"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
Kadastro sonucu Kocasinan İlçesi, Güneşli Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz 1969 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında taşlık olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılmıştır.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazı satış senedi ile 3. kişilerden satın aldığı ve lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu iddiasıyla adına tescil istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine ve davalı ... vekili, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacının iktisap koşullarının oluşmadığını, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu edilen taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 21.10.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) harfleri gösterilen ve 50.336,06 metrekare olarak belirtilen taşınmazın en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, davalı Hazine ve davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş
Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
Hemen belirtmek gerekir ki; MK’nun 713/1 maddesinde aynen “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. KK.’nun 17 maddesinde ise “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, dava konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru davasız aralıksız yirmi yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğunu, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek taşınmazı tarıma elverişli hale getirdiğini duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Somut olayda, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, 1955, 1960, 1980 ve 1992 tarihlerine ait hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğü'nden temin edilerek harita mühendisi bilirkişisinden rapor alınmış; ancak bu rapor, taşınmaz bölümünün evveliyatını, kullanım süresini, niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığını açıklamaktan uzak, son derece yetersiz olmasına ve sadece taşınmaz bölümünde tarımsal faaliyetin yapıldığının belirtilmesiyle yetinilmesine rağmen, yeniden belirtilen hususları açıklayan denetime elverişli rapor alınmamış, tek kişilik ziraatçi bilirkişi raporunda, taşınmaz bölümleri üzerinde uzun zamandan beri ekim ve dikimin yapıldığı belirtilmişse de çekişmeli taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı, niteliği, imar-ihyaya konu olup olmadığı, kullanılıyor ise ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, ekilip dikilen yer olup olmadığı açıklanmamış, davacı tanıkları ve yerel bilirkişinin soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, üç kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın hangi tarihte bitirildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; çekişmeli taşınmazın niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına yansıtılmalı; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, komşu parsellerle karşılaştırmalı, çekişmeli taşınmazın toprak yapısını, eğimini, bitki desenini tarımsal niteliğini belirten, taşınmaz üzerinde bir zilyetlik mevcut ise zilyetliğin şeklini ve süresini, zilyetliğe ara verilip verilmediğini irdeleyen ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan, dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini,devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın hangi tarihte bitirildiğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahemesi'ne, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 11/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.