"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.01.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil ... ve davacı asil ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ... ...'ın maliki olduğu dava konusu 852 ada 80 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını 17.01.1980 tarihinde ikinci eşi ve davalıların annesi olan ... ...'a satış suretiyle devrettiğini, adı geçenin 2009 yılında ölümü ile davalı çocuklarına 3/16'şar payın intikal ettiğini, anılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı alırken anneleri ... ...'ın maddi katkıda bulunduğunu, muris ile eşinin edinilmiş mallara katılma rejimini seçtiklerini, ayrıca devrin minnet duyguları ile yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20/10/2015 tarihli ve 2013/433 E - 2015/405 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 11/06/2019 tarihli ve 2016/3889 E- 2019/3637 K sayılı kararıyla “..Somut olaya gelince, dosya kapsamından mirasbırakan ... ... ile davacılar arasında husumet bulunmadığı, onlardan mal kaçırmak için nedeninin olmadığı anlaşılmaktadır. Temlikin muvazaalı olduğundan söz edilebilmesi ve 1/4/1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için murisin temliki mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yaptığının kanıtlanması zorunludur. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK'nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile 05/01/2007 tarihli temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat yükünün davacılara yüklendiği tartışmasızdır. Eldeki davada, diğer mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya konulamamıştır. Kaldı ki, mirasbırakanın uyuşmalık konusu taşınmazın tamamını devredebilecekken sadece yarı payını devretmiş olması da devrin muvazaalı olmadığını göstermektedir. Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 01/10/2020 tarihli ve 2020/2 E – 2020/162 K. sayılı kararıyla; somut olayda ... ... ile davacılar arasında husumet bulunmadığı, mal kaçırma amaçlı somut olgu ortaya konulamadığı, ayrıca taşınmazın sadece yarısını devrettiği, temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararından sonra herhangi bir ek araştırma yapılmadığını, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ve toplanan diğer delillerle muris tarafından yapılan temlik işleminin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğu kanıtlanmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dinlenmemiş olan tanıklarının bulunduğunu, davalı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
6.2.2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",
hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. ( IV/2. ) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle; davacı tarafın iddialarını TMK’nın 6. ve HMK’nın 190. maddeleri uyarınca kanıtlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
6.3.2. Davacıların vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bilindiği üzere; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptali ve tescil davalarında dava değeri, çekişme konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçının miras payına isabet eden kısım olup, davanın reddi halinde davalı lehine bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değeri (muris tarafından devredilen ½ payın değeri) 900.000 TL, davacıların ( iptalini talep ettikleri; davalıların adlarına kayıtlı 3/16’şar paydan) miras payına (1/4'er) düşen taşınmaz değeri ise 168.750,00 TL olarak belirlenmiş olup, davanın reddi nedeniyle davalılar lehine bu miktar üzerinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 19.981,25 TL nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
6.3.3. Ne var ki; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 3. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 3. bent olarak "Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 19.981,25 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine” cümlesinin yazılması gerekir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün, (IV/6.3.3) paragrafından gösterildiği şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, yasal koşullar oluştuğunda karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.