"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı ile 24/12/2014 tarihinde inanç sözleşmesi niteliğinde "protokol" başlıklı yazılı belge düzenlediklerini ve buna göre 10876 parsel sayılı taşınmazını borcun teminatı olarak 25/12/2014 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiğini, ancak davalının protokolün 5. maddesinde yer alan vekalet verme edimini yerine getirmediğini, bu nedenle iskan izni alamadığı için davalıya olan borçlarını da ödeyemediğini ileri sürerek, protokol gereği edimlerin yerine getirilebilmesi ve iskan alınabilmesi için davalı tarafından kendisine vekalet verilmesine ya da Mahkeme tarafından bu hususta yetkilendirilmesine yönelik karar verilerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacı ile protokol imzalamadığını, taşınmazı takyidatlı olarak 25/12/2014 tarihinde satın aldığını, satış bedeli olan 600.000,00 TL ile ipotek bedelini banka aracılığı ile 23/01/2015 tarihinde ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; 24/12/2014 tarihli protokol başlıklı belgedeki imzanın davalıya ait olmadığının tespit edildiği, davalının 600.000,00 TL satış ve ipotek bedelini ödediği, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, yazılı delil başlangıcı nitelinde sözleşme olduğunu, bu durumda tanık dinlenebileceğini, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının imzasını kötü niyetli değiştirerek davacıyı yanılttığını, bu yöne ilişkin olarak suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının inançlı işleme dayandığı, alınan her iki rapor ile protokoldeki imzanın davalıya ait olmadığının tespit edildiği, bu nedenle protokolün davalı açısından bağlayıcı olmadığı, inançlı işlemin yazılı delille ispatlanması gerektiği, delil başlangıcı var ise usulen tanık dinlenmesinin mümkün olduğu, taşınmazın 600.000,00 TL bedelle satın alındığı, bedelin ödendiği, davacının yasada aranan nitelikte delillerle iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/(1).b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; doğrudan bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, dinlenen tanıkların davacı ve davalı ile aynı semtte yaşayan insanlar olup davacının iddiasını doğrular şekilde beyanda bulunduklarını, dava konusu taşınmaz davalı tarafa inanç sözleşmesine dayanılarak devredilmiş olmasına rağmen davalının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının hileli davranışları neticesinde davacıyı aldatarak başlangıçta protokolü imzalayıp daha sonra imza inkarında bulunduğunu, anılan imzaya ilişkin olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini ancak anılan takipsizlik kararının Bakırköy 6. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 20/05/2019 tarihinde kaldırıldığını belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 10876 parsel sayılı taşınmazın davacı ... tarafından 25/12/2014 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, 24/12/2014 tarihli protokolde dava konusu taşınmazın davalı adına tescil ettirileceği, davalının taşınmaz üzerindeki Aygaz A.Ş. lehine olan ipotek bedelini ödeyerek ipoteği fekkettireceği, 30/06/2015 tarihine kadar davacının davalıya ödeyeceği ipotek bedeli olan 403.750,00 USD ile elden borç olarak aldığı 23.000,00 USD'yi davalıya ödediği taktirde davalının taşınmazı davacıya devredeceği, borcun ödenmemesi halinde davalının alacağını karşılayacak kadar daireyi satabileceği ve taşınmazın iskanının alınması için davacıya vekaletname verileceği hususlarını içerdiği, protokolün taraflar ile dava dışı ... ve Yasin Topsakal tarafından tanık olarak imzalandığı, davalının protokoldeki imzaya itiraz ettiği, 08/09/2017 tarihli raporda 24/12/2014 tarihli protokoldeki ...'ya atfen atılmış olan imzanın ...'nın eli ürünü olmadığının mütalaa edildiği, Adli Tıp Kurumundan alınan 07/08/2018 tarihli raporda da inceleme konusu imzanın davalı ...'nın eli ürünü olmadığının belirtildiği, davacı tarafından yapılan şikayet sonucu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/8411 sayılı soruşturma dosyasında delil yetersizliği nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, söz konusu kararın Bakırköy 6. Ceza Hakimliğinin 2019/2382 Değişik iş sayılı kararı ile eksik delil toplanması nedeniyle kaldırılarak soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği anlaşılmakta olup, davacı tarafından sunulan 24/12/2014 tarihli protokoldeki imzanın davalıya ait olduğunun saptanması halinde söz konusu belgenin 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca inançlı işlemin yazılı delili sayılacağına kuşku yoktur.
3.3.2. Hâl böyle olunca, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/8411 sayılı soruşturma dosyasında eksik delil toplanması nedeniyle takipsizlik kararı kaldırılarak soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği gözetilerek, anılan soruşturmanın akıbetinin araştırılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 05/07/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.