Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1220 E. 2022/716 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazını davalıya satış yoluyla temlik etmesinin muvazaalı olup olmadığı ve davacıların miras paylarını talep edip edemeyecekleri.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasını ispatlayamamaları ve bozma kararında belirtilen hususlar gözetilerek, mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22/12/2020 tarihli ve 2020/77 E.,2020/302 K. sayılı karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26.01.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... ... geldiler, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ... ...’in 1452 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının tamamını oğlu davalı ...'a satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazdaki 1/2 paya ilişkin tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakanın ölümünden sonra 27/07/1996 tarihinde kalan malları paylaştıklarını, tüm mirasçıların aynı tarihli bir belge ile çekişmeli taşınmazın bedeli karşılığı satıldığını bu taşınmaz hakkında ileride herhangi bir hak iddia etmeyeceklerini bildirdiklerini, temlikin gerçek satış işlemi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21/01/2016 tarihli ve 2013/171 E., 2016/10 K. sayılı kararıyla; temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 21/11/2019 tarihli ve 2016/11006 E., 2019/6015 K. sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince; tüm mirasçıların, anlaşma başlıklı 27.07.1996 tarihli belgeler ile, ileride mirastan hak talep etmeyeceklerini bildirdikleri gibi, davanın olumlu sonuçlanması halinde ileride hak elde edebilecek mirasçılardan ...’ın davalı tanığı olarak verdikleri beyanlarında, mirasbırakanın çekişmeli taşınmazdaki payını davalıya sattığını, davalının da satış bedelini mirasbırakan babasına verdiğini, mirasbırakanın ölümünden sonra düzenlenen 1996 tarihli belgeyi de çekişmeli taşınmazın satışına karşı bir itirazları olmadığını belirtmek amacıyla tüm mirasçıların katılımıyla düzenlediklerini beyan ettikleri görülmektedir. Diğer taraftan, davacı tanıklarının mirasbırakanın davacı çocukları ile dargınlık ya da kırgınlığının olmadığını beyan ettikleri, mirasbırakanın davalı oğlunu diğer davacı çocuklarından üstün tutmasını, bir başka deyişle onu kayırmasını gerektirecek bir nedenin de ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.Yukarıda açıklanan ilkeler ve tespit edilen olgular bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacıların temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasını TMK'nun 6. ve HMK'nun 190. maddeleri uyarınca kanıtladığından bahsedilemez. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 22/12/2020 tarihli ve 2020/77 E., 2020/302 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, dosya kapsamı ve tanık delilleriyle muvazaa iddalarının kanıtlandığını, Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/362 Esas sayılı şufa davasında, davalı ...’ın devrin miras hakkına mahsuben ivazsız bir devir olduğunu kabul etmesi neticesinde davanın reddine karar verildiğini, davalının anılan davadaki savunmaları ile eldeki davadaki savunmalarının çeliştiğini, dava konusu olaya benzer bir başka olay için açtıkları davada Dairece aksi yönde karar verildiğini bu nedenle kararın onanması halinde hukuksal karışıklığın ortaya çıkabileceğini, el yazması tutanağın değerli ve etkili sayılmaması gerektiğini belirtip hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.3. Değerlendirme

Dosya kapsamına, kararın (IV./6.2.) no.lu paragrafındaki yasal ve hukuksal gerekçeye, kararın (IV./2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına göre yazılı şekilde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.