"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasındaki davadan dolayı Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.06.2020 tarihli ve 2019/62 Esas - 2020/254 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 24.03.2021 tarihli ve 2020/2723 Esas - 2021/1731 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’in 745, 642, 404, 341 parsel (imar ile 1179/2, 1197/7, 1197/8, 1207/2 ve 1208/2 parsel) sayılı taşınmazları ikinci eş ... ile ondan olan çocuğu ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, 1197/8 parselin daha sonra diğer davalı ...’e temlik edildiğini, yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, 404 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma işlemine tabi tutulduğunu ve 30.000,00 TL kamulaştırma bedelinin ödendiğini, miras payları oranında belirlenecek bedelin kamulaştırma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz oranı ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, 26/06/2013 tarihli dilekçe ile davacılardan ... davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalılar, mirasbırakan tarafından davacılara da taşınmazlar temlik edildiğini, işlemlerin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı ... yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer davacı yönünden muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; "...Somut olayda, yukarıda değinilen olgular açıklanan ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, mirasbırakan ...’in, davalılardan ... ve ...’e yapmış olduğu temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, Mahkemece davalı ...’e temlik edilen 1197/8 parsel sayılı taşınmaz yönünden iyi niyet araştırması yapılarak sonuca gidildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, üçüncü kişi durumunda olan davalı ... yönünden iyi niyet araştırması yapılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir....’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 1197 ada 8 parsel yönünden davalı ...’in iyiniyetli olduğu gerekçesi ile tapu iptal tescil isteğinin reddine, diğer davalı ... yönünden ise bedel isteğinin kabulüne, diğer taşınmazlar yönünden daha önce karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, anılan kararın davacı ... vekili ve davalılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairece; " ... Hemen belirtilmelidir ki Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak davalı ... ve dava dışı ... ...’a yapılan temliklerin muvazaalı kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davacının temyiz itirazlarına gelince; ... davacının 1197 ada 8 parsel yönünden de tapu iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına karşı davalılar vekili tarafından süresinde karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki, çok taraflı ve çok devirli bir davada sağlıklı bir inceleme ve değerlendirme yapılabilmesi için tarafların ve devirlerin net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
1952 doğumlu mirasbırakan ...’ın 06/05/2003 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak, ...’den olma davacı çocukları ... ve ... ... ile ikinci eşi ... ve ondan olma davalı çocuğu ...’ı bıraktığı, diğer davalı ...’in mirasçılık sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu noktada dikkat çekilmesi gereken husus, aynı ad ve soyadına sahip kişilerin bulunduğu, bir tanesinin ... ve ... oğlu 1965 doğumlu davalı ..., diğerinin ise ... ve ... oğlu 1952 doğumlu davacı ...’ın olduğudur.
Bozma öncesi ve sonrası celp edilen tüm tapu kayıtları incelendiğinde;
1- Kök 642 sayılı parsel yönünden:
a- ¾ payı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, mirasbırakanın payın tamamını 27/06/1988 tarihinde dava dışı eşi ...’ye satış yoluyla devrettiği,
b- ¼ payı tarafların babaannesi ... adına kayıtlı iken, ...’nın payın tamamını 31/01/1977 tarihinde davacı ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, davacının da bu payı 12/03/1980 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği,
2- Kök 770 sayılı parsel yönünden:
a- 1/8 payı payı tarafların babaannesi ... adına kayıtlı iken, ...’nın payın tamamını 31/01/1977 tarihinde davacı ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, davacının da bu payı 12/03/1980 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği,
3- Kök 745 sayılı parsel yönünden:
a- ¾ payı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, mirasbırakanın payın tamamını 21/11/1983 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği,
b- ¼ payı tarafların babaannesi ... adına kayıtlı iken, ...’nın payın tamamını 31/01/1977 tarihinde davacı ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, davacının da bu payı 12/03/1980 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği,
4- Kök 340 sayılı parsel yönünden:
a- tamamı tarafların babaannesi ... adına kayıtlı iken, ...’nın payın tamamını 31/01/1977 tarihinde davacı ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, davacının da bu payı 12/03/1980 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği,
5- Kök 404 sayılı parsel yönünden:
a- ¾ payı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, mirasbırakanın payın tamamını 21/11/1983 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği,
b- ¼ payı tarafların babaannesi ... adına kayıtlı iken, ...’nın payın tamamını 31/01/1977 tarihinde davacı ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, davacının da bu payı 12/03/1980 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği tespit edilmiştir.
Kök parsellerin ifraz, tevhit ve imar uygulaması ile revizyon gördüğü kayıtlar ve davalı ...’e yapılan satış incelendiğinde;
1- 341 sayılı parselden imar uygulaması ile 1179 ada 2, 1197 ada 7, 1207 ada 2, 1208 ada 2 ve 1197 ada 2 sayılı parsellerin oluştuğu, 1197 ada 2 sayılı parselin oluşumunda 340 sayılı parselin de dahil edildiği,
2- 1197 ada 2 sayılı parselin tamamı davalı ... adına kayıtlı iken, 1197 ada 3 ve 1197 ada 4 sayılı parsellerle tevhit edilerek dava konusu 1197 ada 8 sayılı parselin oluştuğu ve bu parselde davalı ...’in 19/48 pay sahibi olduğu,
3- Davalı ...’in dava konusu 1197 ada 8 sayılı parseldeki 19/48 payının tamamını 09/05/2013 tarihinde diğer davalı ...’e satış göstererek temlik ettiği,
4- Dava konusu 745 ve 642 parsel sayılı taşınmazların kadastral parsel olarak durdukları, 404 sayılı parselin ise kamulaştırıldığı görülmektedir.
Davalılar vekili karar düzeltme dilekçesinde davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu yanında özellikle 340, 642 ve 745 parsel sayılı taşınmazlarda tarafların babaannesi ...’ın devrettiği payların da kabul kapsamına alınarak talebin aşıldığını ileri sürmüştür.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, mirasbırakan ...’in yaptığı temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olduğu gibi son bozma ilamında gerekçesi ortaya konulduğu üzere ikinci el konumundaki davalı ...’in de 4721 sayılı TMK’nin 1023. maddesinden yararlanamayacağı ortadadır. Davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin karar düzeltme nedenleri, HUMK'un 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığından reddine.
Diğer nedenlere gelince;
Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere, 642 ve 745 parsel sayılı taşınmazlarda ... tarafından davacıya, davacının da davalıya devrettiği payların kabul kapsamına alınmasının doğru olmadığı, ve yine imar ile oluşan 1197 ada 8 sayılı parselin sadece kök 341 sayılı parselden değil, ... tarafından devredilen 340 sayılı parselden de geldiği gözetilerek, bir karar verilmesi gerektiği, ...’dan geçen payların kabul kapsamına alınmasının maddi hata niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, 642, 745 ve imar ile oluşan 1197 ada 8 sayılı parseller yönünden yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
Anılan bu husus, davalılar vekilinin karar düzeltme isteği sonucunda anlaşıldığından, davalılar vekilinin karar düzeltme isteğinin (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK'un 440. maddesi gereğince kabulü ile Dairenin 24/03/2021 tarihli ve 2020/2723 Esas, 2021/1731 Karar sayılı bozma kararının 642 ve 745 sayılı parseller yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA, Yerel Mahkemenin 18/06/2020 tarihli ve 2019/62 Esas, 2020/254 Karar sayılı kararının açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince ilave gerekçe ile BOZULMASINA, 03/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.