"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04/12/2020 tarihli ve 2020/160 Esas, 2020/590 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10/02/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi.Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’ın 1153 ada 86 parselde yer alan 3 no.lu bağımsız bölümü damadı olan davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, ancak asıl amacının bağış olduğunu, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 20/01/2020 tarihli ve 2016/14899 E., 2020/291 K. sayılı kararıyla; “Somut olayda; dinlenen davacı tanıkları mirasbırakanın dava konusu taşınmazı satıp bir kısım parasını çocuklarına vermeyi kalan kısmıyla da küçük bir ev alıp burada oturmayı düşündüğünü beyan ettikleri, bir başka ifade ile temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu yönünde bilgilerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca muvazaa iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2020 tarihli ve 2020/160 E., 2020/590 sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının davacı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma öncesi verilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün doğru ve yerinde olduğunu, tanık beyanları ile temlikin mal kaçırmak kastıyla muvazaalı olarak yapıldığının ve mirasbırakana herhangi bir satış bedeli ödenmediğinin sabit olduğunu, Yargıtayca tanık beyanlarının eksik ve hatalı yorumlanarak İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasının doğru olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1 Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.3. Değerlendirme
Dairenin (IV/2.) numaralı paragrafta açıklanan bozma kararında; dava dosyasındaki delillere göre yapılan inceleme sonucunda muvazaa iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada aynı gerekçeler benimsenerek karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.