Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1977 E. 2022/1225 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı satışların muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Toplanan deliller ve hükmün dayandığı gerekçede isabetsizlik bulunmadığı, ancak vekalet ücreti ve harçların hesaplanmasında hata yapıldığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının harç ve vekalet ücretine ilişkin kısımları düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 19/02/2021 tarihli, 2018/2316 Esas, 2021/322 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde taraf vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 16/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...’ün 642 ada 1, 681 ada 30 ve 585 ada 16 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, ...’in de mirasbırakandan temlik aldığı bu taşınmazları mirasbırakanın ölen oğlu ...’dan torunu olan diğer davalı ... ...’a devrettiğini, ... ile ara malik davalı ...’in dost ve ahbap olduklarını, temliklerin mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı yapıldığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir. Yargılama sırasında 642 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak açılan dava tefrik edilerek eldeki esası almıştır.

II. CEVAP

Davalılar, satışların gerçek olduğu, bedellerin ödendiğini, her iki davalının da alım güçlerinin bulunduğunu, taşınmazların sonradan değer kazandığını, satış işlemini bilen veya bilebilecek olan davacıların satıştan 35 yıl sonra dava açmalarının kötüniyetli olduklarını gösterdiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalılar, İlk Derece Mahkemesi kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, davaya konu taşınmazların devir tarihinin 1980 olduğunu, davalı ...'in babası ...'nın ilk eşinin ise 1982 yılında öldüğünü, mirasbırakanın, gelininin iki yıl sonra öleceğini ve oğlunun başka biri ile evleneceğini, ondan çocuklarının olacağını bilerek hareket ettiğinin savunulmasının akla ve mantığa aykırı olduğunu, mirasbırakanın ölmeden önce maddi sıkıntı içinde olduğunu, davacıların satışı seneler öncesinden bildikleri halde davaya konu taşınmazların imar uygulaması ile değer kazanması ve kat karşılığı daireler verilmeye başlanması üzerine dava açtıklarını, davaya konu taşınmazların 1980 yılında davalı ...'e temlik edildiğini, 1994 yılında da diğer davalı ... ...'a temlik edildiğini, her iki temlik tarihi arasındaki farkın mahkemece dikkate alınmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 19/02/2021 tarihli, 2018/2316 Esas, 2021/322 Karar sayılı kararı ile; davanın kabulünün doğru olduğu ne var ki hükmün infaza elverişli olmadığı gerekçesiyle hükmün kuruluş biçimi ve hükmün ferileri yönünden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararı kaldırılarak davanın kabulüne ilişkin yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili (katılma yoluyla) ile davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacılar vekili, eldeki davada harcı ikmal edilen dava değerinin 819.992,80 TL olduğunu, tefrik öncesi tüm taşınmazlar için ana dosyaya yatırılan tamamlama harcının tefrik sonrası eldeki dosyaya aktarılmadığını, bu hususta bir kusurları bulunmamasına rağmen bölge adliye mahkemesince dava dilekçesinde tahminen belirtilen dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hükümde belirtilen harç ve yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün belirtilen yönlerden bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2.2. Davalılar vekili, davacı tanıklarının yönlendirme ile duyuma dayalı beyanda bulunduklarını, davacıların satışları en başından beri bildiklerini, taşınmazlar değerlendikten sonra kötüniyetli olarak eldeki davayı açtıklarını, satışların gerçek olduğunu, muvazaanın bulunmadığını, taşınmazların mirasbırakan tarafından davalı ...'e devredildiği tarihte henüz 8 yaşında olan davalı ...'in iyiniyetli olduğunu, o tarihte mirasçılık sıfatının da bulunmadığını, diğer davalı ... ile arasında bir akrabalık ilişkisinin olmadığını, davalı ...'in taşınmazları hem ihtiyaçları hem de ekip dikemediği için 15 yıl sonra davalı ...'e bedeli karşılığında devrettiğini, anılan satışlardan önce mirasbırakanın kendi evini bile başkasına sattığını, bu husus ileri sürülmesine rağmen mahkemece inceleme yapılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323/1-ğ maddesine göre, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince taktir olunacak vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında olup yine aynı yasanın yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 326/1. maddesinde “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Hemen belirtmek gerekir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdiriyle temlikin muvazaalı olduğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur. Davalıların tüm, davacıların aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

3.3.2. Davacıların harç ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Muris muvazaasına dayalı davalarda, dava değerinin, davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olduğu kuşkusuzdur.

Somut olayda, dava 642 ada 1 (imar sonucu 3138 ada 2, 3 ve 5), 681 ada 30 ve 585 ada 16 parsel sayılı taşınmazlar için ayrım yapılmaksızın toplam 150.000,00 TL değer gösterilerek açılmış, yargılama sırasında taşınmazların dava tarihindeki değerleri toplamından davacıların payına (toplam 176/240) isabet eden 829.358,20 TL üzerinden tamamlama harcı yatırılmıştır. Tefrik ile eldeki esası alan davaya konu 642 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden dava değeri 819.992,80 TL olup, yargılama sırasında davacıların harcı tamamladıkları da nazara alınınca bu değer üzerinden harca ve davalılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesinde belirtilen değer olan 150.000,00 TL üzerinden eksik harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.

Ne var ki, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.

VI. SONUÇ:

1.Kararın (V/3.3.1.) nolu paragrafında açıklanan nedenlerle; davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

2.Kararın (V/3.3.2.) nolu paragrafında açıklanan nedenlerle; davacıların harç ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin temyize konu 19/02/2021 tarihli, 2018/2316 Esas, 2021/322 Karar sayılı kararında; hükmün 3. fıkrasının (c) bendi hükümden çıkartılarak yerine; “c-Alınması gereken 56.013,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 853,87 TL ile 13.149,55 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 42.010,40 TL'nin davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davacılar tarafından yatırılan toplam 14.003,42 TL harcın davalılardan alınarak davacılara verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün 3. fıkrasının (d) bendi hükümden çıkartılarak yerine; "d-Yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacılar yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 58.049,64 TL vekalet ücretinin davalılar ... ve ...'dan alınarak davacılara verilmesine,'' cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekliyle ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine 16/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.