Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3039 E. 2022/920 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacı taşınmazı devrettikten sonra yargılamanın nasıl devam edeceği ve Yargıtay’ın bozma kararına hangi hususların gözetilerek uyulacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı, dava konusu taşınmazı devrettikten sonra, HMK 125/2 maddesi gereğince devralanların davaya dahil edilmesi gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden ve Yargıtay'ın bozma kararında belirtilen hususlar da dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kararın Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince "tapu kayıtları uygulanarak hangi tapu kaydı kapsamında kaldığının belirlenmesi" gereğine değinen bozma kararına uyularak verilen davanın husumetten reddine ilişkin karar, davacı ile bir kısım dahili davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ..., Ardahan ili Merkez ilçesi Halilefendi mahallesinde doğusu kır, kuzeyi ziya tarlası, batısı Sakara Köylü ... tarlası, güneyi ... ... tarlası ile çevrili bulunan ve cilt no: 155, sayfa no: 4, sıra no: 4'de kayıtlı bulunan taşınmazın maliki olduğunu, Ardahan Kadastro Müdürlüğünce yapılan çalışmalar esnasında iş bu taşınmazın 14 ada 136 parsel olarak tespit edilip davalılar adına tescil edildiğini, gerçekte davalıların bu taşınmazla ilgisinin olmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kayıt miktarı kadar olan kısmının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... ve diğerleri vekili, tespitin doğru olduğunu, tescilin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığını, müvekkillerinin zilyet olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Ardahan Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.1997 tarihli ve 1994/9 Esas - 1997/143 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda kırmızı ile taralı 14.494,98 metrekarelik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, bir kısım dahili davalılar vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06/05/2013 tarihli ve 2013/4014 Esas, 2013/4941 Karar sayılı ilamı ile "Yapılan araştırma ve incelemenin eksik olduğu belirtilerek davacının dayandığı tapu kaydı ile kadastro sırasında uygulanan tapu kaydının tesisinden itibaren varsa haritaları ve tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, başka parsellere revizyon görüp görmediğinin sorularak saptanması, revizyon görmüş ise bu parsellerin tutanaklarının getirtilmesi, komşu parsellerin tutanak suretleri ile dayanak belgelerin getirtilmesi, yeniden dava konusu bölüm başında yerel bilirkişiler, taraf tanıklarının katılımı ile keşif yapılması, keşif sırasında tapu kayıtları okunup, tapu kayıtların sınırları mahalli bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanının sağlanması kayıt kapsamı belirlenirken varsa haritasının ölçekleri eşitlenip kadastro paftası ile çakıştırılarak haritasına göre kapsamının belirlenmesi, haritası yoksa sınırlarına göre kapsamının belirlenmesi bu şekilde dava konusu taşınmazın hangi tapunun kapsamında kaldığının duraksamasız olarak saptanması, taşınmazın dava edilen bölümünün her iki tapu kaydının kapsamında kalması halinde hangi tapu kaydına değer verileceğinin tartışılması, bundan sonra tüm delilerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, Ardahan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.02.2016 tarihli ve 2014/581 Esas - 2016/98 Karar sayılı kararıyla, davacıya verilen süreye rağmen yeni tapu maliklerini davaya dahil etmediği, davacıya 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi gereğince davasını, tazminat davasına dönüştürüp dönüştürmeyeceği hususunda beyanda bulunmak üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, belirtilen süre içerisinde beyanda bulunmadığı taktirde dosya kapsamına göre karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen davacının 04/02/2016 tarihli celsede davasını tazminat davasına dönüştürmeyeceğini beyan ettiği gerekçesiyle, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ile bir kısım dahili davalı ... ve arkadaşları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacı, açtığı davanın kabulüne karar verilip kesinleşme şerhinin tapuya gönderilip işlenmesi üzerine dava konusu taşınmazı sattığını bu işlem dolayısıyla kendisinin kusuru bulunmadığını, Mahkemece HMK'nın125. maddesinin yerinde uygulanmadığını, HMK.'nın 125. maddesinin 2. bendinde davanın açılmasından sonra dava konusu, davacı tarafından devredilecek olursa devralmış olan kişi görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden devam eder diye belirtildiği halde Mahkemece husumetten ret kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.2. Bir kısım dahili davalılar vekili, davacının, müvekkillerine ait taşınmazı, sahte tapu evrakları düzenleyerek kendisine ait olduğu iddiası ile 1994 yılında dava açtığını, bilirkişilerin mahkemeyi yanlış yönlendirerek davacı lehine karar çıktığını, kimseye tebligat yapılmadan karar kesinleşmeden davacının, müvekkillerine ait tarlayı önce dava dışı kardeşine sonrada dava dışı üçüncü şahıslara satarak tapuda devir ettiğini, mahkemenin kabul kararından haricen haberdar olan davalıların temyizi üzerine Yargıtay tarafından kararın bozulduğunu, Mahkemece bozma kararı doğrultusunda hiçbir işlem yapılmadığını, davacı ve tapu müdürü hakkındaki suç duyurularının zaman aşımı nedeniyle takipsizlikle sonuçlandığını, Mahkemece dava konusu taşınmazı kesinleşmemiş mahkeme kararı ile tapuda kardeşi üzerine devreden davacıya, devralan kişilere karşı dava açıp açmayacağı yönünde süre verilip sonra da husumetten davanın reddine karar verilmiştir. Davacıdan, dava konusu bölümü sattığı kişilere karşı dava açmasının beklenmesi hem yasalara hem de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mahkemenin kesinleşmeyen bir kararla hatalı bir şekilde devir yapıldığını esasen bu kararın yok hükmünde olduğunu gözeterek ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmaz kadastro sonucu tapu kaydı nedeniyle 7/10 hissesi davalı Yusuf Bayraktar adına 1/10 ‘ar hisse şeklinde davalılar ..., ... ve ... adlarına tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı, çekişmeli taşınmazın bir kısmının kendi adına kayıtlı tapunun kapsamında kaldığını ileri sürmüştür.

3.2. İlgili Hukuk

HMK'nın 125/2. maddesine göre davanın açılmasından sonra dava konusunun davacı tarafından devredilecek olması halinde, devralmış kişinin görülmekte olan davada davacı yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden itibaren devam edeceği düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkemece verilen ilk kararla davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz edilerek Yargıtay'a gönderildiği ve Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06/05/2013 tarihli ve 2013/4014 E.- 4941 K. sayılı ilamı ile bozulmakla yeni esasa kaydedildiği, davacının bu sırada, dava konusu taşınmazı tapuda ifraz ederek dava dışı 3. kişilere sattığı, Mahkemece bu sefer davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, bu karara karşı hem davacı hem de davalı tarafın temyize geldiği, temyiz aşamasında davacının temyizden feragat ettiği görülmüştür.

6100 sayılı HMK'nın 125/2. maddesinde davanın açılmasından sonra, dava konusunun davacı tarafından devredilecek olması halinde, devralmış olan kişinin, görülmekte olan davada davacı yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden itibaren devam edeceği düzenlendiğinden, buna göre, dava konusunu satın alanlar, yasa gereği davacı sıfatı ve buna bağlı olarak davayı takip yetkisi kazanacaktır. (Prof. Dr. Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Cilt 2, sayfa 1173) Mahkemece, dava konusu taşınmazı satın alanlara dava ihbar edilmeksizin davaya devamla hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, bu haliyle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez.

Bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK). Buna göre Mahkemece; bozma kararının gerekleri yerine getirilmelidir.

Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, tapuda adı geçen tapu kayıt maliklerine dava ihbar edilerek, davadan haberdar olmaları sağlanmalı; bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra Yargıtay bozma ilamında belirtilen eksikliler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Temyiz isteğinden feragat ettiğini bildiren davacının temyiz isteğinin feragat nedeniyle REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine,

2- Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalılara iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.