Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1771 E. 2022/767 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraf muvazaası iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, dava konusu taşınmazın dava devam ederken devredilmesi nedeniyle HMK 125. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı ve iyiniyetli üçüncü kişi konumunun tespiti uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın dava sırasında devredilmesi halinde HMK'nın 125. maddesinin re'sen uygulanması ve davacıya seçimlik hakkının sorulması, ayrıca iyiniyet iddiasının tüm deliller toplanarak değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması ve fazla harca karar verilmesi doğru görülmeyerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Varto Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 27/11/2020 tarihli, 2019/95 Esas ve 2020/518 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ...... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... (...) gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı, mirasbırakandan intikal eden 21 ada 6 ve 188 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını, geçici ve bedelsiz olarak davalı yeğeni ...’ya satış suretiyle devrettiğini, davalının taşınmazları iade etmesi gerekirken dava dışı annesi Gülsüm’e satış yetkisini içeren vekaletname verip üçüncü kişilere satmak istediğini öğrendiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 1884 ada 4 parsel sayılı taşınmazın el değiştirmesi nedeniyle son kayıt maliki...’ın davaya dahil edilmesini istemiştir.

Bozma kararından sonra açılan birleştirilen davada davacılar, 188 ada 4 parsel sayılı taşınmazın son kayıt malikinin davalı ... olduğunu ve iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., davaya cevap vermemiş; birleştirilen davada davalı ..., iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen ilk kararına karşı davacı ..., davacı ... ve davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 06/11/2018 tarihli ve 2015/14651 Esas, 2018/14086 Karar sayılı ilamı ile, “... eldeki davayı davacı ..., davalı ... aleyhine açmış olup, ... hakkında usulüne uygun husumet yöneltilerek açılmış bir dava bulunmadığı, ... tarafından da usulünce açılmış bir dava bulunmadığından anılan şahıslar yönünden esastan hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, davacı tarafından delil olarak bildirilen Varto Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/12 Esas, 2008/84 Karar sayılı dava dosyası değerlendirilmeden sonuca gidilmiş olması da doğru değildir. Hal böyle olunca, davacı tarafın delil olarak bildirdiği Varto Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/12 Esas, 2008/84 Karar sayılı dava dosyasının getirtilip değerlendirilmesi, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle taraf muvazaası yönünde araştırma ve inceleme yapılması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 27/11/2020 tarihli ve 2019/95 Esas, 2020/518 Karar sayılı kararıyla; asıl davada 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, birleştirilen davada davacı ...’in davalı ...’dan talebi yönünden asıl davada karar verildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, davacılar ... Fesih ve ...’in davalı ...’dan talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.

5. Temyiz Nedenleri

Asıl ve birleştirilen davada davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, bozmada belirtildiği gibi yeni dava açtıklarını, tüm eksiklikleri giderdiklerini, ancak Mahkemece çelişkili şekilde ... hakkındaki davanın kabulüne, ... hakkındaki davanın reddine karar verildiğini, ek davanın hiç bir şekilde incelenmediğini, birleştirilen davanın karar tarihinden hemen önce geldiğini bu nedenle incelenmediğinin açık olduğunu, 6 parsel yönünden temliklerin açılan davadan sonra olduğunu, avukat ile dava açılmadığı için tedbir konulmadığını, 10.000 kişilik nüfusu olan ilçedeki iki akaryakıt istasyonundan biri olan dava konusu taşınmazın durumunun bilinmemesinin mümkün olmadığını, Varto Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/12 Esaslı davasının eldeki dava için delil başlangıcı olduğunu, davalı ...'ın dava konusu taşınmazı ...'den alan ...'in arkadaşı olduğunu, ...'nin ise 2008/12 Esaslı davada ... vekili ... ...'ın kardeşi olduğunu, ...'in alacağına mahsuben kardeşine geçirdiğini, ...'in hem kendi ortağı hem de...'ın ortağı olduğunu, ...'ın taşınmazın üzerindeki bir takım icra ödemelerini yaptığını, bu durumun da olayı bildiğini gösterdiğini, iyiniyetin detaylı araştırılması gerektiğini, bu konuda tanık dinlenilmediğini, tarafların dinlenilmediğini, belge alınmadığını ve akraba olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, Varto gibi küçük bir ilçede petrol ofisi olan bir taşınmazın 6 ay gibi bir süre bu kadar çok el değiştirmesinin olağan olmadığını, bedelin beş kat düşük olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraf muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” hükmü düzenlenmiştir.

6.2.2. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024. maddesinin 1 inci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 2 nci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 3 üncü fıkrasında ise; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

6.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi ise “Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a)İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. b)İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. (2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.” hükmünü düzenlemektedir.

6.2.4. Ayrıca; dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 1086 sayılı HUMK'un l86. ve 6100 sayılı Yasa'nın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden, dava konusu 21 ada 6 parsel sayılı taşınmazda ...’in kayden maliki olduğu 242/1625, ... ...’in kayden maliki olduğu 241/1625 payın 19/11/2007 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle temlik edildiği, 188 ada 4 parsel sayılı taşınmazda ... ... ve ...’in kayden maliki oldukları 1/3’er payın 19/11/2007 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle devredildiği, ...’nun da anılan payları 07/06/2012 tarihinde ... ...’a, ...’nin 08/08/2012 tarihinde ... ...’ya, ...’in de 28/12/2012 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, eldeki davanın 26/04/2012 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

6.3.2. Somut olayda, asıl davada davalı ...’nun dava konusu 4 parseldeki payları dava açıldıktan sonra 07/06/2012 tarihinde temlik ettiği gözetilerek HMK’nın 125. maddesi re’sen uygulanarak davacıya seçimlik hakkı sorulmadan yargılamaya devam edilmesi hatalı olduğu gibi birleştirilen dava yönünden tarafların usulüne uygun olarak bildirdikleri tüm deliller toplanmadan eksik inceleme ile yetinilerek karar verilmesi de doğru değildir.

6.3.3. Hal böyle olunca, asıl dava yönünden HMK’nın 125. maddesinin uygulanması, birleştirilen davada ise tanık deliline dayanan taraflara tanık listesi bildirmeleri için usulünce süre verilmesi ve tüm deliller toplanarak yapılacak inceleme sonucunda hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

6.3.4. Kabule göre de, iptal ve tesciline karar verilen payın değeri üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken taşınmazın tamamı üzerinden fazla harca hükmedilmesi de doğru değildir.

V. SONUÇ

Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin (IV./6.3.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle; yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.