"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ECRİMİSİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tenkis ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 13/04/2021 tarihli 2020/1302 Esas 2021/638 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı ... vekili tarafından duruşma istekli ve davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10.02.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ve temyiz edilen davalı vekili Avukat ...... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davacı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...’nın 26.07.2004 tarihli vasiyetname düzenlediğini, vasiyetname konusu 178 parsel sayılı taşınmazdaki 26 nolu bağımsız bölümü, 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki J Blok 3 nolu bağımsız bölümü, 187 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki C1-03 Blok 14 nolu bağımsız bölümü,293 parsel sayılı taşınmazdaki 20 ve 21 nolu bağımsız bölümler ile 4539, 4540, 3, 2146, 2147 ve 1135 ada 1 parsel sayılı taşınmazları mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, anılan vasiyetname ile ilgili Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/44 Esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali davası açıldığını ve derdest olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa tenkise, ayrıca mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren belirlenecek ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından kendisine vasiyet edildiğini, taşınmaz devirlerinin vasiyetin yerine getirilmesi amacıyla yapıldığını, davacıların saklı paylı mirasçı olmadığını, mirasbırakanın 2004 yılında kanser hastası olduğunu, bu dönemden sonra murisin tüm bakım ve gözetimi ile kendisinin ve eşinin ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/07/2020 tarihli ve 2013/151 E., 2020/247 K. sayılı kararıyla; dava konusu 187 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 14 nolu bağımsız bölüm ile 1135 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin reddine, tenkis isteğinin aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ... vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı ... vekili istinaf itirazlarında özetle
İlk Derece Mahkemesince tanıkların dinlenilmediğini,hükmün eksik inceleme sonucu verildiğini,mirasbırakan tarafından 26.07.2004 tarihinde düzenlenen vasiyetname dikkate alındığında mirasbırakan ve davalının birlikte mal kaçırmaya yönelik hareket ettiklerini, TMK'nın 505. maddesi gereğince kardeşlerin saklı paylarının bulunduğunu,bu durum davalı tarafça da bilindiğinden mirasbırakana baskı ile vasiyetname düzenlettirildiğini,temliklerin davalının baskısı ile yapıldığını ileri sürerek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasını, reddedilen taşınmazlar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davalı vekili istinaf itirazlarında özetle
Mirasbırakanın düzenli geliri olmadığını, uzun yıllar devam eden kanser hastalığı sebebiyle taşınmazlarını satarak hayatını idame ettirdiğini, hastalığı boyuncu mirasbırakana davalı tarafından bakıldığını ve tüm ihtiyaçlarının karşılandığını, mirasbırakanın ihtiyaçları nedeniyle taşınmazlarını satmak istemesi üzerine, davalı tarafça bedelleri ödenerek satın alındığını, davacıların mirasbırakanla ilgilenmediklerini, taşınmazların mirasbırakan tarafından kendisine vasiyet edildiğini, kabul ve ret oranına göre mahkeme masraflarının hatalı hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13/04/2021 tarihli ve 2020/1302 E., 2021/638 K. sayılı kararıyla; 2004 yılından itibaren mirasbırakanın kanser tedavisi gördüğü, davalı ve eşinin mirasbırakanın her türlü bakım ve ihtiyacı ile ilgilendikleri, mirasbırakanın bakımını sağlayan ve yeğeni olan davalının ahlaki yükümlülüğü aşar şekilde bakım edimini ifa ettiği, semenin bu şekilde ödendiği, mirasbırakanın temliklerdeki gerçek amaç ve iradesinin mal kaçırmak olmadığı, temliklerin bakım, hizmet ve emek karşılığı olarak yapıldığı, davacıların muvazaa iddiasını ispat edemediği, dava konusu diğer 9 adet taşınmazın davalı adına kayıtlı olmadığından bu taşınmazlar yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, mirasbırakanın 2012 yılında öldüğü, ölüm tarihinde yürürlükte bulunan TMK ‘nın 505. maddesi gereğince davacıların mirasbırakanın saklı pay sahibi mirasçıları olmadığından tenkis talebinin usulden reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı ...’ın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak dava konusu 187 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki C-Blok 14 nolu bağımsız bölüm ile 1135 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın esastan reddine, dava konusu diğer taşınmazlar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, ecrimisil isteğinin reddine, tenkis talebi yönünden aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; mirasbırakanın vasiyetname düzenlemesinden sonra vasiyetnameye konu olan dava konusu 1135 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 187 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki C1 Blok 14 nolu bb davalıya satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, davalının cevap dilekçesinde bu durumu ikrar ederek,” mirasbırakanın avukatları evine davet ederek hukuki yardım aldığını ve diğer mirasçılara hiç mal kalmaması için ne yapması gerektiği konusunda bilgi edindiğini” beyan ettiğini, mirasbırakanın amacının davacıları mirasından mahrum ederek cezalandırmak olduğunu,temliklerin davalının mirasbırakanı yönlendirmesi ile yapıldığını, davanı kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
2.2. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile mirasbırakanın sosyal güvencesinin bulunduğu, ayrıca çok fazla mal varlığı olup kimsenin yardımına muhtaç olmadığını,kendisinin de mirasbırakan ile ilgilendiğini, mirasbırakanın mal varlığının tamamını davalıya vasiyet etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,Bölge Adliye Mahkemesince temliklerin ölünceye kadar bakma akdi olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını, davanın reddinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre kararın (IV./3.) no.lu paragrafında yer verilen gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı ...’dan, 80,70 TL onama harcının da davacı ...’den alınmasına, 10.02.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.