"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava dışı ...'ın, kendisini ... Belediyesinde kadrolu işe aldıracağı vaadinde bulunduğunu, bu doğrultuda ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan P blok 4 nolu bağımsız bölümün işe alınması karşılığında teminat amacıyla davalıya devredilmesini, işe başladıktan sonra dava konusu taşınmazın geri kendisine devredileceğinin söylendiğini, bu işlem karşılığında kendisine bir bedel ödenmediğini, halen bahse konu taşınmazda ikamet etmeye devam ettiğini, aradan uzunca bir süre geçmesine rağmen işe alınmadığını, davalı ve dava dışı ...’ın fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava dışı ... ile bir bağlantısının olmadığını, taşınmaz bedelini davacıya ödeyerek satın aldığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki P blok 4 nolu bağımsız bölüm davacıya ait iken 27.000,00 TL bedelle 02.12.2014 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 39. (eski Borçlar Kanunu'nun 31. maddesi) maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin hileye maruz kalan kimsenin bunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, mağdurun öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınacağı belirgin olup; diğer tarafın öğrenmenin (ıttılaın) bu tarih değil de daha önce olduğunu iddia etmesi durumunda, bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 20.04.1983 tarihli ve 1980/1-1846-397 sayılı kararında da aynı hususa işaret edilmiştir.
Somut olaya gelince, davacı tanıklarının beyanları, davacının taşınmazını satmayı gerektirecek bir durumunun bulunmaması, taşınmazın satış tarihindeki keşfen saptanan toplam bedeli 76.000 TL olmasına karşın 02.12.2014 tarihli akitte 27.000 TL olarak gösterilmesi, davalının eldeki dava ile soruşturma dosyasındaki savcılık ifadesinde satış bedeline ilişkin çelişkili beyanları, davaya konu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 4 nolu bağımsız bölümde halen davacının oturuyor olmasına rağmen davalı tarafından davacıya herhangi bir ihtar çekilmemesi veya davacının uyarılmaması hususları hayatın olağan akışı ile birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın hile ile davalıya temlik edildiği sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 8.Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın davacıya iadesine, 21/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.