"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, çekişmeli on sekiz parça taşınmazın dava dışı kişiler adına kayıtlı iken azledilen vekil tarafından davalılara devredildiğini, kayıt maliklerinin TMK 1007.maddesi uyarınca hazine aleyhine tazminat davası açtıklarını, tazminat sorumluluğu doğmaması ve hak kaybı oluşmaması adına davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile önceki malikler adına tescilini istemiştir.
Davalılar, vekilin azlinden haberdar olmadıkları için dava konusu olaylar nedeniyle kusurlarından bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının aktif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; 17.08.2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Tapu Sicili Tüzüğünün 74/4.(1994 tarihli Tapu Sicili Tüzüğünün 85.) maddesi “Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir. ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26.09.2011 tarih ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılır." şeklinde yasal düzenleme içermektedir. Öte yandan; tapu sicillerinin doğru tutulmasını üstlenen devlet, ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da bu haklardan yoksun kalınması, dayanak ve belgelere aykırı kayıt oluşması sonucu doğan zararları ödemekle yükümlüdür. TMK.nun 1007. maddesinden kaynaklanan hazinenin kusursuz sorumluluğu kapsamında, davacı idarenin böylesi bir davayı açmasında da hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; davacının dava açmakta hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti olduğu gözetilerek, davanın esasına girilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi neticesinde varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.