Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3498 E. 2022/1305 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tescil edilen taşınmazın tapu iptali ve tescili davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağının kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve taşınmazın kültür varlığı olması niteliğinin bu sürenin uygulanmasına engel teşkil etmediği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : MUŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 25/12/2018 tarihli ve 2018/316 Esas, 2018/708 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17/02/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı yetkili temsilcisi ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., Muş ili, Merkez ilçesi, Dere Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 273 ada 8 parsel sayılı taşınmazın mera vasfıyla davalı adına tespit ve tecsil edildiğini, taşınmaz içerisinde bulunan Ermeni mezarlarının ve Meryem Ana Ermeni Kilisesi’nin 1500 yılından beri Ermeni Cemaati ve Azınlıklarına ait olduğunu, Muş Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/302 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda kendilerine ait olduğu tespit edilen bölümlerin çekişme konusu 273 ada 8 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilerek Dernek adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., dava konusu taşınmazın kendilerine ait olduğunu, tapulu arazilerin kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetlikle edinilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu yerin Ermeni cemaatine ait bir yer olmadığını, kamu malı olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, davacının davada hukuki menfaatinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Muş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/04/2017 tarihli ve 2016/689 E., 2017/377 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Keşif yapılmadığını ve tüm delillerin toplanmadığını, deliller yeterince değerlendirilmeden Anayasa'ya, Lozan Barış Antlaşması'nın 42. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı şekilde hüküm tesis edildiğini, dava konusu taşınmazın kadimden beri müslüman olmayan Hırıstiyan Ermeni azınlıkların ölülerinin toprağa verildiği dini ibadet yeri olduğunu, dava konusu taşınmazın sit alanı olan 9.164,90 m2 ve diğer alan 8.354,84 m2 olmak üzere toplam 17.519,74 m2’lik kısmın kullanım hakkının Ermeni azınlıklara ait olduğunu, ayrıca dava konusu yerin 2863 sayılı Kanun'un 7. maddesi gereğince de Korunması Gerekli Kültür Varlığı olarak tescil edildiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ve 2018/316 E., 2018/708 K. sayılı kararıyla; davanın, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 14.05.1985 tarihinde kesinleştiği, bu tarih ile dava tarihi olan 2016 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği Yerel Mahkemenin davanın hak düşürücü süreden reddine dair kararının usul ve esas bakımdan hukuka uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 1. fıkrasına göre, “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. 2. fıkrasına göre, kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir. 3. fıkrasına göre, Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.

766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 31. maddesine göre de, “Tapulamaya müsteniden tesis olunan tapu sicilleri, aksi hükmen sabit oluncaya kadar muteberdir. Bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra, tapulamaya takaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” düzenlemesine yer verildiği açıktır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu Yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

3.3.2. Somut olayda çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 14/05/1985 tarihi ile davanın açıldığı 06/09/2016 tarihi arasında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği kuşkusuzdur.

3.3.3. Taşınmazın bir kısmının korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde olmasının 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği de açıktır.

Dosya içeriğine, kararın dayandığı yasal ve hukuki gerekçeye göre (III.) ve (IV.3.) numaralı paragrafta belirtilen kararların verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.