Logo

1. Hukuk Dairesi2021/109 E. 2022/296 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilebilirliğinin değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, her mirasçının kendi payı oranında dava açabileceği ve bu davalarda dava değerinin her bir mirasçının miras payına isabet eden değerden oluşacağı gözetilerek, uyuşmazlık konusu taşınmazların değerinin temyiz kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki davadan dolayı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinden verilen 15/10/2020 tarihli ve 2020/709 Esas, 2020/969 Karar sayılı karar asıl ve birleştirilen davada davalı ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17.01.2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ...... ile temyiz edilen dahili davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile davacının miras payı oranında iptal tescile dair verilen kararın asıl ve birleştirilen davada davalı ... tarafından istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak kamu düzeninden olan harcın doğru hesaplanmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun harç yönünden kabulü ile HMK’nin 353/1-b/2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, harcın düzeltilmesi suretiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere; 6100 Sayılı HMK’nin 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2020 yılı itibarıyla HMK’nin 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 72.070,00 TL olarak uygulanmaya başlamıştır.

Hemen belirtilmelidir ki; pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin miras payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.

Öte yandan, birleştirilen davaların ayrı davalar olma özelliklerini korudukları ve birleştirilen her bir dava yönünden dava değerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği de açıktır.

Somut olayda, asıl davaya konu 10 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan değeri 277.200 TL olup, bu değerden davacının 1/5 miras payına isabet eden 55.440,00 TL’nin, 2020 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı; birleştirilen davaya konu 9 parsel sayılı taşınmazın tamamının dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan değerinin 260.400 TL, çekişmeye konu 340/475 paya düşen değerin ise 186.391,57 TL olup, bu değerden davacının 1/5 miras payına isabet eden 37.278,31 TL’nin, 2020 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.

Yukarıda açıklanan nedenden ötürü temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki dava yönünden asıl ve birleştirilen davada davalı ...’ın temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalı ...’dan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 17/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.