"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne, davaya konu taşınmazlarda davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacının hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline, bakiye payın davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, mirasbırakan annesi ...’ün kayden maliki olduğu 2052 ada 16 parsel sayılı taşınmaz, 82 ada 6 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 numaralı bağımsız bölüm, 1 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 numaralı bağımsız bölüm, 2 ada 11 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1,2 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerden teşekkül eden 6 parça taşınmazı davalı kızı ... ...’e devrettiğini, ...’nın ise 2052 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı kardeşi ...’a devrettiğini, mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olduğunu, satış bedellerinin mirasbırakanın terekesinde bulunmadığını, söz konusu devirlerin mirasçılardan mal kaçırma ve bağış amaçlı yapıldığını ileri sürerek taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., kesin yetki itirazında bulunmuş, mirasbırakanın taşınmazlarını satarak hayır kurumuna bağışlamak istediğini, kendisinin taşınmazları alabileceğini ifade ettiğini, taşınmaz bedellerinin mirasbırakana elden ödendiğini, satış bedelinin kendisinin ileride mirasçı olacağı hususu ve resmi rakamlar dikkate alınarak belirlendiğini, mirasbırakanın davacıdan şiddet gördüğünü ve davacıyı evlatlıktan manen reddettiğini, babasının ölümünden sonra hem annesi hem de babasından kalan miras paylarını davacıya fazlasıyla ödediğini, davalı ... ile aralarındaki mutabakat gereğince bir tanesinin ...’ya bir diğerinin ise 3. şahsa satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., mirasbırakanın taşınmazlarının muvazaalı olarak ...’ya devredildiğini öğrenince Adalar mahkemelerinde gerekli davaların açıldığını, bunlar sonucunda ... ile anlaşmaya vararak 2052 ada 16 parsel sayılı taşınmazı devraldığını, karşılığında diğer taşınmazlardaki miras payını ...’ya devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu taşınmazların rayiç bedelinin çok altındaki fiyatlara satıldığı, davalı tanıklarının beyanlarına göre mirasbırakan ile davacının arasının iyi olmadığı, murisin hastalık veya borcunun bulunmadığı, mirasbırakanın oğluna kızgın olduğundan taşınmazları mal kaçırmak amacıyla kızına bedelsiz devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu taşınmazlarda davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacının hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline, bakiye payın davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bu mümkün olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, davacı ile davalıların kardeş oldukları, mirasbırakan anneleri ...’ün 29/09/2009’da vefat ettiği, geriye mirasçıları olarak davacı ..., davalılar ... ve ... ile dava dışı ...’in kaldığı, mirasbırakan ...’ün 2052 ada 16 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4/48 hissesini 09/08/2007 tarihinde davalı ...’ya, ...’nın ise taşınmazdaki hisselerinin tamamını 28/02/2014 tarihinde davalı ...’ya devrettiği, mirasbırakanın ayrıca 82 ada 6 parseldeki 1 numaralı bağımsız bölüm, 1 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölüm, 2 ada 11 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1,2 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerden teşekkül eden 6 parça taşınmazdaki 4/16’şar payını 20/07/2007 tarihinde davalı ...’ya devrettiği, ...’nın 2 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümde bulunan hissesini 27/02/2014 tarihinde dava dışı ... ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve HMK'nın 186. maddesine göre, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasa'nın 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu 294. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. HMK'nın 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Hakim, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olup, gerekçeli kararını da bu kısa karar ile çelişmeyecek şekilde yazması gerekmektedir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili yada farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz. Diğer yandan, karar vermekle hakim, o davadan el çekmiş olup, yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen bu karar, artık hiçbir şekilde değiştirilemez. HMK'nın 305. maddesinde düzenlenen tavzih veya aynı Yasa'nın 304. maddesinde düzenlenen tashih (maddi hataların düzeltilmesi) yoluyla da hükmün değiştirilmesi söz konusu olamaz.
Somut olaya gelince, mahkemece karar celsesinde kısa karar ile “Davacının davasının kabulü ile davaya konu taşınmazlarda davacının payı oranında davalıların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, tapu iptali ve tescil talebi kabul edildiğinden davacı tarafın tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiş, bu hüküm taraf vekillerine tefhim edilmiş; gerekçeli kararda ise davaya konu taşınmazların iptal ve tescil edilecek payları her bir taşınmaz yönünden ayrı ayrı açıkça belirtilmiş, ancak davaya konu 2 ada 11 parseldeki 1 numaralı bağımsız bölüm hakkında herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında, mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı gibi, davacı tarafın davaya konu her bir talebi yönünden de hüküm kurduğunu söyleme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, 10.04.1992 günlü ve 1992/7 esas-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Davalı vekilinin temyiz itirazının değinilen husus yönünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair nedenlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 01.11.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.