"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25.01.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, çalıştığı şirketin ortağı ve patronu olan davalının nakit ihtiyacı sebebiyle davalının bankadan kullanacağı krediye teminat olması amacıyla maliki olduğu 6897 ada 12 parseldeki 39 no.lu bağımsız bölümü geri verilmek kaydıyla davalıya satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, davalının imzasının bulunduğu 26.02.2014 tarihli taahhütname ile davalının kredi borcunu kapattıktan sonra taşınmazı geri vereceği kararlaştırıldığı halde davalının taşınmazı iadeye yanaşmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının çalıştığı şirketin diğer ortaklarından olan dava dışı ... ...'ın paraya ihtiyacı sebebiyle bankadan kredi çekilmesi amacıyla dava konusu taşınmazın kendisine devredildiğini, bankadan kullandığı 200.000 TL kredi bedelini dava dışı ... ...’a verdiğini, bu hususta dava dışı ... ... ile aralarında düzenledikleri taahhütname gereğince kredi taksitlerinin 24 ay içinde davacı veya dava dışı ... ... tarafından ödenmesi halinde taşınmazın davacıya geri verileceğinin kararlaştırıldığını, ancak sadece 5 aylık kredi taksidinin ... ... tarafından ödendiğini, kalan kredi borcunu kendisinin ödediğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı ile dava dışı ... ... arasında imzalanan 26.02.2014 tarihli “Taahhütname” başlıklı belgede, bankadan çekilen kredi taksitlerinin dava dışı ... ... tarafından ödenmesi sonrasında dava konusu taşınmazın davacıya iade edileceği, aksi halde taşınmazın o günkü rayiç bedelinin davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ancak bu taahhütlerin dava dışı ... ... tarafından yerine getirilmediği, dolayısıyla dava konusu taşınmazın davacıya geri verilmesinin koşullarının oluşmadığı, inançlı işlem iddiasının davacı tarafça usulünce ispatlanamadığı, davacının yemin de teklif etmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın inançlı temlik kapsamında davalıya devredildiğini, 26.02.2014 tarihli taahhütnamede de davalının kredi taksitlerini ödeyip borcu kapattıktan ve banka ipoteğini kaldırdıktan sonra 24 ay sonunda iade edileceğinin kararlaştırıldığını, anılan belgenin inançlı işlemin delili olduğunu, işini kaybetme korkusu sebebiyle davalı patronunun teklifini kabul etmek zorunda kaldığını, taşınmazın kredi ödemeleri bittikten sonra iade edileceğinin dava dışı ortak ... ... ve davalı ... tarafından taahhüt edildiği halde kredi borcu kapandıktan sonra taşınmazının geri verilmediğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16.12.2020 tarihli ve 2019/1485 E., 2020/1370 K. sayılı kararıyla; 26.02.2014 tarihli "Taahhütname" başlıklı belge ve davalının ikrarıyla davacının inançlı işlem iddiasını ispatladığı, taahhütnamenin dava dışı ... ... tarafından yerine getirilmemesinden davacının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince hüküm ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, 26.02.2014 tarihli taahhütnamenin dava dışı ... ... ve davalı arasında imzalandığını, davacının imzasının bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde kredinin ilk 5-6 taksidini ödediğini iddia etmiş ise de buna ilişkin herhangi bir belge sunamadığını, kredi taksitlerinin ilk beş ayının dava dışı ... ... kalan tüm taksitlerin ise kendisi tarafından ödendiğini, davacı tanıklarının çelişkili beyanlarda bulunduğunu, taşınmazın teminat amaçlı olarak devredildiğini kabul etmediğini, davacı ile davalı arasında imzalanan herhangi bir sözleşme ya da taahhütnamenin bulunmadığını, resmi senette taşınmazın davalıya satış yoluyla devir edildiği, satış bedelinin nakten davacıya ödendiği yazılı olduğunu, davacının resmi senedin aksini, inançlı temlik iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığını, ortağı olduğu şirkete para temini amacıyla kredi çekmek isteseydi başka gayrimenkulleri üzerine ipotek koydurarak kredi çekebileceğini, 26.02.2014 tarihli Taahhütname gereğince bankadan çekilen kredi taksitlerinin dava dışı ... ... tarafından 24 ay içinde bankaya ödenirse taşınmazın davacıya geri verileceği, aksi halde, taşınmazın o günkü rayiç bedelinin davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak bu taahhütlerin dava dışı ... ... tarafından yerine getirilmemesi sebebiyle taşınmazın davacıya iadesinin de söz konusu olamayacağını, Bölge Adliye Mahkemesince usul ve yasaya aykırı karar verildiğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 97. m.) Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı 14.897,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 25/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.