu Müdürlüğünce tescil işleminin gerçekleştirilemediğini, davacı ... ... yönünden de davanın kabulüne karar verildiği halde, hüküm kısmında lehine tescil hükmü kurulacak kişiler arasında yazılmadığını, bu durumun tavzih ile düzeltilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

7.Gerekçe

7.1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil istemi üzerine verilen kararın tavzihi istemine ilişkindir.

7.2. İlgili Hukuk

7.2.1. Bilindiği üzere; hükmün tashihi ve tavzihi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 304. (1086 sayılı HUMK'nın 455.) ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, 6100 sayılı HMK'nın 304. maddesinde "(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, Mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. (2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir." şeklindeki hükmün tashihi; 305. maddesinde de "(1) hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." şeklinde hükmün tavzihi müesseseleri düzenlenmiştir. Aynı Kanun'un 306. maddesinde de "Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi Mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. Mahkeme, tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar." düzenlemelerine yer verilmiştir.

7.2.2. Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

7.3.Değerlendirme

7.3.1. Somut olaya gelince; tavzihi istenen hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi uyarınca infaza elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, tavzihi istenen 19.04.2017 tarihli hükme ilişkin davada, davacılar arasında davacı ... ... ... da bulunmakta olup, hükmün 4.maddesinin (a ) bendinde davacıların miras payları oranında iptal edilecek toplam pay oranı 364/576 pay olarak belirtilmiş, ancak devamında davacılardan 8/576 pay sahibi olan ... ... ... iptal-tescil hükmü kurulan davacılar arasına yazılmamıştır. Davacılar adına iptal-tescil hükmü kurulan toplam 364/576 pay içinde davacı ... ... ...’ın 8/576 payının da olduğu açık olup, ...’in hüküm fıkrasına eklenmesi halinde hükmün genişletilmesinin söz konusu olmayacağı açıktır.

7.3.2. Hâl böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nın 305. ve 306. maddeleri gereğince, tavzih isteğinin kabulüne karar verilmesi, infaza elverişli şekilde yeniden hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, tavzih talebinin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nun 371/1-a maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi ek kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, 13/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.