Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3877 E. 2022/1306 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında yapılan inançlı işlem sözleşmesi kapsamında devredilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı arasında düzenlenen sözleşme ve tanık beyanları ile inançlı işlemin varlığının ve davalının kötü niyetli olduğunun kanıtlandığı değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ÇORLU 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil,tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 27/10/2020 tarih 2020/655 Esas 2020/1193 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından adli yardım talepli olarak ve duruşma istekli temyiz edilmiş olup; davalı ...’ın adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek, duruşma günü olarak saptanan 17.02.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ....... duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı ... ile akraba olduklarını, yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeni ile Turgay’ın babası dava dışı ...’den borç para aldığını , ... ile alınan borcun teminatı olarak maliki olduğu 17 parsel sayılı taşınmazdaki 14 nolu bağımsız bölümün devri için protokol yaptıklarını, ancak kendisinin bir takım suçları nedeniyle yakalama ve mal varlığına tedbir konulması kararlarının bulunması nedeniyle bu defa davalı ... ile protokol yaptıklarını ve çekişme konusu taşınmazını ...’e devrettiğini, Turgay’a 350.000 TL ödeme yapmasına rağmen Turgay’ın taşınmazı iade etmediği gibi muvazaalı olarak davalı ...’a devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde uğradığı zarar karşılığı tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Turgay, davacı tarafça sunulan belgenin adi yazılı belge niteliğinde olduğunu ve taşınmaz devir yükümlülüğü doğurmadığını,” alacağı aldım” ibaresinin belgeye sonradan eklendiğini, alacaklının ... olduğunu, belgeleri kabul etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., ...‘in davacı tarafça sunulan inanç sözleşmesinin tarafı olmadığını, taşınmazı ...’den iyi niyetle tapu kaydına güverenek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacının dava dışı ...’den aldığı borca karşılık dava konusu taşınmazı teminat olarak ...’in oğlu davalı ...’a devrettiği, ...’in kaçak olması nedeniyle davacının borcu ...’in oğlu davalı ...’a elden ödediği ve yazılı anlaşma yaptıkları, davalı ...’ın anlaşmanın altında imzası bulunduğu, taraf tanıklarının anılan anlaşmayı doğruladıkları, yazılı delil başlangıcı olan anlaşmanın tanık beyanları ile de doğrulandığı, diğer davalı ...’ın da durumu bilen konumunda olup iyi niyetli sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davalı ... vekili istinaf itirazlarında özetle;

Davalı ... tarafından karara dayanak yapılan “anlaşma” başlıklı belgenin sadece birinci maddesinin yazılı olduğu haliyle imzalandığını, anılan belgedeki 2. maddenin metne sonradan eklendiğini, bu hususun dile getirilmesine rağmen Mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını ve bu hususa ilişkin bilirkişi incelemesi yapılması yönündeki taleplerinin reddedildiğini, tanık ... tarafından da Mahkemede kendisine gösterilen belge ile davalı ...’ın imzaladığı belgenin aynı olmadığının beyan edildiğini, anılan belgede yapılan bu sahteciliğe ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu, Mahkemece belgedeki sahteciliğe ilişkin savcılık tarafından başlatılan soruşturma dosyasının sonucu beklenmeden hüküm kurulduğunu, davacının ödediğini iddia ettiği 350.000,00 TL‘nin banka kanalıyla değil de elden ödenip, adi yazılı evrak ile ispatlanmaya çalışılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, belgede yazan 350.000,00TL‘nin davacı tarafça davalı ...’a ödenmediğini, davalı tanıklarının da kira bedeli olan 4.000,00 TL‘nin alındığı ve sadece birinci maddenin yer aldığı evrakın imzalandığına şahitlik ettiklerini,davacının sahte evrak ve şahitler ile davayı ispatlamaya çalıştığını, davalı ...’ın taşınmazı temlik aldığında tapu kaydında hiç bir şerh olmadığını, Hakan’ın iyi niyetli olup, bankadan kredi kullanarak taşınmazı satın aldığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.2. Davalı ... vekili istinaf itirazlarında özetle;

Davalı ...’ın taşınmazı 13.02.2017 tarihinde satın aldığını, temlik tarihinde taşınmazda davacı ikamet ettiğinden kendisine şifahen taşınmazı boşaltmasının talep edildiğini, ancak davacının sürekli...’ı oyaladığını, davacının taşınmazı tahliye etmeyeceğini anlaması üzerine davalı tarafça Kaymakamlığa müracaat edilerek zilyetliğe müdahalenin önlenmesi yoluna başvurulduğunu, taleplerinin reddedilmesi üzerine davacı hakkında ecrimisil ve men-i müdahale davası açıldığını, davacı tarafça da bu nedenle eldeki davanın açıldığını, Hakan’ın davacı ile diğer davalı ... arasındaki hukuki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığını, taşınmazı satın aldığında tapu kaydında herhangi bir kısıtlama ve şerh bulunmadığını, davalı ...’ın kredi kullanıp taşınmaz üzerine banka lehine ipotek tesis ederek taşınmazı satın aldığını, Hakan’ın inşaat mühendisi olup, taşınmazı bildiğini, bu nedenle taşınmazı görmeden satın almasının kötü niyetli sayılmasına karine oluşturmayacağını, Hakan’ın kötü niyetli olduğunun davacı tarafça ispatlanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 27/10/2020 tarihli ve 2020/655 Esas 2020/1193 Karar sayılı kararıyla; davacının dava dışı ...’den aldığı borca karşılık dava konusu taşınmazı teminat olarak ...’in oğlu davalı ...’a devrettiği, davacı ile davalı ... arasında sözleşme başlıklı belge düzenlendiği, bu belgede taşınmazın ...’e satıldığı,15.01.2016 tarihine kadar ...’in taşınmazı satmayacağı, taşınmaz satıldığında ...’e 350.000,00 TL ödeneceği,15.01.2016 tarihinden sonra 1.000,00 TL kira bedeli ödeneceği, anlaşma başlıklı belgede ise 4 aylık kira bedeli ile 350.000,00 TL‘nin elden alındığı, satışın ve ipoteklerin kaldırılmasının en kısa zamanda yapılacağının belirtildiği, davalı ...’in belgelerdeki imzalarını inkar etmediği, tanık anlatımları uyarınca davalıların iş arkadaşı olup, davalı ...’ın iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili, temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrar ile, davacının iddiasını ispatlayamadığını, ayrıca davalı ...’ın kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle kararın (V/3.2) numaralı paragrafında yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (III.) numaralı paragrafında yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV./3.) numaralı bendinde yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı ...’tan alınmasına, aşağıda yazılı 75.141,00 TL onama harcının temyiz eden davalı ...’tan alınmasına, 17/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.