Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1390 E. 2022/794 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, verilen vekaletname ile yapılan satış işleminin geçerli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının kanıtlanamaması ve ilk derece mahkemesinin direnme kararında HMK 297/2 maddesine aykırılık bulunmaması gözetilerek, bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrası düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı tarafından duruşma istekli ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 07/02/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası Tahsin’den kalan taşınmazların veraset ve intikal işlemleri için davalı kardeşi Kahraman’ı Sarıyer 1. Noterliğinin 31.01.1995 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, ne var ki davalı ...’ın vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu 708 ada 3 parsel sayılı taşınmazda babasından intikalen gelen miras payını oğlu olan diğer davalıya satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, devre konu payın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davalı ...’in çekişmeli taşınmazı oturmak için satın aldığını, satış bedelinin İstanbul 4. Levent mevkiinde davacıya bir daire alınmak suretiyle ödendiğini, bu nedenle satış yetkisini içerir vekaletname verildiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/07/2017 tarihli ve 2012/233 E., 2017/372 K. sayılı kararı ile; iddianın kanıtlanamadığı, davacı tarafın satış bedeli olarak iki daire yerine bir daire almış olması iddiasının ayrı bir davanın konusu olabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava değerinin 970.000,00-TL olduğunu ve bu değer üzerinden harç ikmali yaptırılarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını ve davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.

2.2. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; satış bedelinin bilirkişi raporuna göre satış tarihi itibariyle taşınmazın değerinin 1/52'si oranında olduğunu, satış bedelinin ödendiği savunmasının kanıtlanamadığını, vekaletin düzenlenmesi sırasında hazır olan tanıkların vekaletnamenin satış işlemi ya da miras hakkının devri için düzenlendiğine dair bir beyanda bulunmadıklarını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03/11/2017 tarihli ve 2017/1222 E., 2017/1028 K. sayılı kararı ile; vekil olan Kahraman Kalyoncu'nun hile ile davacılardan vekalet aldığı, vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı ...'nun ise vekil olan davalının oğlu olduğu ve iyiniyetli kabul edilmeyeceği gerekçesi ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne karar verilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 29/09/2020 tarihli ve 2018/544 E., 2020/4589 K. sayılı ilamı ile ‘‘...Davacı taraf, delil listesinde tanık deliline dayanmış ise de, tanık listesi sunmadığı gibi eldeki davadaki iddiaların sadece yazılı delil ile kanıtlanabileceğini beyan etmiştir. Ne var ki, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası başta tanık delili olmak üzere usulüne uygun elde edilmiş her türlü delil ile kanıtlanabilmektedir. Dosya kapsamında davalı tanıklarının dinlendiği, onların da davacı ...’nın çekişmeli payın devri nedeniyle hakkını aldığını, hatta tüm kardeşlerin hakkını aldığını, davacının payı bilerek devrettiğini beyan ettikleri görülmüştür. Yukarıda yer verilen maddeler ile dosya kapsamındaki deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacı tarafın iddialarını kanıtlayamadığı, davalıların el ve işbirliği içerisinde davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ettiklerinin ortaya konulamadığı, satışın iradi olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. ’’ gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

3.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 26/01/2021 tarihli ve 2020/1482 E., 2021/109 K. sayılı kararıyla; davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı tanığı ...'nun davacı lehine olan ifadesinin dikkate alınması gerektiğini, veraseten intikal ve paylaştırma işlemlerinin yapılabilmesi için davalılardan Kahraman Kalyoncu’ya verilen genel yetkili vekaletnamenin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettikleri hususunun sabit olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

5.2. Davalılar vekili katılma yolu ile sundukları temyiz dilekçesinde özetle; davalılar lehine hükmedilen 4.080,00 TL tutarındaki istinaf vekalet ücreti baki kalmak üzere, davasında haksız çıkan davacı yan aleyhine 970.000,00 TL üzerinden nispi vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek, hükmün bu şekilde düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir.

6.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." düzenlemesine yer verilmiştir.

6.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemesine yer verilmiştir.

6.2.4. HMK'nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.

6.2.5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373. maddesinin 2. ve 3. fıkraları "....Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.

Bölge adliye mahkemesi, 344. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir..." hükmünü içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dairenin (V/2.) no.lu paragrafta açıklanan ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak gerekçe oluşturulmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine.

6.3.2. Ne var ki, HMK'nın 297/2. maddesi uyarınca hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre; bundan sonra yapılacak iş, bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibaret olup, yazılı olduğu üzere istinaf isteminin reddi şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

Ancak anılan bu husus yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi hükmü gereğidir.

V. SONUÇ:

1. Açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalıların temyiz itirazının kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün tüm bentleri hükümden çıkarılarak yerlerine 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. bentler olarak;

1-Davanın REDDİNE,

2-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin ve tamamlama harcı olarak alınan toplam 16.510,25 TL'den mahsubu ile fazla alınan 16.450,95 TL'nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

3-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar yararına, yargılama sırasında harçlandırılan dava değeri üzerinden 2021 yılında yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 65550 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,

4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

5-İstinaf yargılaması sırasında yapılan duruşmada kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına 4.080,00TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,

6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

7-Kararın HMK'nın 301. maddesi gereği taraflara re'sen tebliğe çıkarılmasına,''

cümlelerinin yazılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, istek halinde peşin alınan temyiz harçlarının yatıranlara iadesine, 07/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.