"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.09.2014 gün ve 2010/13 Esas - 2014/335 Karar sayılı hükmün Onanmasına ilişkin olan Yargıtay Kapatılan 16. Hukuk Dairesinin 14.11.2016 gün ve 2016/8349 Esas – 8986 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davacı Hazine temsilcisi tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine temsilcisi, dava konusu ... ada ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların sınırında bulunan ... ada ... parsel sayılı taşınmazın, tescil ilamıyla oluşan tapu kaydı uyarınca Hazine adına tescil edildiğini, taşınmaza revizyon gören tapu kaydının yüzölçümü ....000,00 metrekare olmasına rağmen ... parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 29.227,74 metrekare olarak tespit edildiğini, 30.772,26 metrekarelik farkın dava konusu taşınmazlarda kaldığını, aynı zamanda ... parsele revizyon gören tapu kaydının bir hududunun da “Kirkor” okuduğunu, bu durumda bir kısım dava konusu taşınmazın Hazine taşınmazından kazanılmış olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı Hazine adına kayıtlı ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmazların müşterek sınırında kot farkı bulunduğu, bu sınırda günümüze kadar herhangi bir değişiklik olmadığı, dava konusu taşınmazların davalılar ve mirasçıları tarafından kullanıldığı ve davacı tarafın davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
Davacı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; Hazine adına kayıtlı taşınmaza revizyon göre tapu kaydının miktarı ....000,00 metrekare olmasına rağmen ... parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 29.227,74 metrekare olarak tespit edildiğini, aradaki farkın dava konusu taşınmazlarda kaldığını, Mahkemece yapılan araştırmanın özellikle tapu uygulaması yönüyle yetersiz olduğunu, tapu kaydının kapsamının hükme esas alınan teknik bilirkişi krokisinde de gösterilmediğini, mütegayyip eşhastan kalan yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek Mahkeme kararının bozulması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
V. YARGITAY İLAMI
Hüküm, Yargıtay Kapatılan 16. Hukuk Dairesinin 14/11/2016 gün ve 2016/8349 Esas, 8986 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
VI. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar:
Yargıtay onama ilamına karşı süresi içerisinde davacı Hazine temsilcisi tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri:
Davacı Hazine temsilcisi karar düzeltme dilekçesinde; temyiz dilekçesinde ileri sürdükleri itirazların cevapsız bırakıldığını belirterek Yargıtay onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi şöyledir.
“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta ..., kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (... ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi ise şöyledir.
“Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.”
3.3. Değerlendirme
Kadastro sonucunda .../ ... – ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ... ada ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı sırası ile 24.358.25, 22.700.95, 13.788.03, 13.655...., ....983.77 ve 19.991,19 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve ... adına, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz vergi kaydı, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiş, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ise irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edildikten sonra pay satışları nedeni ile ... adına tescil etmiştir.
Mahkemece, davacı Hazine adına kayıtlı ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmazların müşterek sınırında kot farkı bulunduğu, bu sınırda günümüze kadar herhangi bir değişiklik olmadığı, dava konusu taşınmazların davalılar ve mirasçıları tarafından kullanıldığı, davacı tarafın davasını ispat edemediği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve uygulama ile hükme esas alınan teknik bilirkişi raporu karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacının dayandığı, ... ada ... parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydı idari yoldan oluşmuş olduğu halde, tapu kaydının krokisi dosya arasına alınıp yöntemince kapsamı belirlenmemiş, teknik bilirkişiden davacının dayandığı tapu kaydının uygulamasını gösterir, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarını izlemeye elverişli rapor aldırılmadığı gibi taşınmazların öncesinin mütegayyip eşhastan kalan yerlerden olup olmadığı ve tapunun oluştuğu tarihe kadar davalı taraf lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesindeki edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği de yöntemince araştırılmamıştır.
Sağlıklı sonuca varılabilmesi için, davacı Hazine'nin dayandığı tapu kaydının krokisi ile dayanağı olan diğer belgeler, dava konusu taşınmazları dıştan çevreleyen ... ada ..., ...; ... ada ...; ... ada ...; ... ada ..., ..., ..., ..., ...; ... ada ...; ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve varsa dayanağı olan belgeler ile taşınmazların kadastro tespitleri kesinleşmiş ise tedavüllü tapu kayıtları dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra; mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazların başında yapılacak keşif sırasında, davacının dayandığı tapu kaydı ve yapılacak araştırmaya göre varsa tapu kaydının krokisi uygulanıp kapsamı 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20/A maddesi uyarınca belirlenmelidir. Ancak tapu kaydının krokisi zemine uygun değilse ve uygulama kabiliyeti yok ise bu durumda tapu kaydının sınırlarına itibar edilmeli; bu amaçla dayanak tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için davacıya tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, öncesinin mütegayyip eşhastan kalan yerlerden olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tapunun oluşumuna esas tutanaklarda imzası bulunan kişilerin hayatta olduklarının anlaşılması halinde, bu kişiler de çağrılarak tanık sıfatı ile dinlenilmelidir. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiden uygulanan kayıtların hudutları ile kapsamını belirtir, keşfi takibe imkan verir gerekçeli kroki ve rapor alınmalıdır. Ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazların tarımsal niteliğini bildiren, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini açıklayan, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır. Taşınmazların tamamının veya bir bölümünün davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, tapu kaydının oluşum tarihine kadar, tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde ise tespit tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi uyarınca davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılıp, bundan sonra tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
VII. SONUÇ:
Mahkemece az yukarıda açıklanan şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, onandığı anlaşılmış olup, davacı Hazine temsilcisinin karar düzeltme isteminin bu nedenlerle kabulü ile Yargıtay Kapatılan 16. Hukuk Dairesinin 14/11/2016 gün ve 2016/8349 Esas, 8986 Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda belirtildiği şekilde BOZULMASINA, 22.12.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.