Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3760 E. 2022/172 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, mirasçılarını mirastan mahrum etmek amacıyla taşınmazlarını satış yoluyla davalılara devrettiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, muvazaanın ispatı ve hükmün sonuç kısmının belirliliği konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların üçüncü kişilere devrettikleri taşınmazlar yönünden davacılar ile aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı olması sebebiyle, her bir davacı lehine hükmedilen tazminat miktarının ve hangi davalının hangi oranda sorumlu tutulacağının ayrıca, yargılama giderlerinden davalıların payları oranında sorumlu tutulacaklarının HMK 297/2 maddesi gereğince hükümde açıkça belirtilmesi gerekirken, bu hususların Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gözetilmemesi nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, tarafların istinafı üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen, davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın kabulüne ilişkin karar, davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.01.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan dedeleri ...'ın kız torunlarını mirastan mahrum bırakmak amacıyla maliki olduğu 123 ada 328, 353, 356, 141 ve 173 ile 103 ada 94 ve 133 ada 1 sayılı parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle davalılara devrettiğini, 328 sayılı parselin halen davalılar adına kayıtlı olduğunu, diğer parsellerin ise üçüncü kişilere temlik edildiğini ileri sürerek, dava konusu 328 parselin tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, diğer taşınmazlar yönünden ise şimdilik 5.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., taşınmazın bedelinin kendisi ve diğer davalıların murisi ... ... tarafından fazlasıyla ödendiğini, davalılar ..., ... ve ..., devirlerde muvazaa yapılmadığını, bedelin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kocaeli 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/11/2019 tarihli ve 2017/485 E. 2019/403 K. sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazların muris tarafından devredilmesinin muvazaalı olduğunun tam ve net olarak ispatlanamadığı, ayrıca davaya konu taşınmazların devir tarihleri, muris ...'ın ölüm tarihi, davanın murisin ölümünden yaklaşık 25-26 yıl sonra açılmış olması gibi nedenlerle davacıların eldeki davayı açmalarının 4721 sayılı TMK'nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olarak da değerlendirilmesi gerektiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda zamanaşımının söz konusu olmadığını, işlemin muvazaalı olması durumunda üzerinden belli bir zaman geçmesi halinde geçerli hale gelmeyeceğini ve herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılabileceğini, bu iddianın ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığını, yargılama sırasında dinlenen tanıklarının murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığını, devirler sonrasında murisin davalılardan herhangi bir para almadığını, davalıların bu yeri almaya yetecek ekonomik güçleri olmadığını beyan ettiklerini, davalı tanıklarının ise olayı hiç bilmediklerini, murisin son zamanlarında bakımı ile kızı ...’nin ilgilendiğini, toplanan deliller itibariyle iddialarını ispatlamalarına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir.

2.2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, dava değerinin toplam 1.252.151,67 TL olduğunu, peşin harcın da buna göre yatırıldığını, maddi hataya düşülerek sadece tapu iptali istenen taşınmaz üzerinden vekalet ücreti hesaplandığını belirterek vekalet ücreti yönünden kararın düzeltilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç:

Bölge Adliye Mahkemesinin 25/09/2020 tarihli ve 2020/690 E. 2020/724 K. sayılı kararıyla; murisin ... ... adlı tek çocuğunun bulunduğu, onun ise 6 kız 3 erkek olmak üzere 9 çocuğunun olduğu, murisin dava konusu taşınmazları sadece erkek torunları ve erkek torunun eşine tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiği, bu durumda erkek torunların kayırıldığı, murisin kız torunlarından mal kaçırmak kastıyla hareket ettiği, muvazaayı ileri sürmenin bir süreye bağlı olmadığı, bir kısım tanıkların da muvazaayı doğruladığı, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleri ile davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi ile, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri:

2.1. Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların mal kaçırma kastı ile devredildiğine ilişkin hiçbir somut delil olmadığı halde davanın kabul edilmesinin yasa ve usule aykırı olduğunu, aksine murisin mal kaçırma amacının olmadığını gösteren pek çok delilin mevcut olduğunu, ciddi sağlık problemlerinin olduğu ve gözlerinin de görmediği tanıklarca da beyan edilen kök murisin davaya konu taşınmazları kandırılmak suretiyle birilerine bağışladığını ve Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/875 E- 1974/305 K sayılı kararı ile geri aldığını, dava masraflarını ... ve ... ...’nün takip ettiğini, her ne kadar muvazaa davaları süreye tabi değil ise de murisin vefatından yaklaşık 25 sene sonra açılan davanın dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazların eşinin dedesi ... tarafından kandırılarak birilerine bila bedel verildiğini, o dönemde gelirleri olan eşinin ve diğer erkek kardeşlerin takibini sağladığı dava ile geri döndüğünü, sonrasında benzer şeyler yaşanmasın diye taşınmazların kendisi ve diğer davalılar adına tescil edildiğini, bu dava için ciddi harcamaların eşi ve erkek kardeşleri tarafından yapıldığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk:

3.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. fıkrasında; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”

düzenlemesine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1890 doğumlu mirasbırakan ...’ın 01.05.1991 tarihinde öldüğü, geriye 1999 yılında ölen tek kızı ...’nin; davacı kızları ......, davalı oğlu ..., dava dışı kızı ... ile 2002 yılında ölen oğlu ...’in davalı eşi ..., davalı çocukları ... ve ..., yine 1979 yılında ölen oğlu ...’ın dava dışı çocukları ... ile ...’nun kaldıkları, davalı ...’nin ...’ın eşi olduğu, murisin maliki olduğu 103 ada 94 parsel 123 ada 173, 353, 356, 141 ve 328 parsel ile 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazların, muris adına vekaleten ... tarafından 28/02/1979 tarihli satış işlemi ile eşit paylarla davalı oğlu ..., gelini ... ve diğer davalıların murisi olan oğlu ... adlarına temlik edildiği, ...’ün ölümünden sonra 23.12.2016 tarihli intikal işlemi ile davalılar ......’ye intikal ettiği, 328 parsel sayılı taşınmazın halen davalılar adına kayıtlı olduğu, diğer taşınmazların ise çeşitli tarihlerde dava dışı şahıslara satılarak devredildiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller itibariyle, murisin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak çekişme konusu taşınmazlarını davalılara temlik ettiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

3.3.3. Ancak, davalılar tarafından üçüncü kişilere devredilen ve bu nedenle tazminat talebinde bulunulan taşınmazlar yönünden, davacılar ile davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan her bir davacının lehine hükmedilen bedel miktarının açıkça belirtilmesi ve hangi davalının hangi miktar ve oranda sorumlu tutulacağının gösterilmesi gerektiği hususlarının göz ardı edilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama giderlerinden de davalıların payları oranında sorumlu olacakları hususunun gözetilmemesi ve gerek hükmedilen tazminat miktarının gerekse de yargılama giderlerinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesi doğru değildir.

3.3.4. Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince hüküm kurulması, hangi davalının hangi miktarda tazminat bedelinden ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulacağının belirtilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 371 inci maddesi gereğince Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, HMK 373/2 nci maddesi gereğince dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 12/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.