Logo

1. Hukuk Dairesi2021/23 E. 2022/177 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazlarını davalıya ölünceye kadar bakma ve satış yoluyla devretmesinin muris muvazaası içerip içermediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, mirasbırakanın davalıya yaptığı temlikin makul sınırlar içerisinde kaldığı ve mal kaçırma amacı taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararının, usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08/10/2020 tarihli ve 2019/430 Esas, 2020/217 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 12/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalı Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...’un maliki olduğu 106 ve 509 parsel sayılı taşınmazları ölünceye kadar bakma akdi ile 897 parsel sayılı taşınmazı ise satış suretiyle, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğluna devrettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, 897 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ile ilgisi olmadığını, diğer taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi ile devredildiğini, edimlerini yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, 897 parsel sayılı taşınmaz yönünden mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine; 106 ve 509 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 15/10/2019 tarihli ve 2016/7970 E., 2019/5241 K. sayılı ilamıyla; “Hal böyle olunca, geride kalan taşınmazların değerleri tespit edilerek mirasbırakanın davalıya yaptığı temlikin makul sınırlar içerisinde kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekirken, ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan temlikin satış gibi değerlendirilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 08/10/2020 tarihli ve 2019/430 E., 2020/217 K. sayılı kararıyla; 897 parsel sayılı taşınmaz yönünden mirasbırakan tarafından davalıya yapılmış bir temlik bulunmadığı; 106 ve 509 parsel sayılı taşınmazlar bakımından ise mirasbırakanın davalıya yaptığı temlikin makul sınırlar içerisinde kaldığı, mal kaçırma amacının olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu edilen ve davalıya yapılan temliklerin davacılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu, mirasbırakan ve onun annesi ...’nin kendileri ile birlikte aynı çatı altında yaşayan davalıya taşınmazlarını muvazaalı şekilde devrettiklerini, davanın ispatlandığı halde reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.