"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09/10/2020 tarih 2020/289 Esas 2020/335 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17.01.2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ... ...’ın, 2209 ada 22 parsel sayılı taşınmazını, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğullarına satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile payları oranında mirasçılar adına tescil istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldıklarını, ancak örf ve adet gereği mirasbırakan adına tescil edildiğini, taşınmaz üzerindeki binayı da kendilerinin yaptırdığını, mirasbırakanın 21.11.1988 tarihli taahhütname gereği taşınmazı devrettiğini, mal kaçırma amacının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıların miras payları oranında iptal tescile karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 23/01/2020 tarih ve 2016/17392 E., 2020/402 K. sayılı kararıyla; “...Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları temlikin muvazaalı olduğu yönünde bir beyanda bulunmadıkları gibi, davacılar tarafından, mirasbırakanın kendilerinden mal kaçırmasını gerektirir somut bir neden de ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla, davacılar mevcut deliller ile temliklerin muvazaalı olduğu iddiasını kanıtlayamamışlardır. Hâl böyle olunca, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş; bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 09/10/2020 tarihli ve 2020/289 E., 2020/335 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri Özetle
Dosya kapsamındaki delillere göre davanın kabulü gerekirken, eksik incelemeyle davanın reddine karar verildiğini, Dairenin bozma ilamında davacı tanıklarının beyanlarına ilişkin tespitin hatalı olduğunu, zira davacı tanıklarının, taşınmazı mirasbırakanın satın aldığını, davalılara yapılan satış işleminin gerçek olmadığını beyan ettiklerini, 89 yaşındaki mirasbırakanın hiçbir ihtiyacı yokken taşınmazı davalı oğullarına devretmesi için makul bir neden bulunmadığını ve temlikin muvazaalı olduğunu gösterdiğini, davalı tarafın dahi işlemin gerçek bir satış olmadığını, inançlı işlem olduğunu savunduklarını, satış bedelinin terekeden çıkmadığını, mirasbırakanın kız çocuklardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğinin sabit olduğunu, mirasçılardan Yüksel’in zorla dava hakkından vazgeçirildiğini belirterek ve re’sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
6.3. Değerlendirme
( IV/2. ) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.