"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ...... geldiler. Davetiyeye rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının evlilik dışı ilişkisi nedeniyle ailesi tarafından dışlandığını, mirasbırakan annesi ...’nun 380 parsel sayılı taşınmazdaki payını mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğlu ...’a satış yoluyla devrettiğini, ...’ın da diğer erkek kardeşlerine pay temlikinde bulunduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, mirasbırakanın ihtiyacı nedeniyle taşınmazdaki payını satmaya karar verdiğini, kendisinin de bedel karşılığında satın alarak üzerinde ev inşasına başladığını ancak borçlandığı için bir kısım paylarını satmak istediğini, yabancıya gitmesini istemediği için de kardeşlerine teklif ettiğini, bir kısım payı dava dışı kardeşi ...’ya devrettiğini, diğer davalı kardeşlerinin de pay satın aldıklarını ve davacının iddialarının doğru olmadığını, diğer davalılar, dava konusu taşınmaz üzerinde temlikten önce davalı ...’ın izni ile ev yapmaya başladıklarını ancak davalı ...’ın borçlanması nedeniyle kendilerine pay satmayı teklif ettiğini, bedel karşılığında satın aldıklarını ve davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28/03/2015 tarihli ve 2014/96 E. - 2016/323 K. sayılı kararıyla; temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 12/11/2019 tarihli ve 2016/10595 E- 2019/5795 K sayılı kararıyla “..Somut olaya gelince; mirasbırakan ...’nun 16/07/2011 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak çocuklarından davacı ve davalılar ile dava dışı ... ve ...’nin kaldığı, mirasbırakanın 380 parsel sayılı taşınmazdaki payını 22/08/1990 tarihinde davalı oğlu ...’a satış suretiyle temlik ettiği, ...’ın da 29/09/2000 tarihinde 100/1842 payını dava dışı ...’ya, 25/05/2001 tarihinde 160/1842 payını davalı ...’e 130/1842 payını davalı ...’a, 160/1842 payını da davalı ...’e temlik ettiği, ...’nın payını daha sonra davalı ...’e devrettiği, tanık beyanlarına göre mirasbırakan adına başka taşınmaz bulunmadığı, ...davacının ailesi tarafından tasvip edilmeyen bir kişiyle birlikte yaşamaya başlaması nedeniyle uzun süredir ailesi ile görüşemediği ve mirasbırakanın cenazesine dahi katılmasının engellendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mirasbırakan ile davacı arasında husumet oluştuğu, mirasbırakanın maliki olduğu tek taşınmazını oğlu ...’a devrettiği, ... tarafından da diğer davalılara temlik edildiği saptanmış olmakla, muris muvazaası iddiasının kanıtlandığı görülmektedir. Hal böyle olunca; mirastan mal kaçırma kastının varlığına yönelik iddianın sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde, Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02/10/2020 tarihli ve 2020/140 E – 2020/407 K. sayılı kararıyla; murisin davacıdan mal kaçırma amacıyla dava konusu taşınmazdaki payını davalı oğluna devrederek elinden çıkardığı, muris muvazaasına ilişkin iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Dairenin bozma ilamında ve İlk Derece Mahkemesi kararında mirasbırakanın asıl iradesi ve amacının, olayların olağan akışının, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, dosyada dinlenmiş davalı tanıklarının beyanları, bilgi ve belgeler ve diğer delillerin hiçbirinin dikkate alınmadığını, davacı tanıklarının dava konusu malın niçin satıldığına dair ne duyuma ne de görgüye dayalı bir beyanları olmadığı gibi, davacının murisinin ne ekonomik ne de sağlık durumuna ilişkin bir beyanlarının da olmadığını, davalı tanıklarından iki tanesinin her iki tarafın da kız kardeşi olduğunu, şayet muris mal kaçırma kastı ile hareket ediyor olsaydı en başta bu kişilerin dava açması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Diğer davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı tanık beyanlarının neden dikkate alınmadığı, davacı tanıklarının beyanlarına neden üstünlük tanındığı hususlarının bozma kararından ve bozma sonrasında verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararından anlaşılamadığını, davalı tanık beyanlarından da açıkça anlaşılacağı üzere murisin hasta olması, sosyal güvencesinin olmaması ve ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle davaya konu taşınmazdaki hissesini davalı ...’a sattığı, ...’nun satış bedelini murisine verdiği, taşınmazı muristen devralan ...’nun memur olup taşınmazı alabilecek ekonomik duruma sahip olduğu hususlarının ortada olduğunu, diğer davalıların da bedeli karşılığında taşınmazı ...’dan satın aldıklarını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. ( IV/2. ) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle; murisin husumetli olduğu davacı kızından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak dava konusu taşınmazını devrettiği hususunun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
6.3.2. Ancak, davacının payı oranında tapu iptal ve tescile, kalan payın davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamı üzerinden tapu kayıtlarının iptal edilmesi doğru değildir.
6.3.3. Öte yandan somut olayda; davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu ve çekişme konusu taşınmazda her bir davalının payı da ayrı ayrı belli olduğuna göre, her bir davalının kendisine temlik edilen pay değeri üzerinden hesaplanacak harçtan ayrı ayrı sorumlu tutulması gerekirken, alınması gerekli harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi de hatalıdır. Ne var ki, anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle hükmün 1. bendinin karar yerinden çıkarılarak yerine 1. bent olarak “Davanın KABULÜNE, dava konusu Hatay ili, Antakya ilçesi, Büyükdalyan köyünde kain 380 parsel sayılı taşınmazda davalılar adlarına kayıtlı payların, mirasbırakan ...’na ait Hatay 3. Noterliğinin 14/09/2015 tarihli ve 20012 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki davacının payı oranında iptali ile aynı oranda davacı adına tesciline, kalan payların davalılar üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına, hükmün 2. bendinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine 2. bent olarak; “Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 17.440,87 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.369,22 TL harcın mahsubu ile kalan 13.071,65 TL harcın, 4.990,36 TL'sinin davalı ...’ten, 3.071,26 TL’sinin davalı ...’ten, 2.495,42 TL’sinin davalı ...’dan, 2.514,61 TL’sinin davalı ...’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına” cümlesinin yazılmasına,
davalılar vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.