"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacılar vekilinin yaptığı istinaf başvurusu Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi tarafından esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşüldü;
Davacılar vekili, çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adına tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır.
Davalılar, çekişmeli taşınmazın kök murisin ve eşinin sağlığında babaları ... ...’ya sattığını ve o zamandan beri zilyetliklerinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Kadastro sonucu Mudanya İlçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan 128 ada 31 parsel sayılı 9174,38 metrekare taşınmaz hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına, 128 ada 30 parsel sayılı 9054,46 metrekare taşınmaz hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına, 101 ada 11 ile 152 ada 2 parsel sayılı sırasıyla 1580,93; 325,96 metrekare yüzölçümlerdeki taşınmazlar irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iştiraken ..., ... ve ... adına, 103 ada, 57 parsel sayılı 2023,60 metrekare kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenyile ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Mahkemece, davalıların iddiasını ispatladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların tarafların murisinden geldiği, davalılara satıldığı ve zilyetliğinin devredildiği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma yetersiz olduğu gibi, yapılan değerlendirme ve varılan sonuçta dosya kapsamına uygun değildir.
Somut olayda, çekişmeli taşınmazların ortak muristen geldiği tartışmasızdır. Davalılar, 8.3.1972 tarihli 2 adet gayrimenkul satış ve zilyetliğin devri senet suretlerini ibraz ederek, dava konusu taşınmazların kendilerine murisin sağlığında devredildiğini belirtmişlerdir. Ne var ki, mahallinde yapılan keşifte davalıların dayandıkları senetler uygulanıp hangi taşınmazın kapsamında kaldığı belirlenmemiş, çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin muris tarafından sağlığında davalılara devredilip edilmediği kesin olarak belirlenmemiş, zilyetliğin hangi tarihten beri davalılarda olduğu hususunda yeterli araştırma yapılmamış, her bir taşınmazla ilgili olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı beyan alınmadığı gibi, taşınmazlara kimin hangi sebeple zilyet olduğu kesin olarak belirlenmemiştir. Dosya kapsamında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar beyanlarında, taşınmazların kök murisin kullanımında olduğunu, kök murisin yaşlılığı nedeniyle davalıların babası ile birlikte kullandıklarını ve satış hususunda sadece duyduklarını beyan ettikleri halde, bu beyanlar değerlendirmeye alınmadan yazılı şekilde karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu taşınmazların zilyetliğinin muris tarafından davalılara devredilip devredilmediği, murisin ölümüne kadar taşınmazda kimin, hangi sebeple zilyet olduğu, muris sağlığında taşınmazları çocukları arasında paylaştırmamış ise murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edildiyse taşınmazların kime düştüğü hususlarında somut olaylara dayalı olarak bilgi alınmalı, beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; davalı tarafın dayandığı senetler hudutları tek tek okunarak zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce gösterilen sınırlar teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, bilinmeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, senet tanıkları da dinlenilmek suretiyle senetlerin içeriği ve nizalı taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeye çalışılmalı, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 21.12.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.