"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ... ile davalı ... ...’ün 2010 yılında evlendiklerini, üç ay evli kaldıktan sonra ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/259 Esas-2012/271 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalının niyetinin evlilik bahanesi ile altın, ziynet ve taşınmaz mallar edinmek olduğunu, bu doğrultuda adına kayıtlı 5656 parsel sayılı taşınmazdaki ½ pay ile mehir senedinde yazılı eşyaların davalıya ölünceye kadar evlilik birliğinin devam edeceği inancıyla devredildiğini, diğer davacı ... ... ise 754 parsel sayılı taşınmazını davalıya aynı gerekçelerle temlik ettiğini ileri sürerek, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini, mehir senedinde yazılı eşyalar yönünden ise bedel istemişlerdir.
Davalı, hak düşürücü süre itirazında bulunup davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil ile bedele ilişkin talebin kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; “...Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaat edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehr, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez (02.12.1959 tarihli, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Hukukumuzdaki sözleşme serbestisi ilkesi gereğince de kocanın yüklenmiş olduğu edimini yahut bağışlama yönündeki vaadini koca dışında bir üçüncü kişinin de üstlenmesine engel bulunmamaktadır. Ancak mehri müeccel, ileriye yönelik bağışlama vaadi niteliğinde olduğundan, koca dışında üçüncü kişinin durumu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 128. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun BK 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK'nın 288. (BK’nın 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Somut olaya gelince; davacılar tarafından dosyaya sunulan 30.04.2010 tarihli “mehir senedi” başlıklı belgede sayılan mallar arasında çekişme konusu taşınmazların yer almadığı, sözleşmenin ise davacı ... ... ile davalı arasında düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava konusu taşınmazlarla ilgili iddianın 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanması zorunludur. Ne var ki, davacı taraf İçtihatları Birleştirme Kararının aradığı anlamda yazılı delil ibraz edemediği gibi yemin deliline de dayanmamıştır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4,90. TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 24/05/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
- KARŞI OY -
2016/10819 Esas, 2019/4105 Karar sayılı 26.06.2019 tarihli Daire ilamına yazdığım muhalefet gerekçeleriyle kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.