"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, adına kayıtlı 21 parseldeki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin satışı konusunda davalı ile 100.000,00 TL bedel karşılığı anlaştıklarını, 17.500,00 TL'nin peşin olarak ödendiğini ancak bakiye için verilen çeklerin karşılıksız çıktığını ve senet bedellerinin ödenmediğini, kandırıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini peşin ödeyerek satın aldığını, çek, senet vermediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı adına kayıtlı 21 parseldeki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin 21.10.2010 tarih 9857 yevmiye numarası ile davalı ...’ye satış suretiyle temlik edildiği, davalı ...’nin temlik işlemini dava dışı vekili ... ... vasıtasıyla yaptığı, bakiye satış bedeli için verilen senetlerin vadesinde ödenmemesi üzerine senet yerine verilen çeklerin sahte olduğu iddiasıyla davacının Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu, Mahkemece 16/02/2012 tarihli celsede tanık isimlerini sunması için davacı vekiline iki haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilince 01/03/2012 tarihinde tanık listesi ibraz edildiği, 17/07/2012 tarihli celsede Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı 2010/4293 Esas sayılı hazırlık dosya sonucunun beklenilmesine, sonuçlanıncaya kadar HMK’nun 165.maddesi gereği dosyanın ertelenmesine, HMK’nun 137. maddesi gereği eksiklikler tamamlandığında ön inceleme duruşmasının taraflara bildirilmesine, ayrıca tanık dinlenilmesi hususunun daha sonra değerlendirilmesine karar verildiği, 16/05/2014 tarihinde celse açıldığı, Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/4293 Esas sayılı hazırlık dosyasının halen derdest olup sonuçlanıncaya kadar beklenmesine, dosyanın işlemden çekilmesine karar verildiği, Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/314 Esas - 2015/85 Karar sayılı dosyasında; davalı ... ve vekili olarak temlik işlemini yapan dava dışı ... haklarında bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucu davalı ...’nin beraatine, ...’ın ise dolandırıcılık suçundan beraatine, çekte sahtecilik suçundan hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, Mahkemece 03/09/2020 tarihinde celse açıldığı, keşif yapılıp bilirkişi raporu alındığı, davacının bildirdiği tanıklar ile ilgili ara karar kurulmadan ve tanıklar dinlenmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; HMK’nun 27. maddesi; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Yanı sıra uluslararası sözleşmeler ve Anayasa'nın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur. Buna göre davacı tarafın, dava ile ilgili açıklama ve ispat hakkına sahip olduğunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; dava 1086 s. HUMK zamanında açılmış, davacı iddialarını ispat edebilmek için tanık deliline dayanmış, tanık isimlerini sunduğu halde bildirdiği tanıklar dinlenmeden ve bu hususta değerlendirme yapılmadan hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde eksik inceleme ile yetinilmiştir.
Hal böyle olunca, davacının bildirdiği tanıkların hile iddiası yönünden dinlenilmesi, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.11.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.