Logo

1. Hukuk Dairesi2020/3893 E. 2021/6343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın davalılar lehine yaptığı temlikler nedeniyle davacıların saklı paylarının ihlal edilip edilmediği ve tenkis miktarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tenkise tabi tutulacak miktarın, miras bırakan tarafından davalılara verilen paranın mirasın açıldığı tarihteki değeri olması gerektiği, mahkemece bu husus gözetilerek yapılan yargılamada usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve ancak davacı vekillerinin vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden eksiklik bulunduğundan, hükmün bu hususta düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TENKİS

Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;

Davacılar, asıl davada, ortak mirasbırakanları ...'ın kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla erkek evlatları olan davalılar yararına bir kısım temliklerde bulunduğu gibi, bedelini ödeyerek satın aldığı bazı taşınmazların tapusunu ise yine davalılar üzerine kayıt ettirdiğini, saklı paylarının zedelendiğini ileri sürerek mirasbırakan tarafından davalılara intikal ettirilen malların terekeye iadesi ile mirasbırakan adına tesciline, mirasta iade talepleri kabul edilmez ise saklı payları oranında tenkisine karar verilmesini istemişler; birleştirilen davada ise; mirasbırakan tarafından davalılar yararına yapılan karşılıksız kazandırmaların muvazaalı olduğu ileri sürülerek miras payları oranında iptal – tescil istemişlerdir.

Davalılar, saklı pay ihlalinin bulunmadığını, taşınmazları kendi birikimleri ile satın aldıklarını belirtip asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuşlardır.

Birleştirilen tapu iptali ve tescil davasının derdestlik nedeniyle reddine; asıl davanın ise tenkis talebi yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalılar ... ile ... tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesince, “Toplanan delillerden murisin saklı pay ihlal kastı ile hareket ettiği sabit olduğundan davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, muris sahip olduğu bir kısım taşınmazları davalılara temlik ettiği gibi, üçüncü kişilerden alınan taşınmazların bedelini ödediği halde tapu kayıtlarını davalılar üzerine yaptırmıştır. Davalılar adına alınan taşınmazların bedeli de tenkise tabi olacaktır. Bu halde tenkise tabi tutulacak miktar, miras bırakan tarafından davalılara verilen paranın, mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değerdir. O halde; mahkemece yapılacak iş; miras bırakan tarafından davalılara taşınmaz alınırken verilen paranın miktarını saptamak, bu paranın mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değeri, paranın satın alma gücündeki değişimleri usulünce belirli kriterler dikkate alınmak suretiyle hesaplamak, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişiden rapor almak, bu yolla belirlenen değerin tenkis hesabında dikkate alınacağını gözetmek (H.G.K.nun 30.11.2005 gün, ve 2005/2-581 Esas, 2005/672 sayılı Kararı) bu şekilde davalılar yararına yapılan kazandırmaların mirasın açıldığı tarihteki değerlerini doğru olarak tespit edip, bu değerler dikkate alınarak sabit tenkis oranını ortaya çıkarmak gerekirken, bu ilkeler dikkate alınmadan hazırlanan bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle verilen karar hatalı olduğu gibi, tenkis davalarında davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamasına karşın hüküm altına alınan tenkis bedelinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi, davacılar murisin çocukları ile torunları olup, saklı pay oranları da farklı olduğu halde aynı miktarda tenkis alacakları olduğu belirlenip, sonuç olarak davalılar aleyhine toplamda fazla miktar tenkis bedeli hükmedilmesi de doğru bulunmamıştır.”gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, birleştirilen dava ise derdestlik nedeniyle reddedilmiştir.

Asıl davada verilen karar, davacı ... vekili (duruşma istekli), davacı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili (duruşma istekli) tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 02.11.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalılar ... vd. vekili Avukat ... ve davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davacı ... vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Mahkemece, tenkis isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar ... ve ...’ın tüm temyiz itirazları, davacılar ... ve ...’nın sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.

Davacılar ... ve ...’nın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Bilindiği üzere, yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir (HMK madde 332). Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti de yargılama giderleri kapsamındadır (HMK madde 323). Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir (HMK madde 326).

Öte yandan, eldeki davada, gerek davacılar, gerekse davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan her bir davacı ve davalı yönünden ayrı değerlendirme yapılması gerektiği kuşkusuzdur.

Somut olayda, her bir davacı lehine ayrı ayrı olmak üzere, davalılar ... ve ... aleyhine 39.080,77’şer TL tenkis alacağına hükmedilmiş olup, kendilerini vekille temsil ettiren davacılar ... ve ...’nın her biri lehine hükmedilen tenkis tutarı üzerinden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücreti yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.

Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının hüküm kısmına 7. fıkradan sonra gelmek üzere, “Asıl davada davacılar ... ve ... kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.862,12'şer TL nispi vekalet ücretinin davalılar ... ve ...’ten ayrı ayrı alınarak davacı ...’a; 5.862,12'şer TL nispi vekalet ücretinin davalılar ... ve ...’ten ayrı ayrı alınarak davacı ...’ya verilmesine” cümlesinin eklenmesine, davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı ... vekili için 3.050.00 TL duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.